Kuşatılmış Vatan
Bu haftaki kitabımız Yitik Hazine Yayınları’ndan.
Eser; “II. Abdülhamid Ve Mısır” üst başlığıyla, “Kuşatılmış Vatan” adını taşıyor. Yazarı ise Dr. Ramazan Balcı.
Mısır, Libya, Ortadoğu ve Afrika’nın çeşitli bölgelerinde bize ait büyük bir geçmiş var. Atalarımız Osmanlı’nın yurt ilan edip sınırlarımıza kattığı topraklar ve toplumlar var.
Sonra üzerindeki halklarıyla birlikte kaybetmişiz bu toprakları. Bu güzelim coğrafyaları kaybetmemize sebep ise Osmanlı’yı parçalamak isteyen, içlerindeki ve dışlarındaki güçler olmuştur.
İç ve dış düşmanların sıcak ve soğuk savaş taktikleriyle yenilmişiz. Yalnız Osmanlı’ya düşman olan sadece bu topraklarda yaşayan ve dışarıdan müdahale edenler değildir elbet.
Payitaht da kendi içerisinde kaynamaktadır ve esas bu toprakların kaybına İstanbul’daki kargaşa sebep olmuştur.
Neyse geçelim bunları. Neredeyse insanın yaşadığı dünyanın yarısını nasıl kaybettiğimize dair ağıt yakmanın bir anlamı yok.
Birkaç asır öncesine kadar; “huzur, güven ve istikrar” içerisinde yaşayan coğrafyalar bugünlerde kaynıyor.
Osmanlı’nın terki ve reddi neticesinde; “İlahi Kelimetullah” sancağının indirilişinin bedeli ödeniyor denilebilir.
Oysa bu ülkelerin gelecekte böyle günleri yaşamaması için hemen her Osmanlı Padişahı’nın çırpındığı ve çeşitli önlemler aldığı tarihlerde yazılıdır.
Bu gerçeği en iyi görenlerden birisi de Cennet mekân II. Abdühlamid Han’dır. 33 yıllık idareciliğinde en büyük çabası, bir karış toprak kaybına tahammülsüzlüğüdür.
Suriye, Filistin, Libya, Mısır, Irak, Medine, Mekke, Balkanların tamamı ve diğer bölgeler, Abdülhamid Han’ın gözden asla çıkarmak istemediği, kayıp yerine ölmeyi tercih ettiği vatan topraklarıdır.
¥
İşte, bu haftaki eserimiz II. Abdülhamid ve Mısır’ı anlatıyor. Burada sözü kitabın yazarı Dr. Ramazan Balcı’ya bırakalım.
“Osmanlı Devleti’nin önemli eyaletlerinden biri olan Mısır’ın Türk tarihi içinde çok özel bir yeri vardır.
Yavuz Sultan Selim, 1516’da Mısır’ı fethetmekle sadece verimli topraklar elde etmekle kalmamıştı.
Bu fetih, İslam birliğini sağladığı gibi İslam birliğinin manevi liderliğini ifade eden hilafet makamını da Osmanlı hanedanına intikal ettirdi.
Yavuz İstanbul’a, son Abbasi halifesinden devraldığı hilafet ve Mekke emirinin sunduğu kutsal emanetlerle birlikte geri döndü.”
¥
İşte, böyle bir Mısır, huzur içinde yüzyıllarca yaşadıktan sonra Osmanlı’nın içeriden ve dışarıdan yaralanmasıyla dağılmanın yükü Abdülhamid’in omuzlarına binmiştir.
Sultan Abdülhamid’in tahtına geçişinden hemen sonra İngilizler, Mısır’da bağımsız bir idarenin kurulması yolunda çalışmalara başladıklarında, İngiliz devlet adamı şunları söyler.
“Hindistan yolunun korunması için Mısır’ı zapt etmeye gerek yoktur. Mısır’ı Osmanlı Devleti’nin güçlü ellerinden kurtarıp bağımsız bir idare kurmak yeterlidir.”
Mısır’ın eğitimden ekonomiye her yandan nasıl kuşatıldığını adım adım görürken, olayları nostaljik hatıralardan değil, dönemin resmi belgelerinden okuyacaksınız.
Eser hakkında bilgi için Yitik Hazine Yayınları: 0216 522 11 44
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.