Chat... Facebook... Twitter... Ve de Wikileaks!
Önceki günkü gazetelerde ve televizyon bültenlerinde şöyle bir haber vardı:
“ABD’de yapılan bir araştırma, ülkedeki boşanmaların beşte birinin sebebinin sosyal paylaşım ağı Facebook olduğunu ortaya koydu.
Amerikan Boşanma Avukatları Akademisi tarafından yapılan araştırmaya göre, flört içeren mesajlar ve fotoğraflar Facebook yüzünden boşanmaların nedenlerinin başında geliyor.
Araştırmada ayrıca Facebook yüzünden boşanmaların çoğuna, yıllardır görüşülmeyen eski sevgililerle temasa geçmenin de yol açtığı belirtildi.
Avukatlar, boşanma davalarında Facebook’un kanıt için en büyük kaynak olduğunu, bunu MySpace ve Twitter’ın takip ettiğini bildirdi.
Türkiye’de de gösterilen “Desperate Housewives” dizisinin oyuncusu Eva Longoria, basketbolcu eşi Tony Parker’dan Facebook’ta bir kadınla görüştüğü için boşanmıştı.”
Amerika’da böyle... Peki Türkiye’de durum ne?.. “Boşanma oranı” nedir, bilmiyorum ama “Chat... Facebook... Ve Twitter”deki ilişkiler nedeniyle “kıskançlık cinayetleri” işlendiğini biliyorum.
Yine biliyorum ki;
İzmir’de 15 yaşındaki Mahmut Can Ürkmez, Çanakkale’de 15 yaşındaki Berkay Demiral, İstanbul’da 14 yaşındaki Hakan Ülker ve Bursa’da 14 yaşındaki Büşra P.’nin “çakmak gazından ölümleri”nin arkasında da yine “Facebook” var!..
Çünkü Facebook’ta;
“Çakmak favorim... Zippo gazı berbat kokuyor!.. Mazot sevmem ama uhu çok güzel” ifadelerinin yazıldığı bir “sayfa” varmış ve bu sayfaya 15-20 yaşındaki çocuklar/gençler giriyormuş!..
Sizin anlayacağınız;
“Tiner” ve “Bali”den sonra, “4 çocuğun ölümü” ile gündeme gelen “çakmak gazı bağımlılığı”nın altında da “internet” var!..
OBAMA’DAN BİR GENCE TAVSİYE
Ama, benim asıl maksadım;
Bu “boşanma, cinayet ve ölüm”lerden söz etmek değil... Benim asıl maksadım; “kariyer” yapma ideali olan “genç”lere uyarıda bulunmak!..
Herhalde biliyorsunuzdur;
ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama’ya 15 yaşındaki bir lise öğrencisi sormuş:
“Başkan olabilmemiz için bize ne tavsiye edersiniz?”
O da, şöyle cevap vermiş:
“Sosyal paylaşım ağlarına çok fazla kişisel bilgi koymaktan kaçının!”
Devam etmiş Obama:
“İşe eleman alırken; önceki hayatını incelemek isteyen işverenlerin artık her türlü sosyal ağdaki profillerini de gözden geçirdiklerini, internete konulan fazla kişisel bilgilerin ileride sorun oluşturma potansiyelinin oldukça yüksek olduğunu unutma!..
Bu tür bilgiler; gelecekte iş veya terfi peşinde koşarken, insanların karşısına dezavantaj olarak çıkabilir!.. Herkes internet ortamına koyduğu bilgilere ve resimlere dikkat etsin!.. İnsan gençken hatalar ve aptalca şeyler yapar... YouTube çağındayız ve bu çağda yaptığınız her şey gelecekte karşınıza çıkabilir.”
HER ŞEY KAYDEDİLİYOR!
Hemen ifade edelim;
Obama, “liseli gence” bu uyarıları yaptığında, henüz “Wikileaks belgeleri” ortalığa saçılmamış, “Diplomasinin 11 Eylül’ü” yaşanmamıştı!..
O belgeleri gördünüz;
Gerek “diplomat kisveli casuslar” ve gerek onların “muhbir”leri tarafından elde edilen “bilgi”ler, bir kenara not edilip, “belge” olarak saklanmış!..
Pardon saklanamamış!.. İşte “lâğım” patladı ve “pislik”ler ortalığa saçıldı!..
İşte, bütün belgeler sızdırıldı, böylece “maske”ler düştü, “ikiyüzlülük”ler açığa çıktı!..
Belki de; “nerede, ne söylediğini” hatırlamayacak “diplomat” ve “siyasi”lerin yaptıkları konuşmalar, birer birer önlerine konuldu!..
Şimdi, herkes pişman;
“Keşke daha dikkatli olsaydım!.. Keşke ağzımdan çıkanı kulaklarım duysaydı... Keşke daha ölçülü konuşsaydım!”
Öyle ya;
“Boş” bulunup da bu konuşmaları yapan hiç kimse, bir gün bunların “belge” olarak önüne konulacağını elbette bilmiyordu... Eğer bilselerdi; herhalde “kariyer”lerini tehlikeye sokacak böyle “özel konuşmalar” yapmazlar, hiç kimseye “lâkap” takmazlardı!..
Onun için, siz siz olun;
“Akşamleyin yediğiniz hurmaların, sabahleyin bir yerlerinizi tırmalayacağını” sakın aklınızdan çıkarmayın!..
Hem “görüştüğünüz kişilere” ve hem de “neler konuştuğunuza” dikkat edin!..
Sakın, “sildim gitti” demeyin!..
Unutmayın ki;
Gerek “Chat” yaparken, gerek “Facebook’a özel resimlerinizi koyarken” gerekse Twitter ile mesajlaşırken; yazdığınız her kelime, koyduğunuz her fotoğraf, o anda “bir yerlere kaydoluyor”dur!..
Yani, “silmek” de çözüm değil!..
Çünkü, “birileri, sizi izliyor!”
Eğer, “sıradan biri” olarak yaşamaya devam edecekseniz, problem yok... Ama, ileride “bir yerlere gelmeyi” düşünüyor, “kariyer” yapmayı hayâl ediyorsanız, “attığınız her adıma” ve “yazdığınız her kelimeye” dikkat etmek zorundasınız!..
Çünkü, bir gün gelir;
“Onları önünüze koyuverirler!”
Obama da öyle diyor ya;
“İnsan gençken hatalar ve aptalca şeyler yapabilir... Bu çağda, yaptığınız her şey, gelecekte karşınıza çıkabilir!”
Özellikle “kariyer” yapmayı, “siyaset”e girmeyi düşünenler, ileride önlerine dikilecek bu “bariyer”lere dikkat etmek durumundadır.
İSRAİL VE KURTLAR VADİSİ!
Geçenlerde Osman Özsoy’un yazısını okurken, Hakan Albayrak’ın 24 Kasım tarihli yazısını hatırladım.
Yazısında demiş ki Hakan Albayrak;
“...İşadamı Şahin Vahap Fırat’ın Telaviv Havaalanı’nda başına gelenleri basında okumuşsunuzdur.
Okumadıysanız, buyurun şimdi okuyun.
Kendi ağzından:
“Seracılık üzerine bilgi almak üzere İsrail vatandaşı olan bir iş adamının davetiyle İsrail’e gittik. Ülkeye girişimize, komik bir gerekçeyle izin verilmedi, dönmek zorunda kaldık.
Önce bekletildik. Ardından bana ‘Ülkeye girişi yasak olan birisiyle facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde arkadaşsınız, ülkeye giremezsiniz’ denildi.
‘Kiminle arkadaşmışım?’ diye sordum.
‘(Kurtlar Vadisi Filistin filminin senaristi) Bahadır Özdener’le arkadaşsınız. Bizim ülkemiz için tehlikeli biri, bilgi toplamaya gelmiş olabilirsiniz’ cevabı verildi.
Oysa ben Bahadır Bey’le arkadaş değildim. Düşününce, aklıma Bahadır beyin yengesi Zehra Özdener geldi.
Onunla facebook’tan arkadaştım.
Adamlar buna bile bakıyor, inanılmaz bir durum.”
Düşünebiliyor musunuz;
Birileri, “kiminle arkadaş olduğunuzu” takip etmekle yetinmeyip, “onun yedi sülalesini” bile öğreniyor!..
Ve, bu “Facebook arkadaşlığı” bir gün geliyor, size son derece pahalıya patlıyor!..
KENDİ KENDİNİZİ ELEVERİYORSUNUZ!
İnternet haberleşmesinin kitabını yazan Osman Özsoy diyor ki;
“İlerleyen yıllarda birçok kişinin, geçmişte internet ortamına aktardığı bilgi ve görüntüler nedeniyle ciddi sıkıntı yaşaması sözkonusu.
Bir günde yaklaşık 350 milyar elektronik posta gönderiliyor ve bunlar içerikleri itibariyle otomatik taranıyor.
Cep mesajlarımızı veya e-maillerimizi biz silsek de, bunlar belli merkezlerde muhafaza ediliyor.
Ülke adına mühim bir iş yapmaya görün veya bazı etkili çevrelerin veya devletlerin ayağına basmayıverin, anında geriye dönük tüm iletişiminiz taranıp siciliniz gözden geçiriliyor.
Google gibi her türlü arama motorunda yaptığınız arama bile, hangi konulara ilgi duyduğunuz ve ne tür konular üzerinde çalıştığınız konusunda sizi ele veriyor.
Artık insanlar kendi elleri ile kendilerini fişliyorlar.
Artık dostlarımız bizden izin almadan kendi kişisel sayfalarına bize ait resim ve videoları koyarak ortak sosyal çevrelerimizi ele veriyorlar. Bir insanın tüm sosyal ağını, kendi eli ile kaydettiği isimler aracılığıyla otomatik derleyebiliyorlar.”
“SİLDİK” DEYİP, GEÇMEYİN!
Bir uyarı da, “uzman”ından:
“İnternetin omurgası durumundaki www’nin mucidi Sir Tim Berners-Lee, özellikle genç internet kullanıcılarını Facebook ve MySpace gibi sosyal network sitelerine kendilerine ait kişisel bilgileri sergilerken çok dikkatli olmaları konusunda uyarıyor ve ekliyor:
“Farz edin ki; klavye başında yazdığınız her şey, yarın ilk iş başvurusu yaptığınızda sizi değerlendirecek kişiler tarafından görülecek. Farz edin ki; internette bütün yazdıklarınız ana-babanız, büyükanneniz ve dedeniz (ve gelecekte) torunlarınız ve çocuklarınız tarafından okunacak.”
Çünkü, hiçbir şey silinmiyor!..
Çünkü her şey;
“Bir yerlere depolanıyor!”
Yeri ve zamanı geldiğinde de;
“Tek tek önünüze konuluyor!”
Siz, birçok şeyi unutmuş olsanız da;
“Birileri hiç unutmuyor!”
Onun için diyorum ya;
“Sıradan insan” olarak yaşamayı tercih ederseniz, herhangi bir problem yok!..
Amma velâkin;
“Kariyer” yapmayı düşünüyor, gelecekte “siyaset”e atılmayı, “hayatın seyrini değiştirecek işler” yapmayı, “büyük mevki”lere gelip, “büyük rütbe”ler elde etmeyi hayâl ediyorsanız; mutlaka ama mutlaka “geride bıraktığınız iz”lere dikkat etmelisiniz!..
Aklınızdan hiç çıkarmayın ki;
“Yarın”larınızı etkileyecek her şey, aslında “dün”lerinizden başlar!..
Malûm;
“Wikileaks belgeleri”ndeki ifadelerden dolayı “bugün” mahcup olup, “yüzleri kızaran”ların çoğu, o işleri “dün” yapmışlardı!..
HAFİYE YERİNE DİPLOMAT!
Wikileaks belgelerinden öğreniyoruz ki;
Köroğlu’nun, “Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu” demesi gibi, artık “casusluk” da değişmiş!..
Eskiden; “yakaları kalkık uzun pardesüler giyen” ve gözlerine de “siyah gözlük” takan “hafiye”ler vardı... Onlar, “belli öneme sahip” insanları izlerler, aldıkları bilgileri de üstlerine bildirirlerdi...
Zor ve zahmetli bir işti elbette!..
Şimdi ise; “diplomat” kisveli “casus”lar var ve oturdukları yerden “bilgi” topluyorlar!..
Dünyanın neresinde olursanız olun; “e-maillerinizi kontrol etmek” için, “mail” sayfanıza her girdiğinizde, aynı zamanda “bulunduğunuz yeri” de birilerine “ihbar” etmiş oluyorsunuz!.. Yani, “kendi kendinizi ihbar” ediyorsunuz!..
Cep telefonlarımız en yakın üç baz istasyonuna beş saniyede bir sinyal gönderiyor. Bu üç sinyalin kesişim kümesi en kötü ihtimalle birkaç metre farkla bulunduğumuz noktayı ilgililerin bilgisine sunuyor.
Yani, siz istediğiniz kadar “özgür ve bağımsız” olduğunuzu düşünün!.. Oysa, “her an kontrol altında”sınız!..
Ve de, her an izleniyorsunuz!..
Bugün bir “sorun” yoksa bile;
Bir “iş başvurusu” veya “vize başvurusu” yapıp da “reddedildiğinizde” anlarsınız, taşın kafanıza nereden düştüğünü!..
Burası, “tecrübeyle sabit”tir!..
Hiçbir uyarıyı dikkate almasanız bile, “Wikileaks belgeleri” herkese bir “ibret dersi” olmalıdır!..
Haa, “işsiz” ve “eşsiz” kalmayı, “sıradan insan” olarak yaşamayı göze alıyorsanız; “Chat, Facebook ve Twitter” kullanmaya devam etmenizde hiçbir sakınca yok!..
Ama, “kariyer” yapmayı düşlüyorsanız;
Önünüze dikilecek “bariyer”lere dikkat!..
Benden söylemesi!..
================
Genelkurmay’dan açıklama
Her zaman derim ya; “mizah, ciddi bir iş”tir... Nitekim, dün bir defa daha gördüm bunu... Dün, biraz da “ironi” yapmak için, Ege Ordu Komutanı Org. Nusret Taşdeler’in; Elazığ’da “by-pass ameliyatı” olmak için yattığı Fırat Tıp Merkezi’nde, “laboratuvar sonuç belgesi”ne, isminin “Ali Kalkanlı” olarak yazıldığını, bunun “sehven” yapıldığının açıklanması üzerine; “Nusret Taşdeler ismi, sehven nasıl Ali Kalkanlı yazılır?” demiştim ya...
Dün, “Genelkurmay”dan aradılar... Arayan Tuğgeneral Tayyar Süngü idi... Yazıyla ilgili olarak aramış... “Olayı açıklamak istiyorum” dedi...
Efendim, olay şuymuş: Evet, isim “Ali Kalkanlı” olarak yazılmış... Ama bu, fark edilir fark edilmez, Ali Kalkanlı isminin üzeri çizilip, “el yazısı” ile Nusret Taşdeler yazılmış... Sizin anlayacağınız, “sehven” yazılan isim, daha sonra düzeltilmiş... Dahası, Org. Nusret Taşdeler’in “hastaneye yatış” işlemi de, “Nusret Taşdeler” adıyla yapılmış... Yani, ortada “anormal” bir durum yokmuş...
Sayın Tuğgeneral Tayyar Süngü’ye, “son derece kibar bir üslup”la yaptığı bu açıklamadan dolayı teşekkür ediyor, verdiği “bilgi”yi dikkatlerinize sunuyorum.