Böyle ilâhiyatçılardan acaba kaç tane var?

Böyle ilâhiyatçılardan acaba kaç tane var?

Marmara İlâhiyat’ın öğretim üyelerinden ve Dinlerarası Diyalog faaliyetlerinin önde gelen sîmalarından Prof. Dr. Bekir Karlığa, şimdi Bahçeşehir üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi Başkanı. Kendilerini TV programlarından da tanırsınız zaten.
Geçen haftalarda Ruhat Mengi isimli kadın yazarın programındaydı. Ruhat Mengi, hadislere, hususiyle Ebû Hüreyre Radıyallâhu Anh Hazretleri’ne kafayı takmış. Hususiyle O’na; çünkü Ebû Hüreyre Hazretleri’nin rivayetleri bir kenara itilirse, hadislerin büyük bir kısmı ortadan kalkmış olacaktır. Zira Peygamberimiz’den en çok hadis rivayet eden sahâbî O’dur.
Yalnız hanımefendi bayağı kurnaz. Kendisine “İsabet buyurdunuz” diyecek olanları iyi seçiyor. Bekir Bey’i de onun için programına çağırmış olmalı. Bekir Bey de kendisinden bekleneni fazlasıyla yapmaktan geri kalmadı. Programcı ne beklediyse fazlasıyla söyledi.
Bir kere İslâm'ın ikinci kaynağı olan hadisleri toptan tırpanladı, “Hadisler dinî kaynak olarak değil, tarihî belge olarak önemlidir” dedi. Bir taraftan “Başını örtmeyenlere dindar değil diyemeyiz” derken, öbür taraftan da, “Ama böyle bir emir yok diyemeyiz” dedi. Tâbir câizse tenâkuzlar içinde yüzdü.
A sevgili hocam! Dindar, “Dininin emrini eksiksiz yerine getiren kimse” demektir. Allah’ın emirlerini yerine getirmeyenlere ne zamandan beri dindar denilir oldu? Ne yapanlar dindar değildir. İnançsızlar mı?
İslâmî ilimlerden bîhaber olan programcı bayan, Ebû Hüreyre Hazretleri’nin söylediklerine güvenilemeyeceğini söyleyince, böyle bir söz bekliyormuşçasına hemen şöyle dediniz: “Zaten Ebû Hüreyre’nin Müslümanlığı 2 sene gibi kısa bir zamandır.”
Programdan önce, “Sen şunu şunu söyle; ben de sana destek olarak şöyle söyleyeyim ki; Ebû Hüreyre sevgisi Müslümanların zihninden kalksın” diye bir anlaşma mı yaptınız da böyle konuştunuz? Bunu bilemiyoruz, ama Ebû Hüreyre Hazretleri hakkında verdiğiniz bilginin yanlış olduğunu biz de biliyoruz, azıcık siyer bilgisi olan başkaları da.. Ve siz de bilmiş olun ki; bilginiz yanlış, doğrusu aşağıda.
Branşınız felsefe olsa da, bu yanlış konuşmanıza mazeret olamaz. çünkü senelerce ilâhiyat profesörlüğü yaptınız. Dinî şeyler söylemeye kalkacaksanız, önceden dersinize iyi çalışmanız gerekirdi.
Bilginiz olsun; Ebû Hüreyre (r.a.) Hayber Harbi sırasında Yemen’den gelip Medine’de Müslüman oldu. Yani Müslümanlığı, sizin söylediğiniz gibi 2 sene falan değil…
Sayın Hocam! Hayret ediyorum. Kusura bakmayın ama, kendinizi hep yanlış bilgiler vermeye mi endekslediniz? Sefa Kaplan’la yaptığınız ve 18/04/2004 tarihli Hürriyet’te gündem başlığıyla yayınlanan röportajınızda da İslâm âlimlerine iftira ediyordunuz. Diyordunuz ki; “…İslâm bilginleri Hıristiyanların, Yahudilerin, Zerdüştîlerin, hatta Budist gibi herhangi bir şekilde Tanrı'ya inananların cennete gireceklerini kabul ederler….”
“İslâm bilginlerinin bir kısmı” bile demiyor, “İslâm bilginleri...” diyerek cumhûr-ı ulemânın/bütün İslâm âlimlerinin kabullerinin böyle olduğunu söylüyordunuz.
Sayın Hocam! Kapalı bir mektupla değil, Vakit okuyucularının huzurunda size açık olarak soruyorum: Herhangi bir şekilde Tanrı'ya inanan Hıristiyan, Yahudi, Zerdüştî, hatta Budistlerin cennete gideceğini söyleyenler, hangi âlimlerdir? Birkaç isim verebilir misiniz?..
Peygamberimiz’e ve Kur’an’a inanmadıkları için Müslüman olmayanların cennete gireceklerini, İslâm âlimlerine dayandırarak nasıl söylersiniz? Hani siz kimin cennete gireceğini bilmezdiniz?..
Bu soru da nereden mi çıktı? Hatırlatayım sevgili hocam, hatırlatayım: 2000 senesinde The Marmara Otel'de Diyanet’in tertip ettiği toplantıda bir konuşma yapmıştınız. Konuşmanızın sonunda size bir soru sormuştum. Demiştim ki; “Bir kimse Hıristiyan. Hıristiyan olduğu için de Peygamberimiz’e ve Kur'an-ı Kerim’e inanmıyor. Bu kimse cennete girebilir mi?”
Bu açık ve net soruma verdiğiniz cevap şöyleydi: “Kimin cennete girip girmeyeceğini Allah bilir.”
Ben de demiştim ki, “Hocam ben Ahmet, Mehmet, Hans veya Kirkor cennete girecek mi diye sormuyorum. Bir sıfatı soruyorum; bu sıfatı taşıyanların cennete girip girmeyeceğini soruyorum. Siz ilim adamısınız. Sizin için bu izah, aslında fazla bile” dedimse de cevabınız değişmemişti.
2000 ile 2004 arasında ne değişti de, Kur’an ve Peygamber inkârcılarının cennete gireceğini söylediniz? Hazreti Rasûlullah’a ve Hazreti Kur’an’a inanıp inanmamak solda sıfır mı ki; Müslüman olmayanlar da cennete girebilsinler!... Bu itikad, İslâm'ın hangi kaynağında var!...


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi