Dışa açılmak
CHP hakkında ne zaman yazsam bazı okurlarım tepki gösterir: Sana ne CHP’den!
Sen CHP’li değilsin ki?.. Sen solcu da değilsin!
Dünkü Hürriyet’te Yılmaz Ateş’in Fatih Çekirge’ye söyledikleri de bu açıdan önemlidir:
“İçim sızlıyor. Çünkü bu parti meclisinde CHP’ye oy vermemiş isimler var... CHP’ye oy vermemiş isimler yönetimde...”
Doğru mu bu görüşler? Bir partinin yönetiminde sadece ezelden beri o partiden olmuş insanlar mı bulunmalı? Bir parti hakkında sadece o partililer mi fikir yürütmeli?
Sadece CHP değil... Cemaatler, kabileler, spor, fikir ve sanat kuruluşları için de önemli bir konudur bu: Dışa açık olmak veya içe kapanık olmak...
Kendimizle, kendimize ait değerlerle yetinmek...
Veya farklı olana, değişik renk ve önerilere kapıları ve zihinleri açmak...
Veya “biz bize benzeriz” diyerek kapanmak...
Biz bize benzeriz!
Evet “biz bize benzeriz” sözü Atatürk’ündür. Ama sadece belli bir dönemin şartlarında bu sözü söylemiş, bir daha kullanmamış hatta Batı’ya benzeme fikrini savunmuştur.
1921 Ocak ayında anayasa tartışmaları yapılırken liberaller Meclis Başkanı Mustafa Kemal’e aşırı yetkiler verildiğini belirterek bunun “bir şeye benzemediğini” söylemişler, Mustafa Kemal de “biz bize benzeriz” diyerek Meclis başkanına güçlü yetkiler veren “Meclis Hükümeti” sistemini savunmuştu.
Halbuki sonradan kendisi mesela “Avrupa Türkiyesi” kavramını kullanmış, 1924 Anayasası yapılırken geniş yetkilerin cumhurbaşkanına verilmesini ve parlamenter sisteme uygun bir anayasa yapılmasını desteklemiştir.
Bu sayede Türkiye, anayasa değişikliği yapmadan 1946’da demokrasiye geçmiştir.
Demek ki, dogmatik olmamak, yeni şartları kavramaya, yeni fikirlere, yeni insanlara açık olmak gerekir.
CHP 2010 yılında “yüzde 20” duvarını aşmak istiyorsa “bugüne kadar CHP’ye oy vermemiş” insanları yönetime de alacaktır, bugüne kadar CHP’nin mesafeli durduğu fikirlere de zihnini açacaktır.
Siyasette taze kan
Demokrat Parti’den koparak Hür Parti’yi kuran liberalleri İsmet Paşa CHP’ye almış, yönetime de getirmişti. CHP için yenilik olan 1959’daki “Temel Hedefler Beyannamesi”nde bunların katkısı önemlidir.
Hatta 1970’lerdeki Ortanın Solu hareketinde de eski Hür Partililerin katkısı görmezlikten gelinemez.
Son yirmi otuz yılda Türkiye ve dünya büyük değişiklikler yaşadığı için, bugünkü CHP’nin yeni fikirlere ve yeni isimlere ihtiyacı daha büyüktür.
Geçmişte CHP’ye oy vermemiş bazı isimler bugün CHP’yi ümit gibi görmeye başlayarak görev almışlarsa ve yeni fikirler getireceklerse, “klasik CHP’liler” bundan tedirgin değil mutlu olmalıdır.
Unutulmasın, yıllar boyu aynı klişe sözler, aynı kişiler... Uzun vadede, siyasi deformasyona yol açar; akraba evlilikleri gibi...
CHP’nin bugün özellikle halkın içindeki eğilimleri tanımaya (sosyoloji) ve ekmeği büyütme konusunda halkı inandırmaya (ekonomi) ihtiyacı vardır.
Bütçe açığını liderin adıyla kapatmayı bugünkü topluma izah edemezsiniz.
Hülasa: Bütün sosyal organizmalar gibi partiler de ancak yeni fikirlere ve değişik kitlelere açılarak “taze kan” kazanabilirler.
Kılıçdaroğlu, hatta, Yürütme Kurulu’nda da yeni fikirli yeni isimlere daha çok yer vermelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.