Erdoğan’ın İsviçre’deki gizli banka hesapları
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İsviçre bankalarında 8 hesabı olduğuna ait iddia Amerikan kaynaklarının istihbaratı değildir.
Bu iddiaların kaynağı, şu anda Ergenekon zanlısı olan bir şahıstır.
Amerikan Büyükelçiliği böyle bir şahıstan kaynaklanan bir dedikoduyu rapor haline getirip Washington’a bildirmiş ve not şimdi Wikileaks sayesinde kamuya açık hale gelmiş.
Yani, o dönemde bu iddiayı Washington’a ileten Edelman’ın beklentisinin çok üzerinde bir hasar meydana gelmiştir.
Derin devlet, “dedikodu” yöntemini de kullanır.
2002 seçimi öncesi benzer bir kampanya ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a karşı başlatılmıştı.
Özel Harp Dairesi elemanları Anadolu’nun dört bir köşesinde, camilerde, kahvelerde Mesut Yılmaz aleyhine dedikodular üretmişti.
Mavi Akım projesinin yüzde 3’ünün Yılmaz ailesine ait olmasından, Tunceli’deki madenlerin işletme hakkının Turgut Yılmaz’a ait olduğuna kadar.
Hatta iş öyle boyuta varmıştı ki, bir Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında ANAP Tunceli İl Başkanı, Mesut Yılmaz’dan, madenlerde Tuncelili kamyoncuların kullanılmasını bile istemişti.
Yani, madenlerin Turgut Yılmaz’a ait olduğuna inanmış, torpil istemişti.
Dedikodunun böyle bir gücü var.
Şimdi CHP lideri, Amerika kaynaklı bir dedikoduyu kullanıp Erdoğan’ı yıpratmaya çalışıyor.
Politika açısından normaldir, herşeyi kullanmak isterler.
Hele, Amerikan yazışmaları bu açıdan eşsiz bir fırsattır çünkü halk Amerika’yı sevmese bile büyük güç atfeder.
Amerikan kaynaklı dedikoduyu gerçek kabul etme ihtimali yüksektir.
Edelman’ın bu notları, Ankara ve derin devlet kaynaklı dedikodu değil de gerçek bilgi muamelesi görebilir.
O nedenle Başbakan Erdoğan’ın çıkışı haklıdır.
Aslında geç bile kalmış bir tepkidir çünkü yayılmasına fırsat vermiştir.
Ama Amerikan yönetimine çağrısı sonuç veremez.
Birincisi, iddialar bu döneme ait değildir.
İkincisi, Edelman emekli olmuştur.
Üçüncüsü, ABD Yönetimi, kendisine dedikodu niteliğinde de olsa, bilgi sunan bir elemanına karşı işlem yaparsa, bundan böyle hiçbir diplomattan bilgi-rapor isteyemez.
Dördüncüsü, Edelman, kasıtlı davranmış olsa bile, Amerikan çıkarları doğrultusunda davranmıştır ve üstelik gizli kalacağını ümit ettiği bir rapor yazmıştır.
Ortada kusur atfedecek birini bulmak zordur.
Kılıçdaroğlu’nun Amerika’dan “hesap sorun” yaklaşımı da bu açıdan yanlış.
Çünkü bu yazılar kamuya malolsun diye değil, Ankara dedikodularından Washington eşrafı haberdar olsun diye gönderilmiş.
Ama bu halkı etkiler mi?
Bence hayır.
2002’de “Erdoğan’ın 1 milyar doları var” manşetine inanmayıp AK Parti’ye teveccüh gösteren seçmen, bugün de dedikoduya değil, günlük yaşamına bakıp karar verecektir.