Ajans Dİ ile gündem... Bu işler, organize işler!
Nicedir görüşemediğimiz Ajans Dİ aradı önceki gün... “Ne olacak bu memleketin hali?” diye başladı söze... “Hayrola” dedim, ne var memleketin halinde?.. “Birileri” dedi; “Herhalde robotların düğmesine bastı!.. Nereye baksam, nereye gitsem karşıma çıkıyorlar!.. Bunlar, kendiliklerinden ortaya çıkan tipler değiller!.. Mutlaka bir plân dahilinde organize olmuşlar!.. Ekranlarda onlar, sokaklarda onlar, hastanelerde onlar!..”
Sonra, yaşadığı bir olayı anlattı...
“Kan tahlili” için “semt polikliniği”ne gitmiş... Hemşireler, biraz “isteksiz” çalışıyor, “işi ağırdan alıyorlar”mış...
Dolayısıyla, “sıra bekleyenler” çoğalmış!..
“Homurdanma”lar, “lâf sokuşturmalar” olsa da, “ciddi tepki gösteren” yokmuş!..
“Ortalık gayet sakin” iken, “bir kadın” çıkmış ortaya... “Tam bir cazgır gibi” başlamış bağırmaya;
“Böyle miskinlik olmaz!.. Niye böyle sakin sakin oturuyorsunuz?.. Niye tepki göstermiyorsunuz?.. Bağırın, çağırın, isyan edin!.. Böyle sakin sakin oturursanız, sesinizi duymazlar!.. Kalkın ayağa!.. Yürüyün!.. Tepki gösterin, protesto edin!..”
“Öyle bir tahrik edici konuşma ki” diyor Ajans Dİ, resmen “yürüyün peşimden!” der gibi!..
Kadın, bağıra bağıra, “telefon numarası”nı da vermiş!.. Ve arkasından “kimliğini” açıklamış;
“Ben Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği mensubuyum!.. Hadi; kalkın ayağa, tepki gösterin!.. Eğer başınıza bir şey gelirse, arkanızda biz varız!.. Daha ne duruyorsunuz protesto edin Hükümet’i!.. Sağlık Bakanlığı’nı göreve çağırın!”
“Anladım ki” diyor Ajans Dİ;
“Bunlar, bu kışkırtmayı talimatla yapıyorlar... Onlara, tahrik görevi vermişler... İşleri, her yerde maraza çıkarmak!.. Ortada bir organizasyon var!.. Bu işler plânlı... Amaç, her cepheden saldırıp, Hükümet’i sıkıştırmak!..
Sokaklarda eylemci öğrenciler, ekranlarda kaos tacirleri, siyasette CHP ve MHP, hastanelerde de ÇYDD!.. Yok, yok; bu işler, kesin organize işler!..
Öyle sanıyorum ki;
Seçim tarihi yaklaştıkça, bunlar daha da azgınlaşacak, Hükümet’e daha fazla saldıracaklar.”
“İyi de” dedim, Ajans Dİ’ye;
“O kadın orada provokasyon yaparken, sen ne yaptın?.. Sesini çıkarmadın mı?”
“İşte orada dur” dedi;
“Hiç sessiz kalır mıyım?.. Kalktım ayağa, gittim kadının yanına... Yaptığının provokatörlük olduğunu söyledim... İnsanları suç işlemeye tahrik ettiğini söyledim... Buradaki insanlar koyun, sen de onların çobanı değilsin!.. Bunların dili yok mu ki, çıkmışsın ortaya cazgırlık yapıyorsun!..”
Sordum; “Eee, sonra ne oldu?”
“Hiiç, ne olacak” dedi;
“Baktı ki burada ekmek yok, arkasına bakmadan çıktı gitti!”
Merakla sordum;
“Muayene filan olmadı mı?”
“Ne muayenesi?” dedi;
“Kadın oraya kendi beden sağlığı için gelmemiş ki!.. Milletin ruh sağlığını bozmak için gelmiş!.. Açıkçası, ÇYDD’nin görevlendirdiği bir provokatördü!..”
Sonra, şunları söyledi:
“Benim şahit olduğum bu olay, belki basit bir örnek... Ama bunlar sadece hastanede değil, her yerde maraza çıkartıp, Hükümet’i sıkıştırma peşinde!..
Bunlar organize!..
Bunlar plânlı hareket ediyorlar!..
O kadar muhalifler ki; ayakları taşa takılsa, Hükümet’ten bilecekler!.. Bunlar, gerilimi tırmandırma peşinde!.. Öğrencileri de kullanıyorlar, medyayı da!..
Sanki Sarıkız Darbe Plânı yürürlükte!”
AVRUPA VE ABD’YE ÇIT YOK!
İşin doğrusu, Ajans Dİ’nin söylediklerini, ilk etapta “biraz abartılı” buldum...
Ama, verdiği “diğer örnekleri” duyunca, ciddi ciddi düşünmeye başladım.
“Kendin de gördün” dedi;
“Polisin eylemci öğrencilere cop ve biber gazıyla müdahale edip, bazılarını yere yıkması, medyada geniş tepki gördü... Polisin ne acımasızlığı kaldı, ne gaddarlığı!..
Oysa; orantısız güç kullanan sadece bizim polisimiz değil ki!.. Hem; bu öğrencilerin eylemi, nasıl demokratik eylem oluyor ki; tahtalardan kalkan yapmışlar kendilerine... Yumurtaları ve taşları saymıyorum ama eylem alanına kalkanla gelmek neyin nesi?.. Bu mu demokratik eylem?..
Adamlar; gösteri yapmaya değil, adeta polisle savaşa gelmişler!..
Ya İngiltere’de?..
Gördün değil mi; öğrenci harçlarının artışını protesto eden öğrenciler nasıl muamele gördü?.. O gösterilerde 10 polis, 22 gösterici yaralandı!.. Hele Prens Charles ve eşi Camilla’nın bindiği Kraliyet aracına saldırıp, camlarını kıran öğrencilere nasıl müdahale edildiğini gördün mü?..
Ama, bizim medya onu görmedi!..
Öyle ya; gâvurlar sözkonusu olduğunda bizimkilerde çıt yok!.. Çünkü onlar insancıl, çünkü onlar medeni!..
Gelsinler de, külâhıma anlatsınlar!..”
ORALARI GÜNLÜK-GÜNEŞLİK!
Bu işler, “o kafa”nın işi dedi Ajans Dİ, “Bunlar, kompleksli kafaların işi!”
“Batıcı kafa”lara göre; Avrupa ve ABD’de her şey “güllük-gülitanlık”, her yer “günlük-güneşlik”tir!.
Oralarda “kar” yağmaz, “fırtına” olmaz, asla “sel” basmaz!.. Onlar, “ileri ülkeler”dir, her şey “tıkır tıkır” işler ya, onlarda “aksaklık” olmaz!..
“Ulan kartelozlar” dedi;
“Adamların soğuktan kıçları dondu be!.. Adamlar havaalanlarında günlerce, metrolarda saatlerce mahsur kaldılar!.. Uçaklar kalkamadı, metrolar çalışmadı!.. Yerler buz tuttu, temizleyemediler!.. Fırtına çatılarını uçurdu!.. Elektrik hatları koptu, karanlıkta kaldılar!..
Herkes evine kapandı, sokağa bile çıkamadılar!..
Ama ne Rusya’da, ne ABD’de, ne de Avrupa’da hiç de kıyamet kopmadı!..
Türkiye’de ise; iki damla yağmur yağdığında trafik kilitlense, bir mazgal deliği tıkansa, hemen yaygara koparıyorlar: Nerde bu hükümet, nerde bu belediye?..
Ulan, Allah’tan korkun be!..
Bu kadar mı kompleksli olur insan, bu kadar mı düşman olur Hükümet’e?..
Bu yaptıkları vatanseverlik filan değil, tam aksine vatan ve millet düşmanlığıdır!.. Ama, onları da suçlamıyorum, çünkü bunlar ağababalarının kurduğu birer robottur!..
Alıyorlar talimatı,
Koparıyorlar yaygarayı!..
Maksat Hükümet aleyhinde bir hava oluşsun, oyları düşsün!..”
TAHLİYE İŞİ DE TEZGÂH!
Bizim Ajans Dİ, son günlerin tartışma konusu olan “tahliye”lerin de;
“Hükümet’e karşı bir tezgâh” olduğunu düşünüyor!..
“Düşünebiliyor musun” dedi;
“CMK’nın 102. maddesindeki değişiklik 6 yıl önce, yani 2004’te yapılmış... Tutukluluk sürelerinin en fazla 5 veya 10 yıl olacağı kararlaştırılmış!..
Peki, bu 5 veya 10 yıl boyunca Yargıtay ne yapmış?.. Kulağının üzerine yatıp, beklemiş!..
5 veya 10 yıldır tutuklu bulunanlar tahliye edilmeye başlanıp da, PKK’lılar veya Hizbullahçılar salıverilince kartel gazeteleri başladılar vaveylâya... O zaman Yargıtay da başladı kendilerini savunmaya!..
Neymiş, zamanları yok, iş yükleri çokmuş!.. Yetişemiyorlarmış!..
Gelsinler de, külâhıma anlatsınlar bu martavalları!.. Madem iş yükleri çoktu, madem yığınla dosya vardı önlerinde, Mehmet Haberal’ın 9 hakim aleyhinde açtığı dâvâyı niye alelacele karara bağladılar?..
İlhan Cihaner, Osman Kaçmaz ve Ömer Faruk Eminağaoğlu dâvâlarını 3-5 ayda bitirip, beraat kararını veren babam mıydı?..
Bu dosyaları öne alıp, jet hızıyla karar veren Yargıtay, niye 10 yıldır tutuklu bulunan insanların dosyalarını görüşmedi?..
950 civarındaki insanın, 5 veya 10 yıl dolduğunda tahliye edileceğini bilmiyor muydu Yargıtay?..
Ne yani; yandaş ve candaşlar 950 insandan daha mı önemliydi?..
Ya Başbakan Tayyip Erdoğan’ın durumu?..
Hatırlarsın... 2002’de Diyarbakır DGM, Erdoğan’a memnu haklarını iade etmiş, dolayısıyla milletvekilliği yolunu açmıştı!..
Ama, Yargıtay ne yaptı?..
Diyarbakır DGM’nin verdiği kararın dosyasını, hem de özel kurye ile Ankara’ya getirtip, sadece 1 günde kararını vermişti!..
Yetki alanına girmediği halde, Erdoğan’ın dosyasını görüşmüş ve Erdoğan’a milletvekili olma yolunu tıkamıştı!.. Öyle bir karar vermişlerdi ki, Erdoğan; değil milletvekili, muhtar bile olamazdı!.. Artık siyasi hayatı bitmişti!..
Sormak lâzım Yargıtay’a;
İşinize gelen konularda jet hızıyla karar veren sizler, diğer konularda niye kağnı gibi yavaş hareket ettiniz?..
Bunda bir kasıt olmalı!..
Bu işin altında bir tezgâh var!”
MAKSAT MEDYAYI BAĞIRTMAK!
Ajans Dİ, bunları söyleyince, kafamda şimşekler çaktı!..
“Tamam” dedim, “şimdi buldum!”
Ajans Dİ, haklı!..
Yargıtay, “10 yıldır tutuklu” olanların “tahliye”lerine karar verecek, “kartel medyası” da bu işi köpürtecek!..
“PKK’lılar ve Hizbullahçılar birer birer tahliye edilirken, Silivri’de yatan aydınlar hâlâ tutuklu!.. Hükümet CMK’nın 102. maddesini değiştirdi ki, PKK’lılar ve Hizbullahçılar serbest kalsın!.. Eli kanlı katiller aramızda!.. Ama, bu ülkenin aydınları hâlâ Silivri’de!..”
Şimdi anladınız mı tezgâhı?..
“Tahliyeleri Hükümet yaptı” gibi gösterilecek ve böylece “PKK ve Hizbullah’a kol-kanat geriyor” imajı oluşturulacak!..
Gerisi, “propagandacı”lara kalmış!..
Köpürt babam köpürt!..
Bu “karteloz”larda, eğer “kuş beyni” kadar beyin olsaydı, şöyle düşünürlerdi;
“Ulan n’apıyoruz biz?.. Hem tutukluluk sürelerinin uzunluğundan şikâyet ediyoruz, hem de 10 yıldır tutuklu olan insanların tahliyesine karşı çıkıyoruz!..
Hem, burada Hükümet’in ne suçu var ki?.. Adamlar yasayı 2004’te çıkarmış ve bir anlamda elini çabuk tutması konusunda Yargıtay’ı uyarmış!.. Peki Yargıtay ne yapmış?.. İşine gelen dâvâlarda tavşan kadar hızlı, işine gelmeyen dâvâlarda kaplumbağa kadar yavaş hareket etmiş!..
Demek ki, asıl suçlu Yargıtay!..
Yargıtay yavaşsa, Hükümet n’aapsın?”
“Kuş kadar beyni olan” işte bunu düşünürdü... Ama, medyadaki “alık”lar, birer “balık hafızalı” olduğundan “geçmişteki kararları” unuttu!..
Belki de, “aldıkları görev” buydu!..
Varsa-yoksa, Hükümet!..
Hiç düşünmüyorlar ki;
“2004’te çıkan yasa” ile, “2008’de başlayan Ergenekon dâvâsı”nın ne ilgisi olabilir?..
Sonunda, Ajans Dİ’ye hak verdim;
Bu işler;
Gerçekten de “organize iş”ler!..
Plânlı, programlı ve de “piyon”lu!..
Maksat, CHP’nin eli güçlensin!..
Maksat, “Kılıçdaroğlu balonu” yükselsin!..
Evet, evet; bunlar “organize” işler!..
Kürtçü-Türkçü tezgâhı!
Önce “fotoğraf”ın tarifini yapalım... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; Diyarbakır’da, Belediye Başkanı Osman Baydemir tarafından karşılanıyor... Etrafları kalabalık... Ama, “anormal bir durum” yok.
Bu fotoğraf; “Kürtçü faşistler”in yayın organı bir “internet sitesi” tarafından servis ediliyor!.. Ama, “montaj” yapılarak... Fotoğrafın, üst boşluğuna; “Hoşgeldiniz” yazılı “Türkçe ve Kürtçe tabelâ” yerleştiriliyor... Ki, Osman Baydemir, Gül’ü “Kürtçe tabelânın önünde karşıladı” gibi bir görüntü verilsin!..
Sonra, o “montajlı” fotoğraf, “Türkçü” bir gazetede, sürmanşetten yayınlanıyor... “Montajlı fotoğrafı” gören MHP Genel Başkanı Bahçeli patlatıyor demeci: “Bu fotoğraf da gösteriyor ki; İki Dil’e el altından destek verilmektedir!”
Oysa, “orijinal fotoğraf”ta; bırakın “Türkçe-Kürtçe talebâ”yı, bir tabelâ bile yoktur!.. Ki, fotoğrafın aslı; hem Anadolu Ajansı, hem de CNN Türk tarafından yayınlanmıştır!..
Görüyorsunuz değil mi; “Kürtçü-Türkçü işbirliği” ile kotarılan bir iş, ülkeyi nerelere sürüklüyor?..
Diyeceğim şu:
“Kürtçü-Türkçü tezgâhı”na dikkat!..