Faruk Çakır

Faruk Çakır

Türkiye’nin önündeki ‘ucube’ler

Türkiye’nin önündeki ‘ucube’ler

Kars’ta yapılan bir ‘heykel’le ilgili tartışma birkaç koldan devam ediyor. Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın bu ‘anıt/heykel’in yapılmasına itiraz etmesi ve ‘ucube’ye benzetmesi ‘heykelciler’in tepkisine sebep oldu. Kültür Bakanının, “Bu benzetme gecekondular içindi, heykel için değildi” demesi de doğrulanmadı. Başbakan ‘ucube’ benzetmesini ‘heykel’ için yaptığını tekrarladı.
“Büyük Türkçe Sözlük”e göre “ucube”, “Çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan” şey anlamına geliyor. Tartışılan ‘heykel’in ucube olup olmadığından ziyade, temelde ‘heykel’lere ayrılan paranın ve harcanan emeklerin ‘baştan sona israf’ olduğunu acaba ‘heykel sevenler’e kim hatırlatacak?
“Hür Adam” adıyla hayatı filme konu edilen Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin bu hususta dikkat çekici bir değerlendirmesi olmuş. Av. Hulusi Bitlisi Aktürk’ün “Afyon Mahkemesi Müdafaası”ndaki hatıraya göre, Bediüzzaman, Ankara’da görüştüğü, tartıştığı ve kendisine mektup verip “namaza dâvet ettiği” M. Kemal’le anlaşamayınca Van’a gitmeye karar verir. M. Kemal, trenle Ankara’dan Van’a gitmek için istasyonda bulunan Bediüzzaman’ın yanına gider. Ayak üzeri heykel konusunda konuşurlar. M. Kemal, ona bu konudaki kanaatlerini sorar. Bediüzzaman da “Müslümanların heykelleri; hastaneler, mektepler, yetimleri koruyan yurtlar, mâbedler, yollar gibi abideler olmalıdır” şeklinde bir cevap verir. (Necmettin Şahiner, Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursî, s.272)
Şimdiye kadar M. Kemal’e verilen mektubu, onunla yapılan görüşmeyi inkâr edenler muhtemelen bu görüşmeyi de inkâr ederler. Bugün için ‘belge’sinin ortaya çıkmadığı, ama şahidinin anlattığı bu görüşme olmamış olsa bile mânâ olarak doğrudur...
Tartışmaları, neticeleri ile birlikte değerlendirmek gerektiğine göre; bu tartışmayı da neticeleri ile birlikte değerlendirmek lâzım. Yıllardan beri bir mânâda ‘çöp’e atılan paralar belki bundan sonra atılmayacak.
Yalnız, anlamakta zorluk çektiğimiz bir durum var, o da şu: Kars’taki bu heykeller bir günde ya da bir haftada yapılmadığına göre; itiraz etmek için niçin bunca zaman beklendi? Temele ilk harç konulduğunda ve hatta daha da öncesinde bu yanlışa ‘dur’ demek gerekmez miydi? Bu heykellerin bir de ‘proje’ safhası var ki, bunları da düşününce ortada ciddî bir hata olduğu anlaşılır.
Düşünün; proje yapılmış, ilgili belediye ile anlaşma yapılmış, temel atılmış ve neredeyse iş ‘çatı’nın çakılmasına gelmiş, ancak şimdi itiraz ediliyor. Üstelik milletin parasını bu projeye aktaran kişi de, iktidar partisine mensup bir belediye başkanıymış... Benzer bir yanlışlık, geçen yıllarda İzmir’in Buca ilçesinde yaşanmış, dağ büyüklüğünde bir ‘rolyef’ yapılmıştı. Onu yapan da iktidar partisine mensup olan bir belediye başkanıydı. Buca’da yapılan ‘rolyef’ 4 milyon TL’ye (‘eski para’mız ile 4 trilyon olduğunu hatırlayalım) mâl olmuş ve 3 yılda tamamlanmıştı. (http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=207086)
Devasa ‘otel’lerin bile ‘kaçak’ olarak yapıldığı bir Türkiye’de maalesef böyle gariplikler, ‘ucube’ler oluyor. Olmamasını, milletin paralarının ‘çöpe’ atılıp israf edilmemesini talep ediyoruz. ‘Ucube’ler yerine; okullar, yollar, hastahaneler, köprüler, camiler vs. yapılabilir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi