Faruk Çakır

Faruk Çakır

Tunus aynası

Tunus aynası

Kuzey Afrika ülkelerinden (Müslüman) Tunus’da yaşananlar Türkiye açısından sürpriz oldu. “Güllük gülistanlık” olan ülke bir anda karıştı, yürüyüşler ve protestolar sonunda Tunus Devlet Başkanı ülkeyi terk etmek durumunda kaldı ve Suudi Arabistan’a sığındı...
Haberlere yansıyan bilgilere göre Tunus’taki iktidar değişiminin fitilini, işsiz kalan bir mühendis ateşlemiş.
İşportacılık yapmaya başlayan işsiz mühendisin eşyalarına ve arabasına el konulunca, o da bu durumu protesto için üzerine benzin dökerek kendisini yakmış. Cenazesine katılan binlerce kişi bu hadiseyi protesto edip, yürümüşler ve devam eden günlerde de devlet başkanını ülkeden kaçmak mecburiyetinde bırakmışlar.
Tabiî ki hadise bu kadar basit ve sıradan değil. Tunus’ta çeyrek asrı geride bırakan bir diktatörlük vardı. Tunus bir İslâm ülkesiydi, ama maalesef Müslümanlar sıkıntı içerisindeydi. Ülkede camiler vardı, ama gidip görenlerin şehadetiyle bu camiler sadece namaz vakitlerinde açık kalıyordu. Ülkede, iki kişi bir araya gelip konuşmaya korkacak derecede bir baskı da vardı vs.
Türkiye kamuoyunun bu hadise sonrası şaşırması, İslâm ülkelerini yeterince tanıyamayışımızdan kaynaklanıyor. Çoğu zaman ifade etmeye çalıştığımız gibi; genel anlamıyla gazetelerimizin ‘dış haberler’ sayfaları ‘Amerikan haberleri sayfası’ gibi çalışıyor. Amerika’da kuş uçsa gazetelerimizde manşet olurken, milyonların yaşadığı İslâm ülkeleri ancak iktidar değiştiğinde ya da deprem ve sel felâketleri gibi hadiseler sonrası haber konusu olabiliyor. Biz, Tunus’ta neler yaşandığını, oradaki Müslüman kardeşlerimizin neler çektiğini yıllardan beri biliyor olsaydık, belki de bugün yaşananlar karşısında şaşkına dönmezdik!
İslâm ülkeleriyle ilgili olarak genel kabul gören bir tesbit var: Bu ülkelerdeki yöneticiler ile, ‘yönetilen’ler arasında bir uçurum var. Yönetilenler ile yönetenler bir bakıma farklı dünyaların insanları! Böyle olunca da ‘kavga’lar sona ermiyor...
Pek çok İslâm ülkesinin ‘baskıcı rejimler’le yönetilmesi tesadüf olabilir mi? Kudretli ülkeler bütün dünyaya ‘demokrasi’ ihraç etmeye çalışırken; nasıl oluyor da İslâm ülkelerindeki ‘despot’ yöneticilerle içli dışlı olabiliyorlar? Nasıl oluyor ki kendileri için istedikleri hürriyetleri, Müslüman toplulukların yaşadığı ülkeler için istemiyorlar?
Bakınız, Tunus’taki kargaşa sonrası ‘kudretli ülke’ler “İyi oldu!” diye açıklama yaptılar. Peki, madem iyi olacaktı, bunca yıl niçin zalimleri desteklemeye devam ettiler?
Bölgeyi çok iyi bilen tanınmış gazeteci Robert Fisk, Avrupalıların ikiyüzlülüğünü eleştirirken şöyle demiş: “Tunus’a demokrasi gelsin isteriz. Ama fazlasını değil. 90’lı yılların başında Cezayir’e demokrasi gelmesini ne kadar çok istedik, hatırlayın. Sonra seçimlerde ikinci turunu İslâmcılar kazanabilecek gibi olunca ordunun desteğini arkasına almış bir hükümetin seçimleri askıya almasına destek verdik. (...) Tunus daha uysal bir diktatör arıyor.” (Star, 18 Ocak 2011)
Umalım ve duâ edelim ki Tunus, “daha uysal bir diktatör” yerine “daha iyi bir demokrasi”yi tercih etsin. Ve bütün İslâm ülkelerinin yöneticileri, halkıyla kavgalı değil barışık ve onlar gibi düşünen demokrat insanlar olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi