'Tedbir alınsın' demek suç mu?
Aslında temel gündem maddemiz olması gereken müstehcenlik, unutturulmak istense de bir şekilde tartışma konusu olmaya devam ediyor. Müstencenlik ve ona bağlı neticeler; en az ekonomik kriz kadar korkulması ve tedbir alınması gereken bir mesele.
Medeniyetin gereği gibi gösterilmeye çalışılsa da, açık saçık giyinmenin insan fıtratına zıt olduğunu hadiseler tasdik ediyor. ‘Kısa eteğini’ uzatmak için çekiştirenler, giydiği kıyafetler dolayısıyla celbettiği ‘haram nazar’lardan sıkılanlar hepimizin dikkatini çekmiştir. Bu yönüyle bakıldığında tesettürün, fıtraten zaif olan kadınları koruyan bir ‘zırh’ olduğu çok daha iyi anlaşılır.
Bir gazetede, dekolte giyim ile tecavüz arasında irtibat kuran bir haber yer aldı. İddiaya göre Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker, “Dekolte giyene tecavüz ederler” (HaberTurk, 16 Şubat 2011) demiş.
Prof. Çeker ise, yaptığı açıklamada, gazetenin sözlerini çarpıttığını hatırlatıp, “Ben burada ‘Eğer kadın tacize uğramışsa, kadın dekolte giydiği ve tahrik ettiği için başına geldiyse, suçlu sadece erkek değil, suça kadın da ortaktır’ dedim. Fakat kadın vakur şekilde hareket etmiş, dekolte giyinmemiş buna rağmen bir erkek tarafından taciz edildiyse, burada yüzde 100 suçlu erkektir. Hadım etme cezasının İslâmla ilgisi yoktur. Ne Kur’ân’da, ne Efendimiz (asm) sünnetinde böyle bir ceza yok. Bu cezayı söz konusu yapmadan önce bu noktaya nasıl geldik onun üzerinde duralım ve o sebepleri kaldırmaya çalışalım. Bu noktada da çok yaygın şekilde, hatta millî politika halinde ahlâk eğitimine ağırlık verelim. Bu arada özellikle sarkıntılığa özendiren, tacizi teşvik eden görsel yayın varsa onları da yasaklayalım” şeklinde konuşmuş.
Maalesef, genel anlamıyla gazetelerin haberleri ne yaptığına her gün şahit olunduğu için bu haberin de çarpıtılmış olma ihtimali var. Nitekim, habere konu olan isim de bunu söylüyor. Fakat asıl önemli olan, müstehcenlik tehlikesinin farkına varmamış olmaktır. Bütün dünya ve elbette Türkiye, her türlü ‘taciz’den şikâyet ediyor. Ama iş, bu tacizleri önlemek noktasında yapılması gerekenlere gelince gereken adımlar atılmıyor. Kolay ve kalıcı yol olan müstehcen yayınların engellenmesi yerine; ‘zani’lerin ve tacizde bulunanların ‘hadım’ edilmesi konuşuluyor. Belki bu da bir tedbirdir, ama geç kalınmış bir tedbir sayılır.
Bakınız, İslâmın yasakladığı açık saçık, müstehcen giyim ve yayınlar teşvik edilmese muhtemel taciz ve tecavüzler meydana gelmeyebilir. Dikkat edelim: İslâmın tavsiye ettiği sistemle, suç en baştan önlenir. ‘Hadım’ etmek gibi tedbirler ise, bir çok kişinin canı yandıktan, tacizlere uğradıktan sonra kısmen çare olur. O halde, bu çirkinliklerle mücadele etmek isteyenler en başta müstehcen yayınları ve açık saçıklığı önlemeye çalışmalı değil midir?
Hem müstehcen yayınları teşvik edip, hem de tacizlere karşı olduğunu söyleyenler en başta kendilerini kandırmış olurlar. Gerçekleri lütfen görelim ve her türlü kötülüğe karşı İslâmın sunduğu ‘iyi’liklerin yanında yer alalım. Bunu yapabilirsek, tacizler de, başka çirkinlikler de sona erer.
“Ahlâk eğitimine ağırlık verelim. Bu arada özellikle sarkıntılığa özendiren, tacizi teşvik eden görsel yayın varsa onları da yasaklayalım” diyen Prof. Dr. Orhan Çeker’e köstek değil, destek verelim...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.