Demokrasi merdiveni
Demokrasi ile idare ediliyoruz, ama bu idarede ciddî sıkıntılar yaşandığı da bir vakıa. Basit şekliyle demokrasiyi, “Milletin dediğinin olduğu yönetim biçimi” olarak tarif edebiliriz. Peki, ülkemizde kimin dediği oluyor? Bu soruya gönül huzuruyla “Milletin dediği oluyor” demek mümkün mü?
Elbette, belli aralıklarla seçim sandığı milletin önüne geliyor. Sandıktan çıkan neticelere göre de hükümetler kuruluyor, ama bu hükümetlerin ne ölçüde ‘muktedir’ olduğu tartışılır. Elbette bu noktada bütün kabahati ‘engelleyen’lere yıkmak da doğru olmaz. Milletten aldıkları yetkiyi hakkıyla kullanamayan ‘vekil’lerin de kabahati vardır.
Bu sıkıntılar bir şekilde Türkiye’nin idaresine yansıyor ve imajımızın bozulmasına da sebep oluyor. Nitekim, İngiltere merkezli haftalık ekonomi dergisi Economist’in dünyada demokrasi endeksi araştırmasına göre ülkemiz, tam demokrasi ve kusurlu demokrasiler arasında yer alamadı. İki yıl öncesine oranla iki basamak geriye düşen Türkiye, Nikaragua’yla 89’unculuğu paylaşmış. (Vatan, 16 Aralık 2010)
“Dünya demokrasi sıralaması” listesinin bir kısmı şöyle: 1 Norveç, 2 İzlanda, 3 Danimarka, 4 İsveç, 14 Almanya, 17 ABD, 18 İspanya, 19 İngiltere, 28 Yunanistan, 29 İtalya, 31 Fransa, 86 Lübnan, 87 Ekvador, 88 Honduras, 89 Türkiye, 89 Nikaragua, 91 Zambia, 92, Tanzanya, 98 Uganda.
167 ülkeyi kapsayan araştırmada, Türkiye, 2008’de olduğu gibi “hibrit rejimler” arasında gösterilmiş. Ekonomist tarafından yapılan ankette devletler, seçim süreci ile çoğulculuk, sivil özgürlükler, hükümetlerin işlevi, siyasal katılım ve siyasal kültür dikkate alınarak dört ana kategoride sıralanmış.
Araştırmaya göre, Türkiye iki yıl öncesine oranla belirlenen kategorilerde sadece yüzde 0.04 oranında ilerleme kaydetmiş. Ancak diğer ülkeler daha fazla demokratik atılımlarda bulunduğu için Türkiye iki basamak daha geriye düşmüş durumda.
Bu araştırmaya göre Türkiye ‘yerinde saymış’ ve diğer ülkeler az da olsa ilerleme kaydettiği için iki basamak geriye düşmüş durumdayız. Aynı araştırmaya göre Türkiye, sivil özgürlükler konusunda da iyi not almıyor. Elbette bu ve benzeri araştırmalara itiraz edilebilir. Hatta ilk bakışta bilhassa medyada büyük bir ‘özgürlük’ olduğu söylenebilir. Fakat bu özgürlüklerin belli konularla sınırlı olduğu unutulmamalı. Meselâ, hemen hemen istediğiniz kadar müstehcen yayın yapabilirsiniz... Ama ‘muktedir’lerin çektiği ‘kırmızı çizgi’leri eleştiren yayınlar yapamazsınız! Belki yaparsınız ama hemen mahkeme önüne çıkarılırsınız! Zaten ‘malum medya’ genel anlamıyla ‘medya özgürlüğü’ noktasında pek sıkıntı çekmez. Onlara ‘müstehcen yayın’, ‘dine ve dindarlara hakaret’ özgürlüğü verildikten sonra başka özgürlükleri pek aramazlar!
Nasıl ki ‘benzin fiyatları’ liginde ilk sırada olmamıza haklı olarak itiraz ediyoruz, ‘demokrasi ligi’nde de en alt sıralarda olmamıza ciddî itirazlar etmeliyiz. “Büyük Türkiye”ye yakışan, bu listelerdeki yerlerimizi değiştirmek olmalı. Demokrasi listesinde en önde, pahalı benzin listesinde de en aşağıda olmak bize yakışır.
O halde her iki listenin de bizin için ‘problem’ teşkil ettiğini kabul edip, düzeltilmesi için elbirliği ile çalışalım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.