“Ha gayret, Sayın Bahçeli!..”
Bütçe görüşmelerinde pek parlak bir sınav vermedi.
Osmanlı’nın milletler sistemini yeniden kurma çabasını saflık ve hayalcilik olarak nitelendirmesine özellikle takıldık. MHP’nin AB’ye bu kadar saplanması ve Osmanlı’ya bu kadar uzak düşmesi bizi üzdü.
Bu da geçer inşallah!..
İzlediğiniz gibi, büyük bir değişime hazırlanmakta Sayın Bahçeli!..
•
MHP yönetimine en çok tepki gösteren yazarlar arasında yer alıyoruz.
Sayın Bahçeli’nin yakın çevresine söylediğine göre “MHP takıntısı en çok olan yazar!..”
Evet, yazılarımızdaki “faydalıya zorlama” çabasını göz ardı ederseniz böyle bir tablo çıkıyor ortaya.
Şunlara bir bakın:
“Bahçeli…Kenan Evren’in izinde!”
“Bahçeli’nin yasakçısı!”
“Bahçeli…Ülkücü mü Maocu mu?”
“Sağ Kemalist Bahçeli!”
“Kendinizi nasıl hissediyorsunuz muhterem Bahçeli?”
“CHP, MHP, PKK..Bak şu tabloya!”
Tam metinlerini internet ortamında bulabileceğiniz bu makalelerin ortak mesajlarını şöyle bir toparlayacak olursak:
1- DSP ile ortaklıktan bu yana “jakobenlere râm olmuş” bir hâliniz var.
2- Malûm; 12 Eylül öncesinde askeri “göreve” çağıran MHP’liler, darbe döneminde “Fikriyâtımız iktidarda, kendimiz hapisteyiz” demek durumunda kaldılar. Bu böyleyken, “olağanüstü hal” çağrısında bulunmak da ne oluyor?!..
3- Referandum’da “Hayır”a oynamak ölümcül hataydı. Şimdi… “Hayır oylarının ekseriyeti CHP’nin değil” desen de faydası ne?
4- En güzel çağlarını işkencehânelerde geçirmiş “ülkücülere” bir “referandum” meselesinden dolayı saldırmak MHP’ye ne kazandırdı?
5- Vatandaş, hep bağıran, hep çağıran, yüzünde tebessümden iz olmayan bir genel başkana destek verir mi?..
6- İktidara yüklenmek hakkınız hatta göreviniz. Ancak mesnetsiz suçlamalar, hakaretler, rakibinizi kuvvetlendirmekten başka ne işe yarar?
7- Ne o öyle “vuvuzela”yla basın toplantıları filan… Vitrinin ne kadar bozuk olduğunu görmüyor musunuz?
8- “Terörle mücadele” görüntüsü altında resmen PKK ile işbirliği yaptığı belgelenen adamlara sahip çıkmaktan vazgeçin. Bu millet ve onun bir parçası olan ülkücü camia darbecilerden çok çekti. Ayıp olmuyor mu?!..
9- Hele o “Akreditasyon” uygulamanız yok mu!.. Milletin teveccüh gösterdiği medya organlarını basın toplantısına davet etmemek akla ziyan!.. Size bu aklı kim verdiyse, onu partiden def edin!..
10- Kürtler de bu vatanın asli unsurlarıdır. DTP (Ya da BDP) gibi bölge partisi olmak size yetecekse mesele yok. Türkiye’nin partisi olmak istiyorsanız ve ülkenin bölünmesini hızlandırmak istemiyorsanız “itici”likten vazgeçin!..
11- Sağ Kemalist Bahçeli imajı üzerinize iyice yapışmadan tuttuğunuz yanlış yoldan geri dönün!..
Bıkmadan, usanmadan bunları yazdık diye, sözde “MHP’lilik” yapan bazı dostlarımız bizi “MHP düşmanı” hatta “Türk düşmanı” ilan etti.
Daha büyük koltuk bekleyen bazı MHP yöneticileri, ekranlardan bizi hedef göstererek Bahçeli’ye yaranmaya çalıştı.
Bu arada –merkezden- “Seni susturacağız!!!” yollu mesajlar yağdı.
Biz ise…
Sadece bu köşeden değil, farklı kanallardan da seslendik Sayın Bahçeli’ye… Ortak dostlarımızı bile gönderdik!..
Niçin böyle yaptık?..
Basit:
Niyetimiz bağcı dövmek değil, üzüm yemek.
Vatandaşla statükonun çekiştiği anlarda, MHP’nin “statükodan yana” tavır alması Türkiye’nin en büyük sıkıntılarından.
MHP statükoculuğu olmasaydı, Meclis’te şu anda başörtülü vekillerimiz de görev yapacaktı.
Referandumda çok daha güçlü olacaktı bu millet ve iyice güçten düşecekti darbeci zihniyet.
Evet, çok uğraştık…
Ve şükür;
Sayın Bahçeli’nin tavırlarının değişmeye başlamasına küçücük bir katkı sağlamayı başardık.
- Hükümeti hedef alan WikiLeaks belgelerine itibar etmeyeceğini söyleyen Bahçeli,
- Akreditasyon uygulamasına son veren Bahçeli,
- Gülümseyen hatta pekalâ gülen Bahçeli,
- Ve hatta BDP başının yanına giderek, “elini sıkan” Bahçeli…
Kimse “E tabii seçim ufukta” filan diyerek bu gelişmeleri küçümsemesin.
“Hayırlı” gelişmeler destek vermek vatan görevi…
E öyleyse teşvik için şöyle bitirelim:
“Devamını bekleriz. Teşekkürler Sayın Bahçeli.”