‘Tutuklanacaklar’ derken!..
Balyoz operasyonu kapsamında tutuklanan 163 kişiye birilerinin sayı eklemesi kafaları karıştırıyor. Baransu’nun medyadaki dil dolaşması haberi öyle:
“Başbuğ ve Büyükanıt da tutuklanacak” diyor.
Bu da ne demek?
Demek oluyor ki tutuklamalara mahkemelerden önce kimi çevreler karar verince, arkası çorap söküğü gibi geliyor.
Yakala ve tutukla!..
Biz bu tip olaylara medya baskısı deriz...
Zaman zaman medya bir olayın üzerine lodoslama gidince bakmışsınız ki mahkeme de aynı paralelde işleme kilitlenmiş. Olmuyor değil, oluyor...
Bugün bana olur, yarın da sana..
Bu tip olaylara örnek pek çoktur.
Sayın Başbakan’ın şiir okuma olayı örnek sayılır.
Ağca’nın mahkeme tarafından serbest bırakılıp sonra da “yazılı emir” yolu ile içeri alınması pek de sağlıklı değildi.
Hizbullah olayını durduk yerde medya alevlendirdi.
Gaza gelmeler her dönem vardır. Çünkü bu yargının içerisini dolduran insanlar aramızdan birileridir. Onlar da bizim gibi televizyon izliyor, gazete okuyor.
Ve bir de cumhuriyetçiliğin mayasından kaynaklanan ideoloji var.
Mühim olan medya etkinliğinin yargısal olaylardan uzak durması, ikide bir “yok tutuklanacaklar”, “yok salınacaklar” şeklinde üzerine farz olmayan konulara burnunu sokmamasıdır. Şimdi de sanki medya önderliğinde bir Balyoz veya Ergenekon soruşturması yürütülüyor...
En azından bu tip bir kanaat oluşuyor kamuoyunda.
Öylesi bir havada ne emniyet güçleri doğru dürüst görev yapabilir, ne de yargı tarafsız çalışabilir. Bırakalım her kurum kendi işini yapsın.
Ama olmuyor.
Balık baştan itibaren kokmaya başlamış.
Açın tarih kitaplarını okuyun. Göreceksiniz ki bu ülke ne mahkemeler gördü.
Başta İstiklal Mahkemelerinin hakim ve savcıları hukukçu değildi, siyasetçi idiler. Sonra gelen Yassıada Mahkemesi de bir başka ucube.
Vicdanlarını darbecilere satanlar, kolları kelepçeli masum devlet adamlarına, “Sizi buraya iten güç cezalanmanızı istiyor” şeklinde söz söyleyebiliyordu.
O bakımdan kimseler kusura bakmasın, elbette ki yargı camiasında adaleti yerine getirmek için gecesini gündüzüne katan pek çok hakim ve savcı vardır, sözüm onlardan dışarı.
Ama bir kısmı da öyle değil.
Bugünkü yargı çıkmazı iyilerden değil, çürüklerden kaynaklanıyor.
Daha oturduğu kürsünün hakkını vermeyen bir sürü adam var. Bunların ne mal oldukları, verdikleri kararlarla kamudaki tavırlarından anlaşılmıyor mu?..
O zaman oturup bir konuda görüş birliğine varmamız lazım.
Onun tutuklanması, bunun tutuklanmasından ziyade bu arada pek çok da yanlışlık yapılmıyor değil. Elime geçen bazı kararlara bakıyorum, ne gerekçesi var, ne de metni...
Aslının aynısı gibi!
Özellikle tutuklamalar konusunda verilen “ret kararları” tamamen gerekçesiz.
O zaman bu kararı eline alan vatandaş yargı hakkında karamsarlığa varırsa bunun sebebi vatandaşın psikolojisinden ziyade, o tip dandik kararlara imza atan kişilerdir.
Kaç yıldır ceza avukatlığı yapıyorum. Bana sorsalar ekmeğini yediğim kurumuma laf söyletmem, ama gel gör ki kazın ayağı hiç de öyle değil.
İçeride iken görünmüyor ama dışarı çıkıp bakınca neler neler...
Anlatmaya kalkışsam bu köşe az gelir.
Ben yine de şu kadarını söyleyebilirim; Balyoz, Ergenekon ama bu arada yanlışlıklar yapılmıyor diyemem. Özellikle bazı dosyaların yeteri derecede okunabildiği veya okuyanın olayı kavrayabildiği görüşünde değilim...
Suç işleyen elbette ki cezasını görsün.
Ama bu ceza yetersizin değil, yeterlinin elinden çıkarsa adalet olur...
Hepimiz bunu istemiyor muyuz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.