Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Kaymak Cennet’te yenir!..”

“Kaymak Cennet’te yenir!..”

Otuz yıldır ilk kez, kendi gazetem dahil hiçbir gazeteyi okumadım.
Vefat anından bu yana televizyondan da mümkün olduğunca uzak kaldım.
Böyle yaptım;
Erbakan Hoca’nın vefatına ilişkin yazıma hiçbir fikir, hiçbir duygu, hiçbir etki karışmasın, yazdığım sadece beni yansıtsın istedim de onun için.
Beynimde “müthiş” sözleri çınlıyor Rahmetli Hoca’nın.
Muzip tarafımız malûm; elini öptükten sonra..
“Hocam” demiştim kısa bir süre evvel:
“Biraz evvel avukat kardeşimiz İsmail Aydos’la konuşuyordum. Dedi ki; (Bütün işi Hocam yaptı, kaymağını başkaları yiyor!..)”

Şöyle bir baktı...
Gözlerini gözlerime dikti...
Ve
“Evlat” dedi...
“Kaymak burada yenmeeeez!.. Kaymak Cennet’te yenir!..”

ESDER adlı sivil toplum örgütünün yemeğinde...
Biri çıktı ve...
“Hocam Allah razı olsun, büyük mücadeleler verdiniz, büyük seçim zaferleri elde ettiniz... Ancak, yüzde 20’leri hiç aşamadınız... Demirel Yahudi mıknatısıyla yüzde kaçları çekti... Sizin mıknatıs ise...”
Tam burada Hoca kesti lafı...
Ve...
Beynime mıh gibi çaktı şu sözü:
“Benim mıknatıs TAHTALARI çekmeeez!..”

Yine o ortamda...
Bana döndü...
“Gitmemek için dönmek yanlış!” dedi...
Mesajı hemen aldım...
Ve sordum:
“Dönen gitmez mi?..”
Bak sen şu cevaptaki inceliğe:
“Hem döner hem gider.
Döne döne gider!..”

Saadet Partisi Genel Merkezi’nin yemekhanesinde...
Pilavla yoğurt yiyoruz...
Hocam geldi, ekibiyle...
Ayağa kalktık...
Elini öptük...
Yanında oturmamı istedi...
“Hocam” dedim; “Kıbrıs’tan geliyorum...”
Yine gözünü gözüme dikti...
“Ne gördün orada?” diye sordu....
“İmam Hatip yine yok. Siyonizm yine çok. Topraklar Siyonistlerin eline geçmiş... Manşete çektik ama... Bakalım fayda edecek mi?..”
Bana sevgiyle baktı:
“Bu senin yaptığın en büyük cihad” dedi...
Ve...
Ekledi:
“Tayyip kardeşime söyle...
Oraları boşlamasın yoksa yakında büyük sıkıntı olur. Yakında Türkiye’yi kovarlar oradan!..
Demirel ve Denktaş...
İmam Hatip’e hep engel oldular. Şimdi ne engel var?..”
Sustum...
“Yok değil mi?” dedi.
“Yok Hocam” dedim.
“Tayyip samimidir. Ona söyle, yapar!” dedi.
Yazdım...
Ama ona söylemedim...
Diyanet’ten Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik’e uzun uzun “Kıbrıs’a İmam Hatip” meselesini anlattım...
Sayın Başbakan’a da anlatacaktım.
Olmadı.
Gafletime takıldım!..

Bunları yazarken...
Cennetmekân Abdülhamid Han geldi gözümün önüne;
İki Lider, Bir Kader!..
İkisi de “Siyonist İşgale” direndi...
İkisini de o şer odağı devirdi!..

Erbakan Hoca, “Resmi Tören” istememiş!..
Allah ondan razı olsun!..
Bir Müslümana da bu yakışırdı zaten!..
Böyle bir vasiyet!..

Birileri “Devlet Töreni” ile gider
Bir Mücahid ise...
“Millet Merasimi” ile...
Milyonlarca Müslümanın “Tekbir”leriyle gider...
Ne Mutlu “Müslümanım” diyene!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi