Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Tahliyeler ve de Devletin Yargıdaki Ayıbı

Tahliyeler ve de Devletin Yargıdaki Ayıbı

“Yargı çıkmazı” bize has olan bir kültürün sonucudur. Kurduğumuz cumhuriyetle birlikte dışarıdan taşıdığımız sularla değirmen bu kadar döner.
Şimdi pas tutmuş çarkları nasıl döndüreceğimizin derdine düştük.
Bana göre tahliyeler olayı, bir çaresizliğin çıkış noktasıdır ama asla çözüm değildir.
Düşünebiliyor musunuz? Adam beş kişiyi öldürmüş alacağı ceza 90 yıl ama birtakım alt üst yapısı, kafa yapısı nedenlerle mahkumiyeti kesinleşemediği için salıverildi.
O zaman biz de soracağız:
Ey devlet, beş kişinin katilini sokağa salmakla iyi mi ettin kötü mü ettin?
Birincisi, beş yıl bir dava sürer mi?
İkincisi, sürdü diyelim; 90 yıl ceza alacak birisini nasıl salıverirsin?
Şüphesiz yargılaması bu kadar uzun yıllara varan davalar herhalde bir bizde var, bir de kafa yapısı evrimini tamamlayamayan Afrika’nın en geri kalmış ülkelerinde...
Zihniyet tutulmasında mı, yoksa Avrupalılaşma trendinde körü körüne ayak diremekten mi bilemem de bu sıkıntılar cumhuriyet kurulduğundan beri vardır ve hep böyledir. Karınca misali gider. Hesapsız kitapsız salıvermelerle davaların yıllara uzanması, suçluluk psikolojisini han kapısına çevirdi.
Yasalar caydırıcılığını yitirmiştir. 90 yıl ceza alacak bir tutukluyu beş yılda saldınız, gerisi?!. Bunun karşı tarafı yok mu? Yani kırılıp dökülenleri...
Onlar ne diyecek? Veya davranışları ne olacak?...
Kan davalarının sosyal boyutunu incelediğinizde karşınıza devletin suçluyu cezalandırmada acizliği çıkar. Sorgusunda, “40 bin insanın öldürülmesinden ben sorumluyum” dediği halde, bu kişiye üstün hizmet madalyası verir gibi bir adayı tahsis ederseniz, o 40 bin kişinin yedi ecdadından devlete karşı saygınlık bekleyemezsiniz...
2005 yılında Ceza kanunu ile Ceza Usulü Kanunu değiştirirken bir yanlışa imza atıldı. Eski dosyaları tekrardan çıkarıp hakimin önüne koyduğunuzda işlerin ikiye katlanması, davaların daha da uzamasının nedenidir.
Adaleti ne yargılama uzadı diye caniyi salıverme nedeni sayabilirsiniz ne de uzayıp giden davaların haklılığı. İkisi de devletin muasır ayıbıdır.
Şu ana kadar yargıda yapılan demokratik yeniliklerden sadece gözü kör kulağı sağırlar memnun değil, onların memnun olmaması çok şey bildiklerinden ziyade elde ettikleri kısır döngüde “o ona o da ona” görev verip geçinip gidiyorlardı.
Çiftlikleri yıkıldığı için “AK Parti yargısı” deyip duruyorlar. Hatta fişleme ile dişlemeyi de geveliyorlar. Sözde şimdiki Adalet Bakanı Sadullah Ergin hakim ve savcıları fişletiyormuş. YARSAV Başkanı o görüşte. Alkolik olan fişleniyormuş. Bu dümenlerin nasıl döndüğünü bilmezsek inanacağız. Eskiden dindarlar dişleniyordu, şimdi de alkolikler fişlense yanlış mı olur? Alkollü çok mu gerekli?
Bu millet ayık insanlarla iyi yönetilemezken, bir de alkollüsü ile mi uğraşacak?
Hem kim kimi fişletiyormuş YARSAV Başkanı?
Bizim zamanımızda içki içmeyenlerin fişlenmesi nasıldı, onu da söylese bari. Hatta eşi kapalı olanlar ile çocuklarını cemaat okulları adını verdikleri yerlerde okutanlara hangi sorular soruluyordu? HSYK ile Bakanlığın personel arşivi ortalığa dökülse de görsek.
Cumhuriyet kurulduğundan beri dindar insanlar hep fişlenir. JİTEM, Başbakanlık Takip Kurulu herhalde süs biberi değildir. O kurumlar, dindar ve de mütedeyyin bürokratları takip ediyordu. Ve bir de eski HSYK’nın görev verdiklerine bakalım.
Kimlerin üye yapıldıklarına bakalım.
Namaz kılıyorum diye beni de o kurul birinci sınıfa ayırmamak için iki yıl bekletti.
Hûlasa-i kelam...
Yargı kendiliğinden bu hale gelmedi. İçerisinde ideolojisi ağır gelen çokça dosyadan anlamayanlar var. Ve bir de alt yapı...
Duruşma salonlarına kameraları yerleştirdiğinizde kimin ne kadar bilgi ve ehliyete sahip olduğu ortaya çıkar... Asıl sorun iş birikimi.
Bana göre istinaf mahkemeleri kısa süreli bir tedbirdir, uzun sürede işe yaramaz.
Yüksek yargının dairelerini süratlice çoğaltıp biriken işi dağıtmak gerekiyor... Mahkeme sayıları da iş oranına göre yetersiz.
Hakim ve savcı kalitesi üzerinde durulmalı.
Yargıda yangın var...
Uzun yıllar üzerine benzin dökülmüş... Şimdi de birileri tutuşturuyor.
Umarım diğerleri gibi bu DA SÖNDÜRÜLÜR...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi