Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Bu yılbaşı gavurca mı, Müslümanca mı?

Bu yılbaşı gavurca mı, Müslümanca mı?

Madem ülkede demokrasi adına her isteyen her haltı yiyebiliyor...
Pisliyor, kirletiyor...
Madem bir kız öğrenci bitirme tezi olarak “İstanbul Bilgi Üniversitesi” stüdyosunda “demokrasi” diyerekten alenen porno film çekebiliyor, o halde ben de yılbaşının patentini neden sorgulamayayım? Sorgularım, hem de pek çok sorgularım.
Berraklık olsun, aydınlık olsun; karanlık ile gündüz ayrılsın diye sorgularım.
Hey erenler, nedir bu yılbaşı?
Ayran mıdır?
Şarap mıdır?
Gavur mudur?
Müslüman mıdır?
Gavursa camide işi ne, Müslümansa kilisede işi ne? Laikse sokağa taşacak, tertemiz Müslüman ailelere bulaşacak. Kirletecek, beyazı siyaha boyayacak.
Geçtiğimiz cuma bu kadar ciddiyet arz eden konu çalılar dolaşılarak işlendi.
“Yılbaşında oturup geride bıraktığımız yılın muhasebesini yapalım” diyordu vaiz efendi. Minberdeki hatip de:
“Rakı, içki caiz değil ama yeni yılınızı kutlarım.”
Aslında ikisi de aynı yere vuruyordu.
Ey vaiz efendi!
Müslümanın “muhasebesi” neden Hıristiyanın yılbaşısı olsun? Muhasebe için İslam’da öyle bir gün mü varmış? Her saniye, her saat, her gece muhasebe anı değil mi?
Ey hatip efendi! Hem caiz değil dersin, hem de kutlarsın.
Bu nasıl bir çelişki?
Desenize, bu yılbaşı bizim değildir, kültürümüzde öylesi bir kutlama yok. İngiliz kumaşı gibi ithal malıdır. Dayatmadır, asimile olmamız için bir kılıftır.
Desenize, İsa Peygamberin doğum günü ise bu kadar günah bu kadar rezalet bir peygamberin doğum gününe çok gelir.
Peygamberlik şanına ağır gelir, yakışmaz.
İsa Peygamberin doğum günü Müslüman olarak başımızın tacı, ancak bu günü gavur gibi değil Müslüman gibi kutlarız. İsa(as) bir meşale, O’nun Yortusu cartası curtusu yoktur...
Ey kainat, şahit ol ki Müslüman, Avrupa’nın tefessüh etmişliğini (kokuşmuşluğunu) kutluyor. Kilisede ayin, Taksim’de merasim...
Meydanlarda tacize uğrayan kadınlar kızlar...
Buna da eğlence diyorlar...
Diyanet’in camilere saldığı görevliler cemaate açıkça diyemiyor ki “ey cemaat, bu gece senin gecen değil, onun gecesi. Senin gecende hayır var, onun gecesinde şer.”
Eski Diyanet İşleri Başkanı Nuri Yılmaz’ı kanal B tv’de seyrediyorum. O da ne hikmetse yılbaşının Müslümana ait olmadığını söyleyemiyor. Kıyısından köşesinden dolandırıp bilinenleri tekrardan sonra kutlamanın caiz olduğuna noktayı koyuyor.
Ve de kutlayarak ekrandan ayrılıyor.
Hocam kusura bakmasın, laik cenah çok çok memnun oldu ama biz üzüldük. Görenler, duyanlar, anlayanlar üzüldü...
Bekliyoruz ki bu ruhbani sınıf Müslümanları uyarsın.
Aksine uyutuyor.
Oysa ki camiler uyandırma yeridir, uyutma değil...
Diyanet doğrusunu hiç yapmıyor. Yapsa halkın paraları ile kurulan Diyanet Vakfında İslam düşmanlarının kitapları sergilenmezdi. Sergilenen kitapların kalitesine bakın da sonucu söyleyin, hani derler ya Müslüman mahallesinde salyangoz satıyor...
Bazıları diyebilir ki olanları görmüyor musun? Elbette görüyorum, olanları da görüyorum, olmaması gerekenleri de...
Ve bir de dua meselesi.
Hatim dualarının peşinden İslam karşıtlarına dua...
Hutbede gereksiz bazı isimler...
Güya bu kişiler devlet büyükleri imiş...
Veya resmi ideoloji boyutu ile kurtarmışlar bizi!..
Yoktan var etmişler!!!
O yüzden ben de soruyorum; bu yılbaşı gavurca mı, Müslümanca mı?
Kim cevap verecek?


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi