Yargı kavgası
ADALET Komisyonu’nda yaşanan kavga endişelerimi arttırdı. ‘Büyük uzlaşma’yla yepyeni bir anayasayı nasıl yapacağız?! Bırakın MHP ile DTP’nin uzlaşacağı bir anayasa yapmayı, iktidarla ana muhalefet bile bir kanun tasarısını kavgasız görüşemiyor.
Miting meydanlarında, TV ekranlarında, Meclis komisyonlarında kullanılan dillere bakıyorum, siyaset biliminin o uğursuz kuralı beynime saplanıyor:
İktidar süresi uzadıkça muhalefet sabırsızlaşır, hırçınlaşır... Güce alışan iktidarın güç kullanma eğilimi artar...
Adalet komisyonunda yaşanan da budur.
Önümüzdeki anayasa kavgalarında Allah beterinden saklasın!
Komisyonda yaşananlar
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya Adalet Partisi ve DYP kökenlidir. İyi hukukçudur; dünkü açıklamasında, iç tüzük konusunda Prof. Erdoğan Teziç’in kitabına atıfta bulunuyordu.
Olay şöyle gelişti: 25 Ocak Salı günü Adalet Komisyonu’nda İyimaya yargıyla ilgili yasa tasarısının hemen ertesi gün alınacağını açıklıyor. Muhalefet “kısa zamanda hazırlanamayız” diye itiraz ediyor; İyimaya bunu haklı buluyor, tasarıyı 28 Ocak Cuma’ya koyuyor.
Cuma günü, “Bu salon dar” deniliyor. Yasa ‘kritik’ olduğu için komisyon üyesi olmayan çok sayıda vekil de var, basın keza...
İktidarın da kabulüyle geniş salona geçiliyor.
Ve gece saat 23.00’e kadar tartışmalı müzakereler devam ediyor; tasarının geneli üzerindeki bu görüşmeler toplam 12 saat sürüyor.
Maddelerin görüşülmesi cumartesi sabah 10.00’a bırakılıyor ama toplantı 13.00’te başlıyor. Birinci madde üzerinde 5 saat görüşme, tartışma yapılıyor... Akşam saat 19.30’da CHP’liler birinci madde için 130 tane değişiklik önergesi veriyorlar, her bir önerge için söz istiyorlar!
Ölçüyü kaçırmak
Açıkça belli ki CHP’liler tasarının “müzakere”sini değil, “engellenmesini” amaçlıyorlar, bunu açıkça söylediler zaten. Demokrasilerde muhalefetin “engelleme”ye çalışma hakkı vardır üstelik.
Fakat iktidarın da iç tüzük hükümlerine uygun olmak şartıyla “çoğunluk gücü”nü kullanarak hızlandırma hakkı vardır.
İyimaya böyle yapıyor, bir üyenin ancak bir önerge vereceği, en çok 5 dakika konuşacağı yönünde çoğunluk kararı aldırıyor...
CHP’liler yine “engelleme” amacıyla toptan komisyondan istifa ediyorlar... CHP’nin yeni isimler belirlemesi gerekecek, tasarı gecikecek...
MHP komisyondan çekilmemiştir, bunu siyasi olgunluk olarak görüyorum. MHP de çekilseydi CHP’nin çekilme eylemi daha geniş bir tabanda siyasi değer kazanırdı, öyle olmamıştır.
Engellemek muhalefetin hakkıdır ama bunun makul bir dozu vardır. Kılıçdaroğlu “Gandi” imajıyla puan topluyordu, “direniş” çağrılarına kadar varan hırçın hareketlerinin o imajı aşındırmaya başladığını, CHP’ye puan kazandırmayacağını düşünüyorum.
İktidar tarafına gelince... Süre kısıtlaması niye 5 dakika? Bu makul değil. Tasarı üç gün, on gün gecikse ne kaybedilirdi.
Kaygım bu zaten; zincirleme reaksiyonlarla ölçünün kaçırılması, kutuplaşmanın keskinleşmesi! Böyle gidersek siyaseten nereye varırız?
Hukuki bakımdan ise mesele şudur: CHP’nin katılmadığı komisyon çalışmaları iç tüzüğe uygun mudur? Özellikle iç tüzüğün 22. maddesine... Bu konuda kararı Anayasa Mahkemesi verecek.
Yarın: Anayasa Mahkemesi’ne güvenilebilir mi?!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.