Bunlar bizim düşmanımız mı?
“Bunlar”dan kasıt Rating Şirketleri, Türkçesi ile ifade etmek gerekirse “derecelendirme şirketleri”… Bu şirketler (en meşhurları Moody’s, Fitch, S&P) ne iş yaparlar, bizim için önemleri nedir sorusuna kısaca cevap bulalım öncelikle.
Bizim ilgilendiğimiz çerçevede, bu şirketler birçok kritere göre ülkeler hakkında notlamalar yaparlar. Bu notlamaları önemlidir çünkü, en basitinden, tüm dünyadaki sermaye sahipleri yatırım yapmadan evvel bu derecelendirme şirketlerinin notlarına göre hareket ederler. Notu düşük olan ülkelerden uzak durmaya çalışırlar, notu yüksek olan ülkelere doğru hareket ederler.
Son zamanlarda ekonomiden sorumlu kim varsa her fırsatta bu şirketlere çatıp neden ülke notumuzu düşük tutuyorsunuz, biz aslında çok daha fazlasını hak ediyoruz diye veryansın ediyorlar. Evvela, bu sert çıkışta haksız değiller aslında, neredeyse 20 yıl önceki ülke notumuzun çok yukarısında değiliz hala. Bu kadar iyileşen göstergelere rağmen 20 yıl önceki yüksek faiz, yüksek enflasyon ve krizin eşiğindeki halimizle aldığımız aynı notu bu şirketler neredeyse şimdi yine bize veriyorlar. Bunun en büyük nedeni bu derecelendirme şirketlerinin 2008’in ikinci yarısında Amerika’dan başlayan kriz dalgasının tetikleyicisi görülmeleri. O kadar da sağlam olmayan kâğıtlara verdikleri yüksek notlar krizin tetikleyicisi oldu ve bu şirketler çok set eleştirilere maruz kaldılar. Bu sebeple artık notlamalarda çok cimri davranmaya başladıkları aşikâr.
Buraya kadar olan kısım bardağın dolu tarafına bakıp söylenebileceklerdi aslında. Bir de bu şirketlerin Türkiye’nin notunu düşük tutmalarının haklı nedenlerini görmek lazım. Türkiye ekonomik açıdan güllük gülistanlık, işsizlik diye bir sorunumuz yok, enflasyonu nihayet bitirmişiz, ülkemizde sanki her şey mükemmel de bu şirketler ülke notunu düşük vererek tekere çomak sokuyor değiller. Bu şirketlerin her bireri dünyada saygınlığı olan ciddi kuruluşlardır. Ülkemizin içinde bulunduğu şartları yabancı ve tarafsız gözle değerlendirerek notlamalar yapmaktalar. Daha dün denecek kadar kısa bir zaman önce, 2005 sonunda brüt dış borcumuz iken 170 milyar Dolar iken 2010 Eylül sonu itibarıyla bu rakam 280 milyar Dolar’ı geçti. Kamunun net borç stoku ise 2002’de 215 milyar TL iken bu borçlar 2010 Eylül sonunda 315 milyar TL’ye dayandı. Ülkemizin brüt dış borç stoku Gayrı Safi Yurtiçi Hâsılamızın %43’üne çıktı 2009 sonunda, ki bu oran son yıllarda %30’larda idi sürekli… Yaklaşık 40 milyar Dolar olarak beklenen cari açık ise 50 milyar Dolar’a dayandı, ciddi ciddi tehlike uyarısı bir çizgiye dayandı… Bunun gibi daha çeşitli şeyler söylenebilir.
İstatistik, aynı verilere dayanarak taban tabana zıt yorumlar yapabilmeye açık bir bilim. Kimisi bardağın dolu tarafına odaklanarak ortalığı gül bahçesi gibi gösteriyor, kimisi de ülke olarak iflasın eşiğindeymişiz gibi cehennemi bir tablo çiziyor. Bu arada bu yabancı rating şirketleri de kenarda durarak tarafsız bir şekilde her gelişmeyi kaydederek notlama yapıyorlar. Bu şirketlere boşu boşuna kızıp köpürmektense sadece kendimize çeki düzen vermeye çalışmalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.