İslâmi ilimlerdeki potansiyelin topluma yansıması
İslâm ilme büyük değer vermiştir. İslâm’ın zuhurundan kısa bir zaman sonra İslâm dünyasında İslâmi ilimler oluşmuş ve ve bilgiye dayalı bir medeniyet meydana gelmiştir. Bunların başında fıkıh, tefsir, hadis, kelam ve tasavvuf ilimlerini zikredebiliriz.
İslâmî ilimler, gerçekten Müslümanlar için büyük bir hazinedir. Sade Müslümanlar için değil, aynı zamanda dünya milletleri için de zengin bir hazinedir. Bu hazineyi dünya çok eskiden beri tanımış ve ondan yararlanmıştır. Son asırda Müslümanlar maalesef bu hazineden mahrum kalmıştır. Bu sebeple, çağımızda yaşayan Müslümanların kendi hazinesini tanıması ve ondan yararlanması gerekir.
Müslümanlar arasında, çoğu okumuş insan vardır ki, bu potansiyelin farkında bile değildir. Bilginin hazinesi olarak başka âlemleri arar, başka kaynaklara başvurur. Oysa İslâm dünyasının son derece zengin bir hazine olduğunu herkesin bilmesi gerekir. Özellikle okumuş kesimin çok iyi bilmesi ve bu hazinden gereği gibi yararlanması gerekir.
İslâmi ilimler için iki türlü hazineden söz edilebilir. Biri tarihi bilgiler hazinesidir. Kütüphanelerin raflarını dolduran yazma ve basma yüz binlerce kaynak bu hazinenin malzemesidir. İslâm kütüphaneleri bunlarla doludur. Özellikle İstanbul kütüphaneleri, Süleymaniye Kütüphanesi dünyanın en zengin kütüphanelerini teşkil etmektedir. Üsküdar Bağlarbaşı’ndaki İSAM Kütüphanesi de Ortadoğu’nun en zengin kütüphaneleri arasında yer almaktadır. Bu kütüphaneyi ilim adına atılmış büyük bir adım olarak değerlendirmemiz gerekir.
Özellikle yeni basılan kitapları bulundurması itibarıyla, istifade edilecek muazzam bir hazine durumundadır. Müslüman okumuşların bu kütüphanelerden haberdar olması ve onlardan azami derecede yararlanmasını umarız.
Bir de son yarım asırdan bu yana oluşan çağdaş görünmeyen bir kütüphane daha vardır ki biz ondan bahsetmek istiyoruz.
Özellikle, son 35 yıl içinde ilahiyat fakültelerinde yetişen bilim adamlarının yaptıkları araştırmalar ve yazdıkları kitapların hepsi basılmış olmasa da, kaliteli bir kütüphane oluşturacak kadar zengin bir hazine oluşturmaktadır. Görünmeyen hazine... Bu kütüphanenin özelliği tarihteki bilgilerin süzülmesi sonucunda muazzam bir kültürü bizlere aktarması ve bununla kalmayıp eski kültüre bir çok yeni şey katmış olmalarıdır.
Yazılan kitapların sayfa sayısı yahut nüsha sayısı o kadar önemli değildir. Bu nüshaların kapsadığı bilgilerdeki çeşitlilik ve kalite önemlidir. Yüz bin kitapta birbirinin tekrarı bilgiler aktarılsa, buna karşılık 100 kitabın her birinde birbirinden farklı bilgiler yer alsa ebetteki bu 100 kitap yüz bin nüsha kitaptan daha kıymetlidir. Yeni bir düşünce getirmeyen binlerce esere karşılık düşünceye katkı sağlayan tek bir eser daha kıymetlidir.
İşte son yıllarda özellikle ülkemizde, ilahiyat fakülteleri bünyesinde İslâmi ilimler alanında, muhtevalı ve fikir dolu, kaliteli çok sayıda değerli eser üretilmiştir. Bu eserler, muhteva bakımından son derece zengindir ve gerek yaşayan nesil gerekse gelecek kuşaklar için ufuk açıcı, dini düşünceye dinamizm sağlayıcı, herkese din olgusu hakkında gerçekten yol gösterici niteliktedir.
Kanaatimizce ülkemizde bu gizli hazinenin zenginliği ve sahip olduğu potansiyelin henüz farkına varılmamıştır, varılamamıştır. Dini düşünce adına yapılan hizmetler ve çalışmalar aslında tarihteki o hazinenin açılmasına yönelik olmaktadır. Oysa çağımızda, yaşayan insanlara ve gelecek kuşaklara ışık tutucu mahiyetteki çağdaş kütüphaneden toplumumuz haberdar değildir, bu hazinenin değerinin henüz farkında değildir.
İstanbul’daki İSAM Kütüphanesi gerçekten Türkiye’de oluşan bir potansiyelin habercisidir. Toplumun akademisyen kesimi, özellikle İstanbul’daki akademisyenler bu hazineden hem haberdardır hem de yararlanma imkânına sahiptir. Diğer akademik çevreler de internet yoluyla yararlanma imkânını elde etmektedir. Aslında İSAM Kütüphanesi ülkemizde İslâmî ilimler alanında büyük bir gelişmenin varlığını bizlere haber vermektedir. Bu haberi iyi anlamak ve algılamak lazımdır. “Çağımızın Türkiye’deki en önemli olayı nedir?” diye sorulsa bu fakirin vereceği cevap İSAM Kütüphanesi’nin kurulmasıdır.
Son 40 yılda İslâm düşüncesi yenilenme emareleri baş göstermiş; dolayısıyla düşüncede gözle görünür bir canlılık baş göstermiştir. Bunun farkına varılması ve yapılan çalışmaların halkımıza yansıtılması gerekir. Aksi takdirde bu ışığın sönme ihtimali her zaman bulunmaktadır. Bilim adamları büyük bir özveri ile gece-gündüz demeden görevlerini yerine getiriyorlar, hükümet de görevini yerine getirmelidir. Son yarım asrın birikimi hazinede çürümeden halka dağıtılmalıdır. Ambarda bekletilen zirai ürünlerden yararlanılamayacağı gibi, çalışanlarında saklı kalan ve kitaplarda mahfuz kalan bilgilerden de halkın istifadesi mümkün değildir. Yapılan bunca derin çalışmalar ışığında, halkın seviyesinde kitaplar ve ansiklopediler yazılmalı; bunlarla halk kesimi, gençlik ve çocuklar da yeterince sulanmalıdır.
Bunun için, hükümete de büyük görevler düşmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.