Kuveyt'ten
Başbakan Erdoğan, 3 bakan (Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız), 4 milletvekili, Başbakanlık'tan 28, Dışişleri Bakanlığı'ndan 2, diğer kurum ve kuruluşlardan 4 yetkili (Aralarında Savunma Sanayi Müsteşarı Murat Bayar, TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, Başbakanlık Yatırım ve Destek Ajansı Başkanı İlker Aycı, gibi devletin yatırımcı ve girişimci kuruluşlarının tepe isimleri de var) ile birlikte Körfez turuna çıktık.
Ve 500'ün üstünde işadamı ile.
Ve de onlara eşlik eden biz 10 medya mensubu ile.
İşadamları iki özel uçak kaldırdılar İstanbul'dan. Yetmedi İstanbul ile Kuveyt arasında her gün yapılan seferlerin en az bir haftalık bölümünü kapattılar.
Bunca zamandır Erdoğan'ın gezilerine katılıyoruz, ilk kez bu kadar büyük bir heyetle adeta çıkarma yapılıyor.
Zaten uçaklarımız havaalanına inince, karşılayıcılar, "Türkiye'de başka kimse kaldı mı" diye takıldılar. Onlar da hiç bu kadar kalabalık bir heyetin ziyaretine tanık olmamışlar.
Yine bunca zamandır Erdoğan'ın gezilerini izliyoruz; sadece ticari ve ekonomik amaçlarla yapılan, hiçbir siyasi boyutu bulunmayan bir ziyarete ilk kez tanıklık ediyoruz.
Kuveyt topu topu 1.3 milyon nüfuslu bir emirlik. Bir o kadar da yabancı var. Çoğu Hint-li, Pakistanlı, Bangladeşli, Filipinli. Onlar hizmet sektöründe istihdam ediliyorlar. Kalanların ciddi bir bölümü İngiliz ve Amerikalı. Onlar büyük şirketlerde çalışıyor. Bir bölümü başta Suudi Arabistan olmak üzere bölge ülkelerinden gelenlerin ise kartvizitlerinde genellikle işadamı, avukat, hukuk danışmanı yazıyor.
Peki bizimkiler? 4 bin kadar Türk ekmek parasını Kuveyt'ten çıkarıyor. Berber, oto tamircisi, restoran işletmecisi gibi iş kollarında.
Kuveyt ilk bakışta diğer Körfez ülkelerine göre daha az zengin gibi görünüyor. Bölgenin krolonojik olarak ilk zenginleri oldukları için gözleri doymuş, şatafata alışmış. "Suudiler'den bir, diğer emirliklerden iki kuşak daha önce zenginliğe kavuştu Kuveytliler" dedi, büyükelçiliğimizden bir yetkili. Yani, oturmuş, durulmuş, olgunlaşmış bir zenginliği var buranın.
Kuveyt'in bölgenin diğer ülkelerine göre daha sade görünmesinin bir başka nedenini de keşfettik: 1990'daki Saddam işgalinin süregelen travması.
Anlamı ve sonucu? Cevap: "Ne olur ne olmaz" diyerek yatırımlarını ülkelerine değil, yurt dışına kaydırıyorlar.
Son dönemde Türkiye de bu servet transferinden nasibini almaya başladı. Erdoğan Hükümeti'nin izlediği dış politikanın uyandırdığı sempati ile TV dizilerimizin tetiklediği "Türkiye'yi tanıma" merakı, ülkemize bir-iki geziyle hayranlığa dönüşünce, gerisi geldi: Kuveytliler, İstanbul'da, Antalya'da, diğer turistik kentlerimizde ev satın almaya başladılar. Büyükelçiliğimizden bir yetkilinin belirttiğine göre, şimdiden "Yüzlerle" ifade edilebilecek bir sayıya ulaşıldı. "Yakında binlere ulaşırsa şaşırmayın" diye ekledi yetkili.
İki günlük Kuveyt gezisinin amacı, yukarda da yazdığımız gibi, iş yapmak. Türkiye'nin Kuveyt'e ihracatı 200 milyon dolar kadar görünüyor. 150 milyar dolara koşan ihracatımız okyanusunda bir damla. Bunu taş çatlasın iki, üç, haydi bir de bizden olsun, dört katına çıkarsanız ne yazar? Ama kazın ayağı öyle değil.
Öncelikle bu bölgenin tüm ithalatı Birleşik Arap Emirlikleri'nde, Dubai'de toplanıyor. Yani ithalatı onlar yapıyor, sonra buralara reeksport ediyorlar. O nedenle ihracatımız aslında göründüğünden fazla ama adresi farklı.
İkincisi, Kuveyt'te gümrük vergisi sıfır olduğu için dünyanın tüm ülkelerinin malları buraya akıyor. Sıkı bir rekabet var. O kadar ki, hemen her şeyi burada Türkiye'dekinin yarı fiyatına bulabiliyorsunuz.
Üçüncüsü, Kuveyt halkı zengin, çok zengin; o yüzden kullandıkları, tükettikleri her şey marka. Kuveyt'te çalışan yabancılar ise para biriktirme derdinde oldukları için, en ucuza yöneliyorlar. Sonuç: Zenginlerin lüks ihtiyacını Avrupa'nın, ABD'nin, Japonya'nın firmaları paylaşıyor, yabancı işçilerin ihtiyacını ucuza karşılama kaygılarına ise Çin malları cevap veriyor. Bizim mallarımıza da pek bir hedef kitle kalmıyor.
Kuveyt'te asıl ekmek, bir başka alanda, müteahhitlik hizmetlerinde. Onu da yarın anlatalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.