Onlar uyudu, vatandaş sabahladı
Anayasa Mahkemesi Başkanı, zehir-zemberek sözlerle meslektaşlarını silkeliyor. Haşim Kılıç, yüksek yargı için ‘yıllarca uyudular’ diyor. Bu ağır söze güya bir yerlerden karşılık geliyor. Bilgi sahibi olmadan konuşmakla itham ediliyor. Bu ödünç cümleyle güya cahilsin deniyor. Herkes mi cahil? Bugün bu memlekette yargının işleyişinden Anayasa Mahkemesi Başkanı şikâyetçi. Başbakan şikâyetçi. Tayyip Erdoğan bir milyon altı yüz bin dosya Yargıtay’da bekliyor diye kaç kere ilan etti.
Yargıtay ve Danıştay’a yeni daireler ilave edilmesi ve kadrolarının çoğaltılmasına dair kanunu tasdik ederken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de şikâyetçi oldu. Devlet başkanı, ayrıca zaman aşımı adlı büyük haksızlığa dikkat çekti. Acilen istinaf mahkemelerinin devreye girmesini istedi. Şurada yazmaya içimizin elvermediği tüyler ürpertici bir cinayet sanığının tahliye edilmesine âdeta isyan etti.
Evet...
Türkiye’de...
Sokaktaki vatandaş.
Anayasa Mahkemesi Başkanı.
Başbakan.
Cumhurbaşkanı, herkes, şu zaman aşımı adlı felaketten, davaların vaktinde bitmemesinden, dosyaların ölü denize düşmüş gibi yüksek dereceli mahkemelerde yığılıp kalmasından şikâyet etmekteler.
Yerden göğe haklılar.
Peki onlar hakkında da dava açılacak mı?
Bu soru da bizim hakkımız.
3 yıl önce, Yargıtay’ın bir bildirisini tahlil ederken Yargıtay’da TIR’lar dolusu dosyalar bekliyor, vatandaş mağdur, siz politika yapmak yerine işinize bakın dedik diye hakkımızda önce ceza davası açıldı. Onu savdık. hemen haftasında yüklü bir tazminat istendi. Dava devam ettiği için hakkında yazmayacağız.
Zaman aşımından dolayı canisi, hırsızı, uğursuzu hukuk diliyle söylersek bi’lmecburiyye salıveriliyor, dosyalara mahzenler yetmiyor.
Bugün mahkemelerde ömür tüketen vatandaşın gözünde yargı yargı olmaktan, mahkeme mahkemelikten, adalet adaletlikten çıkıyor.
CHP ise şaşılacak bir gerçektir ki iyileştirmelerin iptali için dava açıyor.
Daha hayret verici olansa reformlardan bazı yüksek mahkeme mensuplarının rahatsız olmaları. Bu muhalefet, tarihe karşı hiç bir mantık ve mazeretle izah edilemez. Hukuk devleti, hukukun adalet olarak tecelli ettiği devlete denir. Şu manzaranın neresinde adalet var?
Abdurrahim Karakoç’un 40 yıl önce yazdığı Hakim Bey adlı şiiri bugün de benzer şikâyetlere tercüman oluyorsa ortada büyük bir ayıp var demektir.
Usta şairin 9 kıtalık bu kahır dolu güçlü şiirinin ilk dörtlüğü şöyle:
Gene tehir etme üç ay öteye
Bu dava dedemden kaldı hakim bey
Otuz yıl da babam düştü ardına
Siz sağolun o da öldü hakim bey
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.