İki sıcak hadise
Sıcaklığı şu ki, ısıtıp ısıtıp yediriyorlar millete.
Halbuki cinayet tâ Adem (a.s) zamanından beri sürüp geliyor..
Dini kitapların anlattığı vechile Hz. Adem’in büyük oğlu Kabil, küçük oğlu Habil’i kıskançlık sebebiyle katletmişti..
Ol zaman ne siyasi iktidar kavgaları vardı, ne de mal-mülk davaları..
Amma kardeş kardeşi katletti..
İnsanlığa insanlık dışı bir alışkanlık armağan eyledi..
Şunu da kaydetmek lazım:
Cinayetler zaman geçtikçe unutulur, muhtemelen yine dostluklar ibka edilirlerdi..
Ne zaman ki Hrant Dink katledildi, dünyanın dört ucundan kınama haberleri yağmaya başladı.. Normaldir.. Normal olmayan ise, Türkiye çapında bir özel muamele inşa edilmesidir..
Tek öldürülen Hrant Dink değildir.. Üstelik cani Ogün Samast yakalandı yardımcısı oldukları söylenenler dahi hapse atıldılar..
Ateş külleneceğine günden güne harlandırıldı..
Assubay alnından öpmüş de.. Bakkal “iyi oğlandı” demiş de..
Peki kim ne bekliyordu?
Türkiye’nin Ermeni olmayan nüfusunun tamamı içeri tıkılsa tatmin olacak mı bu Hrant reklamcıları?
Amma bakınız..
Enver Paşayı, Talat Paşayı, Cemal Paşayı katledenler milli kahraman seviyesine yükseltildi.. Halen de öyle..
Bunu kimler yaptı?
Tabii ki Ermeni soylular..
Biz asla öyle bir statü verilmesini istemediğimiz gibi Ogün Samast ceza kanunlarımıza göre yargılansın, hak ettiği cezayı alsın.. Yardımcı olanlar dahi unutulmasınlar..
Hrant katledildiğinde, gördük ki Türk sandığımız binlerce sahtekâr meğer Ermeni imiş..
Gördünüz herhalde TV ekranlarında.. “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz” ikrarlarını..
Olsunlar.. Ne var ki öte tarafta da “Türküz” deme yüzsüzlüğü yapmasınlar..
İkinci hadise Haberal üzerine..
Akşam gazetesi manşetten “Bana Gatakulli yapmayın” başlıklı bir haber yayınladı..
Gatakulli, sayın Mehmet Haberal’ın İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nden çıkarılarak GATA’ya sevki sebebine dayanıyormuş..
“Ayran elden, su gölden” hesabı, 21 aydır hiç mahkemeye gidip ifade vermeyen Haberal ne dese beğenirsiniz?
“Kimse beni buradan gönderemez” tepkisi göstermiş.. Prof. Hocamız..
Valla çok enteresan..
Derler ya; “yel Allah’ın, kaval Allah’ın, çal parmakların oynasın”..
21 aydır yattığı hastane yatağı acaba çok mu rahattı?
Haberal raporunu sakladığı gerekçesi ile Kardiyoloji Enstitüsü Müdürü Erhan Kansız mahkûm edildi, hapishanede yatıyor şimdi..
Enstitünün sağlık kurulu herhalde “Belayı başımızdan savalım” diye olsa gerek, acilen GATA’ya sevkini kararlaştırmış.. Tepki gösteren hoca, “Beni buradan kimse gönderemez” diye posta koymuş..
Kalp pili taktırmayan, tedavi kabul etmeyen, taburcu kağıdını imzalamayan, Adli Tıp’a gitmeyen sayın Haberal, GATA’ya da gitmemiş..
Hoca tutuklandığından beri kalp-ritim bozukluğu varmış.. İyi de niye tedavi kabul etmiyor ki?
Kimse aldırış etmese 10 sene, 30 sene Kardiyoloji Enstitüsü hasta yatağında mı bekleyecek?
Meşhur hırsız fıkrası geldi aklıma:
- Baba ben bir hırsız yakaladım..
- Al buraya getir oğlum..
- Gelmiyor baba..
- Öyleyse bırak gitsin..
- Gitmiyor baba!..
Peki bir bilen var mı, çaresi ne?
Bu gibi ince işleri bilse bilse Demirel bilir.. Amma galiba onun da derdi başından aşkın..
================
Rapor rapor diyorlar, raporun suyu çıktı
Hastahane içinden sayısız kuyu çıktı
Yeri rahat olanı çıkartmak mümkün değil
Sırtı kalın hastalar gördük ki DAYI çıktı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.