Yunus Vehbi Yavuz

Yunus Vehbi Yavuz

İki emekli müftü Ali Şükrü Sula ve Ali Kemal Saran Hakk’a Yürüdüle

İki emekli müftü Ali Şükrü Sula ve Ali Kemal Saran Hakk’a Yürüdüle

“Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir.” İki âlimin ölümü de iki âlemin ölümü gibi olur.

Osmanlı medrese sisteminin Cumhuriyet dönemi ürünleri tek tek aramızdan ayrılmaktadır. Medreselerin kapanmasından sonra din adamı ihtiyacı özel medreselerden karşılandı, hem de kaçak olarak... Bu medreselerin donanımlı ve teşkilatlı kurumlar olduğu düşünülmemeli. Belki evlerin bodrum katlarında yahut bir odasında yahut bir camiin köşesinde sessizce ve korku içinde yürütülen faaliyetlerin merkezi idi bu medreseler. Sizin anlayacağınız, tam anlamı ile çileli bir öğretim ve eğitim söz konusu idi.



Özel medrese, derken sakın bugün paralı konforlu özel okullar akla gelmesin. Özelden kasıt özelliği olan şeklinde de düşünülebilir. Bu özellik tek bir müderrisin yürüttüğü tamamen fahri bir eğitim öğretim hayatından bahsediyoruz. Üstelik kaçak olduğu için de her zaman riskli bir faaliyet. Fakat, gerçekten feyizli, bereketli, kaliteli ve ihlaslı bir faaliyet. Eğer bu gibi gayretler olmasaydı, bugün ülkemizde İslamî ilimlerden, İlahiyat Fakültelerinden söz etmek mümkün olmazdı.



Kanaatimizce, mevcut İlahiyat Fakültelerinden daha büyük bir işlev görmüştür o tip medreseler... Bu medreselerden birinde yetişmiş iki değerli emekli müftünün kısaca hayat hikâyesinden bahsedeceğiz. Bunun için Türkiye’de üç bölge vardı, Doğu, Güneydoğu ve Doğu Karadeniz Bölgesi... Doğu Karadeniz’de Of-Çaykara yöresi...



27 Mayıs l960 ihtilaline kadar, Türkiye’nin din görevlisi ve ilim adamı ihtiyacı bu bölgelerden temin ediliyordu, din adamları buralardan yetişiyordu. Of-Çaykara yöresinde yukarıdaki özelliklere sahip olan Hacı Hasan Efendi Medresesi’nden yetişenler birer ikişer aramızdan ayrılmaktadır. Bunlardan ikisi geçen hafta peş peşe Hakk’a yürüdüler.



İki emekli müftümüzden bahsetmek istiyorum. Bunlardan biri merhum Ali Şükrü SULA, diğeri merhum Ali Kemal SARAN’dır. İkisi de Ali adını taşıyorlardı. Biri Allah’ın şükür tecellisine mazhar olmuş, diğeri kemal tecellisine...



09.12.2010 tarihinde Ali Şükrü Sula Hocaefendi İstanbul/Bahçeli Evler’de yatsı namazı için camiye giderken caddeden karşıya geçiş esnasında, hızlı seyreden bir minibüsün şiddetli çarpması sonucu olay yerinde Allah’ın rahmetine kavuşmuştur. 10.12.2010 Cuma günü Şirinevler Ulu Cami’de öğle namazını takiben muhteşem ve kalabalık bir cemaatle cenaze namazı kılındıktan sonra, Avcılar’daki aile kabristanında defnedilmiştir.



Ali Şükrü SULA’nın medrese arkadaşı ve yaşdaşı emekli müftü Ali Kemal SARAN Hocaefendi de anılan cenaze namazına katıldıktan sonra, aynı gün akşamüzeri aynı kaderi anılan arkadaşı ile paylaşarak Saraçhane’de caddeden karşıya geçerken otomobil çarpması sonucu beyin kanaması geçirmiş ve kaldırıldığı Haseki Hastanesinde kurtarılamayarak Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.



Garip tecelliye bakın ki, merhum A. Kemal SARAN Hocaefendi aynı gün arkadaşı merhum Ali Şükrü SULA’nın vefatı sebebiyle Akit Gazetesi ile Milli Gazete’de birer yazısı da yayınlamıştı. İlim-irfan ve hizmet yolunda çabalayan her iki ilim adamı, sevenlerini gerçekten kedere boğarak aramızdan ayrılmışlardır. İnşallah şehid mertebesine ulaşmışlardır. Tüm aile fertlerine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz.



¥ DEVAMEDECEK

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus Vehbi Yavuz Arşivi