Balyoz'u aklı almayanlara
Balyoz darbe planıyla ilgili gelişmeler birbirini takip ediyor. Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ele geçirilen belgelerle yeni bir evreye geçtik.
'Belgeleri oraya birileri koymuştur.' savunması inandırıcılıktan uzak ve komiklik sınırına dayanmış yaklaşımlar. Karargâhını ve hatta karargâhın kalbi konumundaki istihbarat şube müdürünün odasını korumaktan aciz bir komutanlık olabilir mi? O zaman 'ört ki ölem!' Evinde, ofisinde suç delili yakalatanlar da aynı savunmaya sığınmıştı. İspat iddia sahibine düşer kaidesi burada da geçerli. Birileri yerleştirdi diyen ispat etmekle yükümlü. Aksi halde beyana itimat edeceksek hiçbir davada hiçbir belgenin anlamı kalmaz. Şüpheli, 'bunlar benim değil, birileri bırakmış' der her davadan yırtardı.
Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan basın açıklaması da tuhaflıklar içeriyor. "Yayınlarla, kişilerin 'masumiyet karinesinin korunması' ve 'özel hayatın gizliliği' ilkelerinin ciddi şekilde ihlal edildiği, yargılama sürecinin 'kamuoyu yargısı' şekline dönüştürülmek ve olumsuz yönde etkilenmek istendiği açıkça görülmektedir." Masumiyet karinesi bir nebze anlaşılabilir ama özel hayatın gizliliğine vurgu yapılması kafa karıştırıyor. Ne belgelerde anlatılanlar ne de ele geçiriliş tarzının özel hayatla alakası yok. Masumiyet bahsine gelince, evet kesinleşmiş mahkeme kararına kadar herkes suçsuz kabul edilir. Ancak sanıklarla düz vatandaşlar arasında da dağlar kadar fark vardır. Görünen gerçekle ve iddianameyle örtüşen haberlerin verilmesi haber alma hürriyetinin kullanılması kapsamındadır. Açıklamanın son paragrafı daha bir dikkat çekici: "Türk Silahlı Kuvvetleri, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve anayasal değerlere bağlı bir kurum olarak, aksi yönde yapılan telkinlere rağmen, yargı sürecini sabır, sükunet ve itidalle izlemekte, bu çerçevede bağımsız ve tarafsız olduğuna inandığı yargının er ya da geç doğruyu ortaya çıkarmasını beklemektedir." Aksi yönde yapılan telkinle ne kastedilmektedir? Birileri Türk Silahlı Kuvvetleri'ne nasıl telkinlerde bulunmaktadır? 'Masaya yumruğu vurun, yargıya haddini bildirin' mi denmektedir? Yoksa daha ileri şeyler mi talep edilmektedir? TSK telkinlere açık bir yapı mıdır, telkinciler nereden cesaret almaktadırlar?
Gölcük'te ele geçen belgelerle ilgili tartışmaların bir boyutu da konuya mantık açısından yaklaşanlar. Çeşitli akıl çelici sorularla Balyoz planlarının mantıksızlığı ileri sürülüyor. Aslında anlaşılmayacak bir şey yok, ama anlamak isteyene... Başka bir misalle izah edeyim. Cem Garipoğlu'nun kız arkadaşını, ailesinin güvenlikli site içindeki evine çağırıp hunharca öldürmesini aklınız alıyor mu? Cem, cinayeti neden bizzat işlemek istesin? Eline üç beş kuruş tutuşturduğu onlarca katil bulabilirdi. Hadi bizzat yapmak istedi, gezmeye çıkarıp ıssız bir yerde boğup gömmek dururken kameralarla gözetlenen lüks sitedeki evine niye götürsün? Hadi götürdü, ilaçla ya da boğarak temiz iş yapmak varken nalbura gidip testere almak, evi kan gölüne çevirip iz bırakmak da neyin nesi? Cem akıllı olduğu raporlarla kesinleşmiş, yurtdışında eğitim almış geleceği parlak bir veliaht; bu hatayı nasıl yapar!
Böyle bir yazı yazsam, ya aklımdan veya niyetimden şüphe duyarsınız. Testereyi, görüntüleri, kan izlerini tevile yeltenmek en hafif ifadesiyle komik olmaz mı? Balyoz'da da çuvallar dolusu belge ortada olmasa belki bu tür akıl yürütmeler anlam ifade edebilir. Aksi durumda kafa karıştırmaktan başka işe yaramıyor.