Anıtkabir’i yatıra çevirmeyin!
Generaller tutuklanıyor, eşleri soluğu Anıtkabir’de alıyor.
Yargıda reform yapılıyor, Danıştay Başkanı arkadaşlarıyla Anıtkabir’e gidiyor.
Kabir değil de Meclis Dilekçe Komisyonu odası sanki.
Koşarak şikayete gidiyorlar.
Eskiden olsa, gazetelere manşet olur, üzerine ‘sayfa sayfa Yargıdan muhtıra’ yorumları
yapılırdı.
Şimdi ciddiye alan yok.
Ama yine de hukukun işlemesinden, Meclis’in görevini yerine getirmesinden rahatsız olan herkesin Anıtkabir’e gidip Ata’ya şikayette bulunması artık komik kaçıyor.
Eskiden bu girişimler darbe altlığı olarak yapılırdı.
Üniversite rektörleri de, yargıçlar da giyer cübbelerini Anıtkabir’e çıkardı.
Arkasından da bir müdahale gelirdi.
O devir geçti ama protesto ziyareti modası geçmedi.
Bazıları hala bir şeyler umudunda
demek ki.
Umut fakirin ekmeği ne de olsa.
Ama bir şeyi akılda tutmaları gerekir, yaptıkları her ziyaret, tüm halka malolmuş bir lideri hukuk karşıtı, milli irade karşıtı gösterir havada geçiyor.
Meclis’in iradesinden bu kadar rahatsız bir yargının sağlıklı işlemesi mümkün mü?
Asıl sorun burada yatıyor.
Bu sorunun bir yanı.
Diğer yanı, komuta kademesinin hukuk ve etik kurallarını zorlayarak darbe girişimi gibi yüz kızartıcı bir suç isnadıyla tutuklanan generalleri Hasdal’da ziyaret etmeleri.
Bununla da kalmayıp bunu basına
sızdırmaları.
‘Biz darbecimize sahip çıkarız’ mesajı vermeleri belki kendi açılarından güzel ama hukuk ve demokratik ilke açısından sakat.
Bu ziyaret, normal ziyaret gününde sivil giysilerle yapılmış bir dost ziyareti değil.
Hangi amaçla yapılmış olursa olsun tam bir meydan okuma.
Sonuç vermesi mümkün değil ama yapılmış olabilmesi sakıncalı.
Cesur yürek
Otoriter bir rejim var diyorlar, arkasından meydan okuyorlar.
Az-buz iş değil yani.
Düşünsenize Çin gibi, Mübarek’in Mısır’ı gibi olmamıza ramak kalmış, çıkıp korku cumhuriyetinin liderlerine meydan okuyorlar.
Saygı duymak lazım.
Bir araya gelip yayın ilkeleri belirliyorlar, akıl hocaları da güçlü.
Bir ‘eksen kaydı’ diyorlar, bir endişeli modern oluyorlar.
Sonra korku cumhuriyeti ilan edip tek adam rejimine geçtiğini belirtiyorlar.
Bazı kötüniyetliler bunu ‘Medya 2010’ gibi belgelere bağlıyorlar ama ben bu iddialara itibar etmiyorum.
Onlar özgür iradeleriyle yazar, kimseden talimat almaz.
Yandaş değil, bağımsızlar.
Sonunda ileri demokratik bir Türkiye onların eseri olacak herhalde.
Helal olsun, başka
ne diyeyim.
Sızdırma!
Telefon görüşmelerinin yayınlanması ayıp diye kıyamet koparanlar yıllarca işlerine gelen herkesin telefon görüşmelerini yayınladı.
Savcılıktan bilgi sızdırmaları eleştirenler, devletin karanlık kanatlarının sızdırdığı her türlü bilgiyi bastı.
Hatta, ‘MİT, büyük kardeş, küçük kardeş ayrımı yapar’ dediler.
Şimdi birden ahlak bekçisi kesildiler.
Her zamanki çifte standart meselesi...
Doping
Federasyonlar bundan sonra doping testini Almanya’da yaptıracakmış.
Sebebi, Fenerbahçe’nin kadın basketbolcusuna Hacettepe’nin hatalı doping raporu vermesi.
Bu ülkede insanlar Adli Tıp’ın verdiği aynı tipte raporlarla mahkum ediliyor, hayatları kararıyor.
Mahkemeler de artık bu dosyaları Almanya’ya mı gönderse acaba?