M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Teokratik Dikta Heveslileri-1

Teokratik Dikta Heveslileri-1

Bir okuyucu diyor ki;

"İslamda ruhban sınıfı, yani din adamları sınıfı yoktur.

Dolayısıyla siyasetin din adamlarının hakimiyetinde olmaması gerekir.

İşte laiklik budur.

Laikliğe karşı çıkanlar, İslam dışı din sınıfının (hilafet, imamet gibi) siyasete hakim olmasını isteyen teokratik dikta heveslileridir.

İslam ruhban sınıfını yok saydığına göre; bir anlamda her müslüman laiktir, ruhban sınıfına değil, Allah'a teslim olandır."

Okuyucunun düşünceleri böyle.

Doğrularla yanlışların iç içe olduğu bu görüşün tashihe ihtiyacı var.

***

Önce şunu ifade edelim.

Şüphesiz bu tür anlayışa sahip olanların bir kısmı, inanıyorum ki müslüman olduklarını söyleyen iyi niyetli insanlardır.

Ama bilgisizliklerine kurban gidiyorlar.

Allah'a imanları var.

Peygambere inanıyorlar.

Belki Kur'an da okuyorlar.

Küçük yaşlarda aileden veya mahalle hocasından aldıkları dini bilgilere de sahipler...

Bunları müslümanlık için yeterli görüyorlar.

İşte, asıl yanılgı burada başlıyor.

Anlaşılıyor ki bu okuyucu, dini anlamada problem yaşıyor.

Müslümanlık ile Yahudiliği ve Hristiyanlığı bir sanıyor, birbirine karıştırıyor

600 küsur sayfa Kur'an ayetlerini ve bu ayetleri açıklayan 600 binleri aşkın Kur'an külliyatını, tefsir, hadis, fıkıh, siyer vs. kitaplarını dikkate almıyor.

Allah Teala'nın bu ayetlerde neyi murad ettiğini, insanların bu ayetleri nasıl anlaması ve yaşaması gerektiğini düşünme ihtiyacı duymuyor.

Basit bir örnek verecek olursak; bazı TV muhabirlerinin sokak röportajlarında sordukları dini bilgi ve kavramlara verilen cevaplar, bu gibi müslümanların doğru bilgilerden ne kadar uzak olduklarını gösteriyor.

Toplumda; vahiy kültürü değil, gelenek kültürü hakim ne yazık ki!

Bazıları bu "gelenek kültürü" sözüne takılıyor, bu kültüre sahip çıkıp eleştiriye itiraz ediyorlar.

Oysa, İslam toplumlarında vahyin yerine geçmiş, Kur'an ve Sünnet'e aykırı o kadar çok gelenek kültürü var ki!

Üstelik bunlar din gibi algılanıyor ve kabul görüyorlar.

Böyle olunca da, yukarıda görüşünü aktardığımız okuyucunun düştüğü hatalar kaçınılmaz oluyor.

***

Gelelim, doğru ve yanlışları iç içe olduğunu söylediğimiz yukarıdaki cümlelerinin tashihine.

Anlatımdaki en temel doğru; cümlenin başındaki "İslamda ruhbanlık yoktur" ifadesidir.

Buna bağlı olarak cümlenin en sonundaki: "(Müslüman) ruhban sınıfına değil, Allah'a teslim olandır" ifadesi de bu doğruyu pekiştiriyor.

Fakat, bu iki cümle arasında kurgulanan diğer kelime ve cümleler, ne yazık ki yanlışlarla ve çelişkiler doludur.

Bu durum; okuyucunun dini bilgi eksikliğini, çevre etkisinde kaldığını ve kavramları tanımadığını gösteriyor.

Ruhbanlık, rahiplikten gelen bir kelimedir.

Rahipler ve rahibeler; manastırlarda yaşayan, kendilerini toplumdan tecrid ederek yalnızlığa çekilen, münzevi bir hayat süren din adamlarıdır.

Görüldüğü gibi, ruhbanlıkta sosyal hayat yoktur, ruhani bir hayat vardır.

O yüzden onlara ruhani lider derler.

İslam'da ise, din hayatın tam içindedir.

Din alimleri, din öndeleri, imamlar, halkla iç içe ve hepsi de sosyal hayatın tam merkezindedirler.

Müslümanlıkta ruhani liderlik yoktur.

Çünkü, İslam dini sadece iman esaslarını değil, insanların yaşam biçimlerini de düzenleyen hükümler getirmiştir.

Bu hükümler, hem bireysel, hem toplumsal, hem de devlet yönetimleriyle ilgili emir ve yasaklarla insanlara yol gösterirler.

Müslümanlar, dinin bu emir ve yasaklarına uyarlar, din görevlilerine değil!

Din görevlileri, sadece rehberlik yaparlar, va'z, tebliğ ve irşad ile insanları eğitirler.

Çünkü, onlar da insandır, hata ve yanlış yapmaktan uzak değildirler.

İnsan olarak sadece Peygamberler bundan müstesnadırlar.

Onlara tabi olunur, onlar gibi olmaya, yaşamaya çalışılır.

Çünkü Peygamberler, zaten vahyin pratiğini göstermek için seçilmiş örnek şahsiyetlerdir.

Görevleri; Allah'ın mesajını insanlara iletmek, nasıl yaşanılacağını öğretip bizzat göstermektir.

BUna rağmen Peygamberler de vahyin dışına çıkamaz, vahye aykırı söz söyleyemez ve davranış sergileyemezler.

Kaldı ki din alimleri!...

Bu önemli konu biraz uzayacak gibi.

Devamını gelecek yazımıza bırakalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi