Elektrik dağıtım ihaleleri tamamlandı. Hemen her bölgede milyar dolarlar havada uçuştu.

Sonuçta Hazine’nin kasasına önemli miktarda para girmesi kesinleşti.

Kazançlı kamu oldu.

Tabii, ihaleyi kazanan firmalar EBDK’yı kafalayıp maliyeti tüketiciye yüklemeyi başaramazsa...

Şimdiden “Yüksek fiyat verdik, tarifeye zam yapın” başvuruları başlamış.
Teklif verirken bize mi sordunuz, koşullar belliydi. Hesabınızı tarifeye göre yapsaydınız.

İhaleyi televizyondan seyrederken renkten renge girenler de vardı elbette.

Yıllar önce bu ihaleleri bedavaya alan ama destekledikleri, yönettikleri, ayakta tuttukları koalisyon hükümetleri silinip gidince avuçlarını yalamak zorunda kalanlardı bunlar.

Şimdi milyar dolarlık değerleri görünce hop oturup hop kalkıyorlardır.

Bu yeni gelenler yönetemiyorlar, racon kesemiyorlar, talimat veremiyorlar, bakan atamıyorlar, dağıtım ihalesi, istasyon alamıyorlar.
Üstüne üstlük bunlar bir de vergi istiyor.

Tek parti diktatörlüğü kardeşim bunlar, baskıcı.

Medyaya baskı yapıyorlar.

Ne ihale veriyorlar, ne istasyon, bir de verginin hesabını soruyorlar.

Şöyle bir bakana telefon açıp teşviğin hesabını soramıyorsun.
Şarap da içmiyorlar ki, “Petrus’u hazırladım gel bir şişe

açayım” bile diyemiyorsun.

Hem baskıcı, hem gerici.

Şeffaf demokrasilerde medya vergi verir mi?

Medya patronu para verip ihale alır mı?

Bu ne biçim demokrasi, bu nasıl basın özgürlüğü!

Hem ihale verme, hem vergi iste.

Tek adam ve tek parti diktatörlüğü.

Bu gidişle Türkiye’nin gidişi çok kötü.

Tayyip Bey, olmayan şeyin belgesini getir, yoksa diktatör olursun.

Ona göre...