Türkiye’yi tanımayanlar Mısır’ı anlayabilir mi?
Gündemde başka konular olmakla birlikte, Tunus ve Mısır başta olmak üzere Arap ülkelerinde yaşananlar daha çok ilgi çekiyor. Bir haftadır Mısır sokaklarında “Git be Mübarek” diyen Mısır halkı, direnen ve iktidarını uzatma planları yapan cumhurbaşkanını koltuktan indirme hususunda kararlı görünüyor. Amerika’nın da desteğini kaybettiği anlaşılan Mübarek’in, ülkeyi terk etmese bile iktidarı bırakma mecburiyetinde kalması an meselesi.
Her zaman ifade etmeye çalışıyoruz ki, meselemiz Mübarek ya da başka bir ismin Mısır’ı idare etmesi değil. Önemli olan dünyada yaşayan bütün insanların ‘insan’ gibi yaşayabilmeleri. Bu da günümüz şartlarında ancak hür ve demokrat idarelerle mümkün. Bu bakımdan gerek Mısır ve gerekse diğer İslâm ülkelerinin iyi yönetilmesi, insanların zulme maruz kalmaması en temel arzumuz.
Türkiye’deki ‘aydın’ların Mısır’daki yaşananları değerlendirmeleri de garip. Elbette doğru ve haklı değerlendirmeler yapanlar var, ama bazı siyasetçilerin Mısır’da yaşananları doğru okuyamadıkları görülüyor. Geçen gün bir TV programında konuşan CHP temsilcisi, Mısır’da yaşananlardan endişe duyduğunu ifade ederek, “Onların demokrasi kültürü yok. Biz onlardan (demokrasi kültürü bakımından) 60 yıl ilerdeyiz. Bizde 80 yıldır başarılı bir demokrasi var. Mübarek giderse Mısır’da ne olacağı belli olmaz. İran gibi bir yönetim gelebilir” anlamında sözler sarf etti. Başka bir yazar da bu konuşmaya destek verip, Mısır halkını hakir gördü. Neyse ki insaflı konuşmacılar da vardı. Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, Mısır halkı özelinde Arap halklarını hakir görüp, el altından Mübarek’e destek verenlere sert çıktı. Gürsel, “Neye bakarak biz Araplardan 60 yıl, 80 yıl ilerdeyiz diyorsunuz? Ne hakla Arap ülkelerini hakir görüyorsunuz? Güneydoğu’da hâlâ faili meçhul cinayetle öldürülenlerin cesetleri topraktan fışkırıyor. Bu nasıl demokrasi, bu nasıl ilericilik” anlamına gelen sözler söyledi. (NTV, 1 Şubat 2011)
Tartışmalar gösteriyor ki, Türkiye’yi tanımayanların Mısır’da yaşananlara doğru teşhis koyması da mümkün değildir. Çünkü ‘tek parti’ anlayışında halka güvenmemek var. Nitekim aynı kişiler Mısır halkına da güvenmiyor. Sokağa çıkan halkın talepleri yerine gelip de Mübarek koltuğu bırakırsa ‘Müslümanlar iktidar olur’ anlayışı hâkim. Kendilerinin seçme ve seçilme hakkı olduğunu düşünüp, Mısır halkına bu hakkı çok görmek nasıl izah edilebilir ki? Her ülkede olduğu gibi Mısır’da yaşayanların da istedikleri gibi yönetilme hakkı yok mu?
Türkiye’deki çoğu siyasetçinin ve halktan kopuk aydınların düştüğü çelişki burada. Her adımda kendilerinin haklı olduğunu ve milletin ‘cahil’ olduğunu ileri sürüyorlar. “Bir çoban ile bir profesörün oyu aynı olur mu?” kabulü de yine bu yanlış anlayıştan kaynaklanıyor.
80 yıldır dini ve dindarları mahkûm eden anlayışla Türkiye’de iktidar olma şansı yok. Aynı şey diğer Müslüman ülkelerde de geçerli. Aslında milletin taleplerine kulak vermeyen hiçbir siyasetçi, hiç bir ülkede iktidar yüzü göremez.
Türkiye’de yaşayan milyonları ‘göbeğini kaşıyan adam’ olarak gören anlayışın, Mısır’da yaşananları anlamasını beklemek de haksızlık olurdu...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.