İyi İnsan Olabilmek
Zor, hem de çok zor:
İyi insan olmak da, iyi insan bulmak da!..
İyi insanı bulmak için, önce iyi insan olmak gerekiyor.
İşin zorluğu; iyi insanı bulmak değil, iyi insan olabilmektir.
Peki nasıl olacak bu iş?
“Mümin, müminin aynasıdır” hadis-i şerifi, sanki bunun şifresini veriyor.
Kişi kendini aynada görmeden, başkasını görmemelidir.
Zira, kendini görmeden başkasını gören, çok kusur bulur.
Şayet, kişi başkasını kendinde bulur, kendini de başkasında görürse, iyi insan olmanın formülünü de bulmuş demektir.
Böyle bir niyetle yapılan başlangıç, iyi insan olmaya kapı aralar.
***
İyi insan olmanın şaşmaz reçetelerini görmek için, son ilahi kitap Kur’an’a bakmak yeter.
Bazıları, “iyi insan olmanın kuralları evrensel ahlak ilkelerinde mevcuttur” dese de, iyilik ve kötülük kavramları; toplumlara, inançlara ve coğrafi bölgelere göre değişkenlik arz eder.
Birilerinin iyi kabul ettiği bir değer, diğerlerine göre kötüdür.
Birinin kötü bildiği de , diğerine göre iyidir.
Kime göre iyi, kime göre kötü?!.
Nasıl ayırt edeceksiniz?
Bu göreceli ve sübjektif değerlendirmeler, bizi yanıltır.
Yanılmayan ve yanıltmayan tek gerçek; yaratıcının yaptığı iyi ve kötü tanımlamasıdır.
Bu tanımlamada, iyilere talip olan ve hayatına yansıtan “iyi insan” olurken, kötülere talip olan ve hayatına yansıtan da “kötü insan” olmaktadır.
Kısacası, buna “Kur’an ahlakı” ile ahlaklanmak diyoruz.
***
”Genel ahlak ilkeleri” ya da “evrensel ahlak kuralları” denilen şeylerin pek çoğu da aslında ilahi metinlerden alınmışlardır.
Ama bunların içine ilahi metinlerde olmayan pek çok ilke ve kurallar da girdiği için, bunların doğruluğunu test etmek gerekir.
Başka bir ifadeyle bunlar yüzde yüz güvenilir değildirler.
Çünkü, bunların bir kısmı geleneksel anlayışların etkisiyle, bir kısmı o günün sosyo-politik şartları gereği, bir kısmı konjonktürel sebeplerle, bir kısmı kilise/ruhban sınıfının etkisiyle... ve benzeri sebeplerle metinlere girmiştir.
Bu metinlerin uluslararası kabulü, onların hukuka uygun ve doğru olduğu anlamına gelmez.
Mutlak doğru tektir.
O da, Hakim-i Mutlak olan yüce Allah’ın koyduğu ahlakî kurallardır.
Reçete dediğimiz işte budur.
İyi insan olmak, bu kuralları bilip hayata tatbik etmekle mümkün olur.
***
Peki, bu ahlak kuralları ve bunların yer aldığı Kur’an-ı Kerim ortada iken, neden İslam aleminde yaşayan 1,5 milyar civarındaki Müslümanlar “iyi insan” örneği oluşturamıyorlar!
İyi insanların çoğunlukta olduğu bir “örnek toplum” veya “örnek devlet” modeli ortaya çıkaramıyorlar!
İşte can yakıcı soru budur.
Çoğumuzu yanıltan da bu görüntüdür.
Aslında bunun cevabı daha da can yakıcıdır:
Anlaşılmadan okunan ve ezberlenen bir Kitab’ın, insanı iyi yapması mümkün mü?
Yaşanmayan bir Kur’an, hayata yansır mı?
Elinde cevher olupta değerinden habersiz bir insan konumunda olduğumuz sürece, iyi insan olmamız da, iyi insan bulmamız da çok zordur!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.