Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Sen nasıl tabipsin yoktur ilâcın!

Sen nasıl tabipsin yoktur ilâcın!

Adalet kapıya dayanıyor, tabipler “nayır, nolamaz! N’aberal’ı adalete teslim etmeyiz!” diyor.

Boru değil. Bunlar İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin tıp profesörleri. Her biri meşhur bir “kalp” mütehassısı!



Yeni imlâda “kâlp”le “kalp” aynı yazılıyor.



Kim “kâlp” mütehassısı, kim “kalp” anlıyamıyorsunuz.



Bu işte bir kalplık, bir sahtelik olduğu şüphe götürmez.



Kendisi de bir tabip olan zanlı, Ergenekon davası dolayısıyla gözaltına alınıncaya kadar turp gibi idi.



Taşı sıksa suyunu çıkarıyor, devlet imkanlarını kullanarak taşları sıktırıyor, içinden şifaları sular çıkartıyor bunu da tedavi amaçlı kullanıyordu.



Koskoca bir tıp imparatorluğunun, hastahaneler zincirinin patronu ve bu işten elde edilenlerle kurulan bir üniversitenin rektörü idi. Üniversitenin televizyonu, ona devlet başkanı muamelesi yapıyor, haberlerde sürekli arzı endam ediyordu. Televizyon yayınları ulusalcı ergenekoncu çizgide bangır bangır bağırıyordu.



Kahramanız, bir gün dokunulmazlığına iyiden iyiye inandığı bir anda, gözaltına alınmak istendi.



Önce bunu metin karşıladı. O ilk görüntüleri hatırlayın!



Tıp dünyasının bu fenomeni, elbette tıbbın nelere âlet edilebileceğini en iyi bilenlerdendi.



Zamanın başbakanını tedavi etmiş, bu tedavi sonucu adam hareketten kesilmiş, yatak bağımlısı olmuştu. Yakınları onun hastahanesinden kaçırarak eski başbakanı sıhhate kavuşturmuşlardı!



Tabip dayanışması birden devreye girdi, N’aberal cezaevine girmedi!



Girmeyiş o girmeyiş! 20 aydır hastahanede kendisine tahsis edilen lüks odada tedavi ediliyor.



Bu tedavinin dünya tıp literatürüne müthiş katkılar yapacağından hiçbir şüphe yok. Çünkü aynı teşhis konulan hiçbir hasta onun kadar uzun süren bir tedaviye ihtiyaç duymamıştı.



Hazık tabiplerimiz kendileri 20 aydır tedavi edemiyorlar ama, başka tabiplerin konuyla ilgilenmesine de müsade etmiyorlar.



Bu durum “etseler ne olacak?” sorusunu akla getiriyor.



N’aberal’la dayanışma derneği tabiplerinin koyduğu teşhisin doğru olup olmadığı ortaya çıkacak!



Adalet eski rektörü Adli tıpa sevk ediyor, tebabet buna müsade etmiyor!



“Hasta” adaletle tababet arasında kalmışa benziyor. Adalet ona diş geçiremiyor ama, o bir yolunu bulup, kendisini sorgulamak isteyen savcıları tazminat cezasına mahkûm ettiriyor.



Eski rektörün hastahane safahatı, Türkiye’nin adaleti tesis etme konusundaki en büyük zaafını ortaya koyuyor: Hakim önünde eşitlik de bir sistem yalanı!



Sistem bunu kitaba yazıyor, kanunda, anayasada yer alıyor. Fakat öte taraftan güçlü olan adaleti bir şekilde devre dışı bırakıyor. Örneğimizde bu tababet yoluyla oluyor.



Gel de Emrah’ın türküsünü mırıldanma:



El çek tabib el çek yaram üstünden



Sen benim derdime deva bilmezsin



Sen nasıl tabibsin yoktur ilacın



Yaram yürektedir sarabilmezsin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi