CHP’de demokrasi?
CUMHURİYET’in kurucuları olarak CHP ile ordunun ve yargının “tarihsel blok” oluşturduğu tartışmasız bir gerçektir.
Fakat demokratikleşme geliştikçe her birinin öbüründen ayrışması süreci yaşanmaktadır: Ordunun ve yargının tarafsızlaşması; CHP’nin sosyal demokratlaşması...
Uzun zamandır devam eden sancılı bir süreç...
Ordu konusunun her partiden ziyade CHP’de ‘kritik’ olmasının sebebi budur.
Aynı süreçte ordu da siyasetteki ‘tarihsel blok’ rolünü demokrasi döneminde sürdürmeye kalkmanın kendisini ne kadar yıprattığını görmüştür, siyasetten uzaklaşmaktadır.
Mesele CHP için o kadar hassas bir konudur ki, geçmişte İsmet Paşa’yla Ecevit’in arası bu yüzden açılmış, İnönü 12 Mart hükümetlerini desteklerken Ecevit şiddetle karşı çıkmıştı.
Metro-Poll’ün bulgularına göre, bugün ordunun siyasete ağırlık koymasını gerekli bulanlar “endişeli modernler”dir ve bu kesim CHP’ye oy vermektedir.
İşte bu tarihsel ve sosyolojik sebeplerle partide ordu konusunu yerli yersiz kurcalayanlar olmasın diye, “ordunun sadece genel başkan katında eleştirilmesi” şeklinde bir formül bulunmuş...
‘Parti disiplini’
Süheyl Batum’un talihsiz konuşması eski ‘tarihsel blok’ çağrışımını tahrik ettiği gibi, CHP’nin yenilenmesine ve Kılıçdaroğlu’nun yaratmak istediği ‘Yeni CHP’ imajına da ciddi zarar verdi. Kılıçdaroğlu’nun “ordu sadece genel başkan katında eleştirilebilir” diyerek sert tepki göstermesi bundandır. Batum’a istifa imasında bulunması da bundandır.
Peki, Kılıçdaroğlu’nun bu ‘susturucu’ tavrı “parti içi demokrasi” kavramına uygun mudur?
Uygundur. Çünkü “parti içi demokrasi” kavramı partinin iç işleyişiyle ilgilidir: Kurullarda, kurultaylarda serbest tartışmalar, serbest seçimler demektir parti içi demokrasi...
Bir de “parti disiplini” vardır: Partinin genel politikalarına herkes uymalıdır... Parti kurulları belirli konularda susulması, sadece bir veya birkaç sözcünün konuşması gibi kararlar da alabilir.
Bizde bütün partilerde bu kavramlar sorunludur: lider sultasıyla parti içi kaosu arasında gidip geliriz.
Prof. Ergun Özbudun’un “Parti Disiplini” adlı kitabıyla Maurice Duverger’in “Siyasal Partiler” kitabını her partiden herkese tavsiye ederim.
Arınç ne demişti?
Evet, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da “iyi ki bu paşalarla savaşa girmemişiz” demişti. Bunu Kılıçdaroğlu da hatırlatıyor.
Fakat, Bülent Arınç, siyasetle uğraşan ve haklarında soruşturma açılan “paşalar”ı eleştirmek için söylemişti o sözleri...
Süheyl Batum ise orduyu siyasete müdahale etmediği için “kâğıttan kaplan” diye eleştirmişti!
Birinin demokratik, öbürünün antidemokratik bir içeriğe sahip olduğu açıktır. Onun içindir ki Süheyl Batum’un sözleri CHP’de bile rahatsızlık yaratırken, Arınç’ın sözlerini o zaman CHP bile eleştirmemişti.
Demokrasimizin temel sorunlarından biri CHP’nin eski ‘tarihsel blok’ partisi olmaktan çıkıp gerçek bir sosyal demokrat partiye dönüşmedeki yetersizliğidir, oylarından belli bu.
Kılıçdaroğlu bunu başarmaya çalışıyor. Başarabilir mi? Kararlılığına bağlıdır... Bunun ‘teorisi’ni üretmeye ve partiye yerleştirmeye bağlıdır.
Batum istifa ederek buna katkıda bulunabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.