'Evita ile aramız iyiydi'

'Evita ile aramız iyiydi'

Arjantin İslam Merkezi yöneticilerinden Shamsudin (Şemseddin) Ricardo Horacio Elia ile mülakatımıza dün kaldığımız yerden devam edelim.

***

- Carlos Menem'e niye "El Turco" diyorlar?

- Carlos Menem, sadece Arjantin'de değil, dünyanın her yerinde "El Turco" yani "Türk" diye anılır. Osmanlı topraklarından gelen Araplar, Arjantin'e Türk pasaportlarıyla giriş yapmışlardı. Onun için Arjantinliler, Araplara, Müslümanlara, "Los Turcos" yani "Türkler" derler.

- Arjantin Müslümanlarının bugünkü ahvali nasıl?

- Bundan yaklaşık 20 sene evvel, cemiyetimizde bir tür diriliş yaşandı. Çok sayıda cemaat, dernek ve kulüp, İslam varlığını güçlendirmek için el ele verdi. 1986 yılında Buenos Aires'in ilk büyük camisi hizmete girdi. Bugün Buenos Aires'te üç camimiz var. Bu, Müslümanların burada önemli bir varlık teşkil ettiklerini gösteriyor.

- Arjantin Müslümanlarının sayısı hakkında muhtelif rivayetler duyduk...

- Bazı araştırmalara göre Arap kökenli Arjantinlilerin sayısı 2 milyon civarında. Bunların yarısı Müslüman. (Arjantin Müslümanlarının sayısına ilişkin rivayetler muhtelif. Bazılarına göre 500 bin ila 700 bin. – H.A.) Şia, dört Sünni mezhebi, Aleviler ve Dürziler var. Tarikatlarımız da var; Türkiye kökenli Cerrahi ve Nakşibendi tarikatları. Bu grupların birlikte hareket ettiklerini vurgulamak isterim. Aramızda fitne yoktur. Herkes ümmetin birliğini gözetiyor.

- Gayrimüslim çoğunlukla aranız nasıl?

- İslam cemiyeti ve genel olarak bütün Arap kökenli vatandaşların Arjantin toplumu ve devletiyle münasebetleri gayet iyidir. Bunu büyük ölçüde Peron'a borçluyuz. Juan Domingo Peron'un 1946 yılında devlet başkanlığına gelmesi ve bizim Evita diye andığımız karısı Eva Peron'un hükümette etkinlik kazanması Müslümanlar için bir dönüm noktası oldu. Peron'lar, 1945-55 yıllarında, Arjantin'in bağımsızlığı ve özgürlüğü için canla başla çalıştılar. Tabii ki bu angajmanları yüzünden dışarıda ve içeride pek çok düşman edindiler. Peron, Arjantin için, süper güçlerden bağımsız bir yol çizmişti. Bağımsızlık ve özgürlük peşinde koşan diğer ülkelerle işbirliğinden yanaydı. Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdulnasır ve Üçüncü Dünya'nın diğer önde gelen liderleri Tito, Nebru ve Sukarno ile yakın dostluk kurdu. 1950 yılında, Filistin'de Siyonistlere karşı savaşan Iraklı mücahid Fevzi el-Kaukaşi'yi Buenos Aires'e davet ederek, ona, hizmetlerinin sembolik bir karşılığı olarak, törenle, Latin Amerikalıların ortak bağımsızlık kahramanı Simon Bolivar'ın Arap kılıçlarını andıran efsanevi kılıcının bir kopyasını hediye etti. Peron, Arjantin'deki Yahudi cemaatine de yakınlık gösteriyordu, ama Siyonizm'e karşıydı. Siyonistlerin emperyalizme hizmet ettiklerini, emperyalizmin bir parçası olduklarını söylüyordu. Bu yüzden Siyonistler, Peron'un faşist olduğunu ve Nazilere sempati duyduğunu ileri sürdüler. Bu bir iftiraydı tabii. Peron, o günlerde yeni kurulmakta olan Bağlantısızlar Hareketi'ne bağlıydı. Kapitalizme ve komünizme iltifat etmediği gibi, faşizme yahut nazizme de hiçbir zaman iltifat etmemiştir. O bir vatanperverdi. Arjantin'i siyasi ve iktisadi olarak güçlendirdi. Dar gelirlilerin, yoksulların durumlarını düzeltmeye çalıştı. Sayısız okul ve hastane yaptırdı. Ülkeyi tam manasıyla bağımsız hale getirdi.

- Huan Peron'ın eşi Eva Peron'un (Evita) Müslümanlarla münasebeti nasıldı?

- Eva Peron, Müslümanlara, Araplara büyük ilgi gösterdi. Yurt içinden ve yurt dışından Müslüman temsilcilerle görüşmeler yaptı. Birçok kitabı Arapça'ya tercüme ettirdi. Bunlardan bir tanesi, özgürlük ve bağımsızlığın sembollerinden Martin Fiero adlı Gaucho'nun hikayesidir. Arapça'ya tercüme edilen bu kitabın nüshaları Eva Peron tarafından Buenos Aires'teki Arap sefaretleri vasıtasıyla bütün Arap ülkelerine gönderilmiştir. Müslümanlara o kadar yakındı ki, 1952 yılında ağır bir hastalığa yakalandığı zaman, İstanbul'daki bir camide Eva Peron için dua edildi. Bunu, Buenos Aires'te yaşayan bir Türk organize etmiş. Arap kökenli bir İspanyol yazarın kitabında da bu ilginç olaydan bahsedilir.

- Arjantin Müslümanlarının bugünkü durumuna dönecek olursak...

- Arjantin'deki İslami diriliş, diğer Arjantinlilerin de İslam'ı tanımaları ve kabul etmeleri fırsatını doğurdu. Çok sayıda mühtedimiz var. Bunların kahir ekseriyeti tarikatlara mensup; yani Cerrahi veya Nakşibendi.

- Cemiyetinizin geleceğine dönük projeleriniz neler?

- Biz Arjantin İslam Merkezi olarak, buradaki varlığımızı sürdürmek ve İslam'ı lâyıkıyla temsil etmek için elimizden geleni yaparken, İslam ülkeleri ile sıkı bağlar kurmak için de gayret sarf ediyoruz. Yakınlaşmayı arzu ettiğimiz ülkeler arasında tabii ki Türkiye de var. Sadece Osmanlı İmparatorluğu değil, ondan önce Orta Asya'da kurdukları devletler, Büyük Selçuklu Devleti ve tabii ki Haçlılara ve Moğollara kök söktüren Memluk devleti hakkında duyduklarımız, Müslüman Türklerle diyalogu bizim için fevkalade cazip kılıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi