İki emekli müftü Ali Şükrü Sula ve Ali Kemal Saran Hakk’a Yürüdüle
Ali Şükrü Sula Hocaefendi, emekli olduktan sonra tuğla ticareti ile meşgul olarak İstanbul’un sayılı tuğla tüccarlarından biri oldu. Bir yandan da sivil alanda fahri olarak dini ve hayri hizmetlerine aralıksız devam etti. İstanbul/Bahçelievler İmam-Hatip Lisesi’nin açılması için okul binasını inşa ettirdi. Bakırköy İmam-Hatip Lisesi’nin yapımında ve açılmasında faal rol aldı. Uzun zamandır İlim Yayma Cemiyeti’nin Yönetim Kurulu üyesi idi. İstanbul’da ve çeşitli yerlerde Kur’an kurslarına destek verdi. Yaz aylarında değişik camilerde yaz Kur’an Kurslarında binlerce öğrencinin okumasını organize etti. Şirinevler Ulu Camii, Bahçelievler Camlıkahve’deki İmam Buhari Camii, Yüzyıl Camii, Altın Şehir Camii gibi 8-10 kadar camiin yapımında aktif rol oynadı. Özel bir üniversitenin kurulmasının temellerini attı, bunun için 25 dönümlük araziyi temin etti. Çaykara’da özel bir Kız Kur’an Kursu’nun finansmanını sağladı. Hulasa olarak, hayatının bütün zamanlarını altın değerindeki hizmetlerle geçirdi. Çok değerli evlatlar yetiştirdi. Evlatlarından biri ÖNDER Gn. Başkanı Yusuf Ziya Sula’dır. İstanbul’da bazı sivil kuruluşlar aracılığı ile yurt içi ve yurt dışına kadar hizmetler götüren Dr. Havva Sula onun kızıdır.
Merhum A. Şükrü SULA Hocaefendi, toplumunun derdini kendine dert edinmişti. Bu sebeple zamanının çoğunu derman aramakla geçirdi. Bir hizmet projesinin olmadığı zamanı hatırlamıyorum. Hayatı boyunca boşuna hiç zaman harcamadı. Beş vakit namazını cemaatle kılmaya özen gösterdi. Nitekim son nefesini camiye giderken ibadet yolunda verdi. Bir insan için en büyük mutluluk böyle bir dereceye erişmektir. Allah kendisine rahmet eylesin.
Diğer müftümüz merhum Ali Kemal SARAN Hocaefendi, son derece zeki ve kabiliyetli bir zattı. Gençliğini ilk yıllarında İstanbul tecrübesi yaşadıktan sonra ihlas sahibi merhume annesinin ısrarı üzerine memleketine geri dönerek hafızlığını tamamlayıp İslamî ilimleri sonuna kadar okuyarak icazet almaya ve ömrünün sonuna kadar içinde olduğu ilmi hayat ile hayat bulmaya muvaffak olmuştu.
Kalemi güçlü idi. Akademik hayata katılsaydı hiç şüphesiz dünya çapında bir ilim adamı olabilirdi. Biri telif olmak üzere, beş adet kitap yayınlamıştı. Şiirlerini de kitaplaştırmıştı. Öğrencilik esnasında gazeteyi ters çevirerek hızlı bir şekilde okuyabiliyordu. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde uzun süre müftü olarak hizmet verdikten sonra, kendi isteği ile emekli olmuş değerli bir zat idi. Güzel ahlak sahibi ve kâmil bir insandı. Mütevazı fakat azimli ve mücadeleci bir kişiliğe sahipti. Tuttuğunu koparırdı. Nazilli vaizliği, Cihanbeyli, Bartın, Çatalzeytin, Görele, Pasinler ve Arsin müftülüklerinde bulundu. Bu esnada birçok Kur’an Kursu binası ile cami yaptırdı. Kafasında daima hizmet projeleri bulunan müstesna bir Hocaefendi idi.
Emekli olduktan sonra, bir müddet ticaretle uğraştı. Bu arada Trabzon’da uzun süre “Mazlum Der” başkanlığı yaptıktan sonra bu görevden ayrılarak fahri başkanlığını yürütmekteydi. Bir ara Avrupa’da din görevi ifa etti. Kanada’ya kadar uzandı. Değerli evlatlar yetiştirdi. Evlatlarından biri Malatya valisi Sayın Ulvi SARAN’dır. Diğer oğlu avukatlık, bir diğeri de öğretmenlik yapmaktadır. Bir kızı Kur’an Kursu muallimesidir. Evlatları da kendisi gibi ilim-irfan ve hayır yolunda hizmet vermektedirler.
Hayatının en son projesi Çaykara/Sultanmurat Yayla Camii ve Külliyesi inşa etmekti. Bunun için bir dernek kurma teşebbüsünde bulunmuştu. Cami inşası için gerekli altyapıyı hazırlatıp arsa tahsisini resmen yaptıktan sonra kurduğu derneği faaliyete geçirmek üzere İstanbul’a gelmişti. Hayat boyu ilimle uğraştı, ilme hizmet verdi, hayır yolunda yaşadı, hayırla meşgul oldu, ölürken de hayır ile öldü. İnşallah hep hayırla yâd edilecektir. Cenazesi Çaykara merkezinde kalabalık ve seçkin bir cemaatin iştiraki ile Malatya Müftüsü Sayın Yusuf Ekmekçioğlu tarafından kıldırılarak, kendi köyünün mezarlığında ebedi istirahatgahında defnedildi. Mekânı cennet olsun.
Rahmetli Ali Kemal SARAN Hoca, vefatından iki gün önce bu fakiri de o hayır derneğine ortak etmiş ve ilk imzaları bana attırmıştı. Aslında ne Ali Şükrü SULA ne de Ali Kemal SARAN Hocaefendiler ölmediler, belki hayatlarını böylece ölümsüzleştirdiler. Herkese nasip olmayan müstesna bir mertebeye kavuştular. Bir eğitim-öğretim kitabında ilim tahsil ederken, ilim yolunda gayret ederken ölenlerin şehit sevabı kazanacağı ifade buyurulmuştur. İnşallah bu iki arkadaş ve kaderdaş müftülerimiz şehitlik mertebesine ulaşmışlardır. Allah kendilerine rahmet etsin, evlatlarına sabırlar versin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.