Sünniliği yıkmak istiyor
Alevi olmak elbette suç değildir. Lakin Alevîliğini gizleyerek, Sünnî görünerek Ehl-i Sünneti bozmaya, yıkmaya, Sünnî Müslümanların akıllarını karıştırmaya, cahilleri şaşırtıp kandırmaya çalışmak çok ayıp bir şeydir.
Alevî, Alevî olduğunu; Sünnî, Sünnî olduğunu açıkça söylemelidir.
Sünnî Müslümanlar ve Alevî Müslümanlar biz hepimiz, büyük bir gemiye benzeyen bu ülkede birlikte yaşıyoruz, aramızda inanç bakımından bazı farklılıklar ve ihtilaflar (çeşitlilikler) olsa bile, barış ve uzlaşma içinde olmalıyız. Türkiye gemisi delinir, batar yahut kayalıklara çarparsa hepimiz mahvoluruz.
Sünnî ve Alevî âlimler araştırma ve tenkit kitapları yazabilir. Ancak bunların üslubunun düşmanca, olumsuz ve yıkıcı olmaması gerekir.
Mümkün olduğu kadar ihtilaflı meseleleri gündeme getirmemeliyiz.
Alevîliğini saklayarak, Sünnî din âlimiymiş gibi görünerek, Ehl-i Sünneti sinsice yıkmaya, Sünnî Müslümanların akıllarını karıştırmaya çalışmak nifaktır, riyadır, fitne ve fesattır, kötü bir iştir. Böyle bir metot Abdullah ibn Sebe'nin yoludur.
Elimde çok sağlam bilgiler, çok güçlü deliller yok, binaenaleyh isim vermeyeceğim.
Ehl-i Sünnet Müslümanları çok dikkatli, çok ihtiyatlı olmalıdır.
Hanefî usulü fıkıh ulemasına göre, fukaha 7 sınıfa (tabakaya) ayrılır. Bunların birincisi mutlak müctehidtir. Bin küsur yıl içinde İslam dünyasında 15-20 kadar mutlak müctehid yetişmiştir.
Fukahanın en alt derecesi ashab-ı fetvadır.
Zamanımızda fetva verecek kadar ilmi olmayan birtakım nev-zuhurlar mutlak müctehidliğe soyunmuş bulunuyor, hiçbir Sünnî Müslüman bunların tuzaklarına düşmemeli, yersiz ve geçersiz içtihatlarına kulak asmamalıdır.
Bütün Ehl-i Sünnet Müslümanları, Cumhur-i Ulemanın yolundan gitmelidir.
Müctehid taslakları, bin yıl içinde sadece bir kişinin ortaya atmış olduğu şazz bir görüşü ele alıyorlar ve bunun üzerine kendi geçersiz içtihatlarını kuruyorlar. İskambilden şatolar...
Şu içtihatlara bakınız:
Başı açık olarak imamlık yapılabilirmiş...
İnce naylon çorap üzerine mesh edilebilirmiş...
Camilere, kiliselerde olduğu gibi sıralar konulabilirmiş...
Cuma namazının iki rekâtlık farzından sonra namaz kılınmazmış...
Tarikat evliyası, evliyauşşeytanmış...
Enflasyona göre riba almak caizmiş...
İslam'da tesettür yokmuş, Yahudilikten gelme imiş...
Bunlar içtihat değil, hezeyandır...
Arapça bilmeyen Türkiye Müslümanları, Hanefî mezhebinde iseler Hacı Zihni Efendinin "Nimetü'l-İslam"ını, Ömer Nasuhi Bilmen'in "Büyük İslam İlmihali"ni; Şafiî mezhebinde iseler, o mezhebe göre yazılmış Sünnî fıkıh kitaplarını, ilmihalleri okumalıdır.
İman, İslam, fıkıh, Şeriat reformculardan, değişimcilerden, ılımlı İslamcılardan, BOB'çulardan, Fazlurrahmancılardan ve bunlara benzer ehl-i bidatten öğrenilmez. Öğrenmeye kalkanlar dinlerine, imanlarına zarar vermiş olurlar.
*(İkinci yazı)
Doğrular, Yanlışlar...
Allah Kur'ânda kesin/muhkem olarak ne buyurduysa doğrudur, haktır; iman eden onlara uyacaktır.
Resulullah'ın bize ulaşan sahih hadisleri, Sünnet'i doğrudur, haktır; Peygamber kendi hevasından konuşmaz. Mü'min kişi Peygambere biat ve bütün buyruklarına itaat etmekle mükelleftir.
Müslümanlar, Ehl-i Sünnet ulema ve fukahasının üzerinde ittifak ettikleri bütün temel konuları tartışmasız kabul etmelidir.
Cumhur-i ulema yoluna aykırı bütün ictihadlar batıldır.
Cumhur-i ulema yoluna aykırı bütün fetvalar geçersiz ve batıldır.
Hak dinde reform olmaz. Bütün reform, yenilik, değişiklik istekleri, cereyanları batıldır, sapıklıktır.
İslam'ın muhkem/kesin hükümleri Kıyamet'e kadar bakidir.
Beş vakit namaz Kıyamet'e kadar kılınacaktır.
Ramazan orucu Kıyamet'e kadar tutulacaktır.
Zekat Kıyamet'e kadar verilecektir. Nasıl verilecektir? Kur'ana, Sünnet'e, Şeriata, fıkha uygun olarak... Ve nasıl sarf edilecektir? Kur'ana, Sünnet'e, Şeriat'a ve fıkha göre... Kur'ana, Sünnet'e, Şeriat'a aykırı zekat toplayanlar ve sarf edenler hain ve merduttur.
Emr bi'l-maruf ve nehy 'ani'l-münker farzı Kıyamet'e kadar yapılmalıdır. İslam'ın bu hükmü muhkemdir, yürürlükten kaldırılamaz.
Cihad fi sebilillah Kıyamet'e kadar bakidir. Bu farzı kaldırmaya çalışmak sapıklıktır. Cihad konusunda cumhur-i ulemanın görüşü esas alınacaktır, çünkü doğru olan anlayış ve yorum odur.
İslam'ın kesin emirleri vardır. Bunların hepsi haktır, doğrudur ve mü'min bunları yerine getirmelidir. Bunları kabul etmekle birlikte yapmayan günahkar ve fasık olur; inkar eden kafir olur.
Müslümanlar emperyalistlerle, sömürgecilerle mücadele etmelidir.
Müslümanlar, evrensel hak ve hürriyetlerini ihlal edenlerle, çiğneyenlerle mücadele etmelidir.
Müslümanlar, dinlerini ve imanlarını, Kur'an ve Sünnet'i, haklarını ve hürriyetlerini korumazlarsa esarete ve zillete düşerler.
Allah bütün mü'minleri kardeş kılmıştır. Bu kardeşliği bozanlar haindir.
Allah ribayı/faizi kesin şekilde haram kılmıştır.
İslam hayasızlığı ve iffetsizliği kabul etmez.
İslam dini Ümmet-i Muhammed'in (salat ve selam olsun ona) başka kavimleri/toplumları taklid etmesini, onlara benzemesini uygun görmez. Başkasına benzeyen onlardan olur.
Kur'an şu emri veriyor: Ey iman edenler!.. Allah'a, Resulüne ve sizden olan emir sahiplerine itaat ediniz.
İlmi ve makamı ne olursa olsun hiç kimsenin İslam'ın temel, esas ve asıllarından taviz/ödün vermeye hakkı ve salahiyeti yoktur.
İslam ahlakı, en yüksek ahlak sistemidir. Ahlakı bozuk olan kişi olgun Müslüman olamaz, nakıs (eksik ve bozuk) Müslüman olur.
Din ile hayatın birbirinden ayrılması ve kopması demek olan sekülerleşme İslam ve Ümmet için en büyük tehlikedir. Sekülerleşmenin sonu küfürdür.
Dünyayı imar ederken, dinlerini harap edenler çok yanlış bir yoldadır.
Allah ibadetlerin ihlasla yapılmasını istiyor. Din, ibadet, ahiret işleri, Allah için yapılan bütün ameller ihlasla yapılmalıdır. Din tacirleri, mukaddesat bezirganları korkunç bir aldanış ve zarar içindedir.
Müslüman halk, aklına ve kültürüne uygun bir şekilde uyarılmalıdır.
Bilenler (ulema ve fukaha) bu uyarma ve nasihat etme vazifesini yapmazlarsa sorumlu ve günahkar olurlar.
*(Üçüncü yazı)
EHEMM KONULAR ve MESELELER
Bir Müslümanın en çok aşağıdaki konuları düşünmesi, onların üzerinde durması gerekir. Bunlar ehemm (en önemli), en hayatî konulardır.
1. Hüsni Hâtime: Yani ömrün ölüme imanla bitişmesi... Bir Müslüman imanlı olarak ölürse ebedî saadeti kurtulmuş olur. Aklı başında, yeterli vicdanı olan her Müslüman, bu hüsni hâtime meselesini titreyerek, ağlayarak düşünmelidir.
2. İmtihan Meselesi: Bu dünya hayatı bir sınavdır. Gaflet etmeye gelmez, sınavı kazanmak için neler yapmalı, neler yapmamalı... Bu konu daima hatırımızda olmalıdır.
3. Şeytanın Hileleri: Şeytan Müslümanı aldatmak için bin türlü hile ve hud'a yapar. Onun bu hile ve hud'alarını bilmemiz, öğrenmemiz, tedbirli olmamız, tuzaklarına düşmememiz gerekir.
4. Helâl Yemek: Müslümanın prensibi iyi yemek, lüks yaşamak, zevk u sefa sürmek değil; helâl ve temiz yemek, giyinmek, yaşamak olmalıdır.
5. İhtiyaçlarını Çoğaltmamak: İhtiyaçlarını çoğaltan ıstıraplarını da çoğaltmış olur. İhtiyaçlarını çoğaltmamak için kanaatli ve iktisatlı yemek ve yaşamak gerekir. Gelirin çok değilse makarna, bulgur pilavı, çorba, patates ve yeşil mercimek yemeği yersin... İyi ve lüks şeyler yiyeyim, lüks bir hayat süreyim derken harama bulaşır, belanı bulursun.
6. Lisanını Kontrol Etmek: Müslümanın başına gelen belâların büyük kısmı dili yüzündendir. Yalan söylemek, gıybet etmek, iftira etmek, namuslu bir kadına zina isnat etmek, insanları aldatmak, fitne ve fesat çıkartmak hep dil (veya kalem) ile olur. Dilini tutan, kontrol eden kişi dinini büyük ölçüde kurtarmış olur.
7. Allah ile Ticaret Yapmak: Zekâtını, Kur'ana, Sünnete ve Şeriata uygun olarak, zekât almaya hakkı olan kimselere vermek Allah ile yapılan güzel bir ticarettir. Sadakalar, hayır ve hasenat, yoksullara yardım, açları doyurmak, bîçarelerin yardımına koşmak hep böyle güzel ticaretlerdir. Sakın zekatını, zekat almaya hakkı olayan birtakım cemaatlere, derneklere, kuruluşlara, tüzelkişilere kaptırma
8. lim, rif, Zâhid Kimselerle İhtilat: Dinimizde hayırlı ve faydalı sohbetlerin büyük yeri vardır. Müslüman belli aralıklarla hayırlı âlim kimseleri ziyaret etmelidir. Maalesef bunların sahteleri de vardır, onların tuzağına düşmemeye çalışalım. Bir zâtın elini öpmeye, sohbetini dinlemeye gittiniz, kendisi veya adamları sizden para istediler, kaba tabirle sizi çarptılar. Böyle sohbette hayır olmaz. Ehlullah Efendilerimiz, halktan para toplamamışlardır. Bendeniz gerçek âlimlere, gerçek şeyhlere, gerçek mürşidlere, gerçek salihlere yetiştim, hiçbiri para toplamazdı.
9. Ahiret İçin Azık Toplamak: Bu dünyadan, ebedî kalınacak olan ahirete para, mal, dünyevî makam ve mevki götürülemez ve gönderilemez. Oraya şu azıklar götürülür ve gönderilir: İhlâsla yapılan ibadetler... İhlâsla verilen sadaka ve zekâtlar... Sadaka-i cariyeler... Kendisi öldükten sonra iyilikler, hayırlar, hasenat yapan evlat... Allah rızası için yazılmış faydalı kitaplar... Faydalı vakıflar... Akıllı Müslüman ölümünden sonra devam edecek sadaka-i câriye bırakır. Bunlar ona ahirette azık olacaktır.