Seçimler yaklaştıkça tabanda aynı olan partilerin yandaşları birbirlerine öylesine kara çalmaya çalışıyorlar ki, ne insanlığa sığıyor ne de mihrab ile Kitapta yeri var.
AK Parti, Saadet Parti, Halkın Sesi Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Türkiye Partisi ve bir de MHP tabanı...
MHP yönetim olarak elbetteki tabandan fersah fersah uzakta ama diğerleri!
Bir AK Parti’nin tabanı ile Halkın Sesi Partisi’nin veya Saadet Partisi’nin tabanı arasındaki inanç ve de iman noktasındaki farkı ben göremedim...
Yok şu yok bu... Yapmayın etmeyin eylemeyin, bu coğrafyanın adı Ortadoğu’dur, burada kurallar esaret hukuku çerçevesinde hep aynı uygulanır.
Ne zamana kadar?
Ta ki “Osmanlı Devletler Dayanışması” gerçekleşinceye kadar. Rabbim bu millete o günleri de gösterecek de yeter ki biz layık olalım...
Değilse, İsrail ile anlaştı, İncirlik’ten uçak uçurdu, ABD yanlısıdır. Bunlar fitne laflar. Hiçbirisi Afganistan işgaline son vermez, Gazze’nin acılarını dindirmez...
Soruyorum aynı kıbleye silah çekilir mi?
Nihayetinde seçim olacak... Seçim demek her şey demek değildir.
Mutlaka bir karar verilecek. Allah’tan dilerim ki en isabetlisini verelim.
Bu da istişare ile olur.
Ölçü bu ise ki öyledir, siz kapışmadan ben size doğrusunu söyleyim.
Bu şartlarda hiçbir partiye oy verilmez. Çünkü hangisinin kapısına baksanız aynı kuralları görürsünüz. Hiçbirisi istişare diye bir olaya yaklaşmaz.
Dedikleri dedik, çaldıkları düdük.
Her şeye rağmen yine de sandık başına gideceğiz. Yeminle söylüyorum, sırf ülkenin içerisinde bulunduğu şartlar yüzünden hiç tasvip etmediğim kişiye içimden homurdanarak oy verdim. Sebebi tabii ki karşıdakiler... Vermezsen daha beteri başımıza müptela olacak.
Şunu söyleyebilirsiniz, ey partililer oy vermeyeceğimiz dangalakları bu halkın karşısına neden dikiyorsunuz? Veya oy vermeye mecbur ediyorsunuz.
Vebal sebep olanların başına olsun.
Buna rağmen nemelazım diyemiyoruz. Hem de bölünüp parçalandığımızda ipler tamamen puştun eline geçiyor...
Burası tamam da yine akıl ve izan gerekir...
Şu anda siyasi bir istikrar varken bu istikrara kılıç çekme adına ufak tefek hesapların peşinde koşuşturmak için fitne yaymak ahir zaman alameti değil de nedir?
Irak’taki cehennemi unuttuk, Gazze vahşetini arkaya attık, dünya Müslümanlarının başındaki belayı görmezden gelerek birbirlerimizle uğraşmaya başladık.
Allah böylesi fitne kokan bir topluluğu hidayete erdirir mi?
[email protected]’a çokça meyil alıyorum.
Bazıları uyandırma açısından faydalı oluyor.
Örneğin, sızanlar ve de içten içe karıştıranlar vardır. Kendisini hizmet ehli gösterip Müslüman halkı sömürenler vardır. Bu gibileri sırf Allah rızası gözeterek haber verelim, ama politikaya iş gelince öyle değil... İki Müslüman aday oluyor ortalık fitneden kaynıyor...
Ne ithamlar, ne ağır sözler, ne iftiralar...
İnsan diyorum, Müslüman demiyorum, bu kadar küçülür mü?
Araya ufak bir dünyalık girince böyle mi oluyormuş?
Müslümanın hesap günü bu kadar basit mi?
Hani Müslüman Müslümanı en az kendi nefsi kadar düşünmedikçe iman etmiş sayılmazdı? Peygamber(s.a.v) sözü nereye gitti? Kayıp mı oldu?
Hani her namazda söz veriyoruz. Diyoruz ki, “yalnız Sana ibadet eder, yalnız Senden yardım isteriz.” Ama görüyorum ki ilahlar pek çok.
Para ilah, mevki ilah, şöhret ilah...
Soralım nefsimize; “ey nefis kaç voltta çarpılıyorsun?”
İlahlar hükmediyor, marabalar yapıyor... Sonra da abtes alıp camiye koşuyoruz...
Veyl olsun o namaz kılanlara...
Başka ne demeli!..