Danıştay, yine sürpriz olmayan bir karar verdi
Hürriyeti şöyle kenara koyalım, bir şey yasak olacaksa muhakkak çerçevesi tartışmaya yer bırakmayacak kadar net çizilmeli. Ne yasak, nerede yasak, yasağı kim uygulayacak, yasağı ihlal edeni kim denetleyecek, yasağa uymamaya ne ceza verilecek, yasağı uygularken suiistimal edene bir yaptırım olacak mı?
Tüm bu konular keyfiliğe yer olmayacak netlikte önceden belirlenmeli, duyurulmalı kim neyle muhatap olacağını muhakkak bilmeli.
Bir insanın hayatına yasakla duvar çekeceksen bu ancak kanunla olur. Sakız gibi çiğnenen evrensel hukuk diyor ki, ‘özgürlükler ancak kanunla sınırlanır’. Tabii bu sınırlamanın hukuk da makul bir izahı olmalı. Saçı kızıl olanlar, ayağı topal olanlar, babası olmayanlar gibi bir tarifle yasak olmayacağı gibi bu çerçeve ile kanun da yapılamaz. Bu yazdığıma kimsenin hukuk bilsin bilmesin itirazı olamaz, yok da zaten. Ancak başörtülü kadınlar için her yasak yolu mübah. Kanunla yapılamayan yasaklama her işte olduğu gibi hukuk dolanarak yapılıyor.
Yasak koyucu, kah Anayasa Mahkemesi, kah Danıştay, kah sınav yerindeki salon sorumlusu. Bu ne keyfiliktir. Alt tarafı bir sınava gireceksin kazanacak mısın kazanmayacak mısın belli değil, aldığın puanı ne yapacaksın belki karar bile vermemişsin. Belki de yeşillik olsun diye oğlunla beraber sınava girmiş olmak için keyfine girmişin. Hep sığınılan şu hizmet alan veren meselesi ise memur değilsin, memurluğa aday değilsin, hiçbir şey değilsin ki bir tanımlama içine dahil edilip yasaklanasın.
Ben bu sınava birkaç kez girmeye çalıştım. Her seferinde başka muameleye maruz kaldım. İlk defasında adı o zaman LES idi, daha üniversitenin kapısından içeri alınmadım. Yasak. İkincisinde ki adı ALES olmuştu, yıllar içinde ben de memleketimin keyfiliğini öğrendiğimden, başka üniversite seçtim sınav için; bu kez kapıdan girdim, kocaman bahçeyi geçtim, güvenlikten geçtim, sınav salonuna girdim kağıdımı aldım, sınav başladı, ilk üç soruyu yaptım, salon sorumlusu hanımefendi koşarak geldi kibarca ‘af edersiniz sizi fark etmemişim, sizi sınava alamam lütfen çıkın dedi. Neden dedim, örtülü sınava giremezsiniz dedi, iyi ama üç soru yaptım dedim. Çıkmazsanız ben çok zor durumda kalırım dedi.’ O zaman neden çıkarıldığıma dair bir belge verilmesini istedim, bu arada büyük bir hiddetle daha sorumlu bir zat geldi, baktım sınavdaki diğer insanlar bu gergin ortamdan olumsuz etkileniyor onların yalvaran gözleri hatırına salondan çıktım ve belge konusunda ısrarcı oldum. Ne sınavı sabote etmem ne de teröristliğim kaldı. Belge alamadan çıktım. Sınav sonuç belgemde sınava girmemiş görünüyordum yaptığım üç soru havaya uçmuş olmalı.
Bu anlattıklarım sadece bu sınav için; avukatlık stajım, ruhsat almam bambaşka hikaye, eminim her örtülü kadının birbirine hiç benzemeyen hikayeleri vardır. Bazı kurumlarda, eşinden dolayı sağlık karnesi almak isteyen kadınlara başı açık fotoğraf vermediği için sağlık karnesi verilmediğini hatırlayalım.Hayatlarına bir ihtimal müdahale edilebileceği tedirginliğini yaşayanlara, başörtülü kadınların yaşadıklarının bir ihtimal, bir ‘tedirginlik’ değil, apaçık bir gerçek olduğunu haykırmak isterim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.