“İspatlamayann!”
Klasik oldu, iddia mı var, “ispatlamayan şerefsizdir!”
Böyle bir durumla karşılaştık, Beyaz TV’de.
Bizim Yüksek Gerilim adlı programda, CHP yönetimindeki İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde dönen “hikâyeler” üzerinde duruyorduk...
CHP’li idarenin, başta “Ay kız ne olacak, arsenik dediğin ne ki... Biz o zehiri ‘sek’ içeriz” kıvamındaki İzmirliler olmak üzere, kahraman vatan evlâtlarını nasıl zehirlediğini çatır çatır ortaya koyuyorduk.
Taaa 2005’te temeli atılan İzmir Metrosu’nun müteahhit üstüne müteahhit değiştirerek “yılan hikayesine” dönüşen serüvenini...
İzmir Körfezi’ndeki arıtma tesislerinin “nedense” bir türlü hayata geçirilememesinden dolayı balık neslinin kurutuluşunu...
Şunu bunu...
Bir güzel anlatıyorduk ki, bir “girizgâh” sadır oldu.
“Oktay Vural (CHP’nin pardon MHP’nin Grupbaşkanvekili) İzmir’e pek uğramıyormuş, İl Başkanı ile problemi varmış...”
Ben de, “Evet bu tür duyumlar bana da geldi. Sayın Vural, vuvuzelayla filan piyasaya çıkıp pozisyonunu hafiflettiyse de, onun gibi idealist bir arkadaşımızı dışlayan MHP İl Yönetimi’ni daha sâkin, daha verimli, daha şefkatli, daha saygılı olmaya davet ederim” kıvamında laflar ettim.
Bunun üzerine telefonla yayına bağlanan Pek Muhterem Türk Büyüğü Oktay Vural Beyefendi, benim ülkücülüğü ağzıma bile alamayacağımdan başlayarak, Muhterem Mürşidi Zekeriya Beyaz Hocaefendi’den kaptığı ne kadar “kalıp” varsa sıraladı.
Bir de...
“İddiasını ispatlamayan şerefsizdir!” deyiverdi...
E şimdi; ne iddiası... Ne ispatı...
MHP yöneticileri arasında bu tür problemler her zaman oluyor ve hatta “Devlet Bakanlığını” layık gördükleri ağabeylerimizi bile yeri geldiğinde “töreleme” durumlarına rastlanıyor.
Ne var bunda?..
Filan derken...
Pek muhterem Vural alıp vuvuzelayı eline, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ilişkin “yolsuzluk” iddialarını gündeme getirdi.
Sonrası mı?.. Biz sorduk:
“Biraz evvel ispatlamayan şerefsizdir dediniz ya! Siz, Melih Gökçek’in görev alanına ilişkin iddialarınızı ispatlayacak durumda mısınız!..”
İzleyen her kul gördü...
Bilhassa Ülkücü kardeşlerim gördü; “İspatlayabilecek durumda değil”miş!..
E, şimdi...
Biz de Oktay Bey’in terminolojisine mi sarılalım?
Bu ne haldir; MHP’yi yönetmekte olan ağabeylerimiz niçin oturup da “derslerini” çalışmazlar.
Niçin böyle zor durumlara düşerler?..
Ben fazla sıkıştırmış olmamak için mümkün olduğunca alttan alırken, programa Sayın Melih Gökçek bağlanmaz mı!..
Fena!..
İşte o dedi: “Benimle ilgili herhangi bir yolsuzluk iddiasını ortaya atıp da ispatlamayan namussuzdur, şerefsizdir..”
Ve dahi: “Oktay Bey’i mahkemeye vereceğim!..”
Hadi bakalım; oldu mu şimdi!..
Biz Hz. Mevlâna (R.A) ruhu ile, dostluk için, barış için, kardeşlik, hoşgörü, diyalog için dönüp dururken... İş nereye geldi!..
Diyorum ki, MHP Yöneticilerine elim değdikçe “seminer” versem...
Nerede ne zaman ne söyleyeceklerini ve nasıl söyleyeceklerini, “Hilâl-i Ahmer” hayrına anlatsam.
Ne sevap olur!..
Yazıyı bitirsem mi?..
Dur, şu da geldi aklıma.
Sayın Oktay Vural’a, “CHP’li İzmir Belediyesi’nin halkı zehirlediğine ilişkin iddialar hakkında çalışma yürüttünüz mü?..”
Ve de; “Oraya ait yolsuzluk iddialarının üzerine bir İzmir Milletvekili olarak gittiniz mi?..”
Sorularını yönelttim de...
Heyhaaaat...
Umduğum cevapları bir türlü alamadım!..
Üstelik, Sayın Vural, CHP’li Belediye’deki yolsuzluk iddialarına ilişkin belge bulamadığını, varsa benimkilerden istifade edebileceğini söylemez mi!..
Buyur buradan yak!..
Dersleri ben veriyorum; belgeyi de ben bulacam?.
•
Ya gerçekten seviyorum MHP’li dostlarımı...
Seviyorum da...
Bana hiç yardımcı oldukları yok ki...
Neyse...
Sayın Vural, programda “Yüreğin yetiyorsa İzmir’e beraber gidelim!” dedi...
Hem de “Bu Cuma!..”
Hay hay... Gideriz...
Programdan sonra kendisini aradım...
Ve teklifini memnuniyetle kabul ettiğimi söyledim...
Numaram kendisinde kayıtlı, Cuma günü herhangi bir işi çıkmazsa beni davet edecek...
Umarım edecek...
CHP’li Belediye üzerine nasıl gitmiş, bir yerinde görelim... Partisi pırtısı ne olursa olsun...
Çalışana sonsuz destek!..