Alevî Çalıştayı’ndan sonra
Bir Musevî komünist olabilir. Bir Hristiyan, bir Müslüman komünist olabilir; ama: Allah inancından ve dininden tamamen kopmak şartıyla... Bu bakımdan bir insan hem Musevî, hem komünist olamaz. Bir insan hem Hristiyan hem komünist, hem Müslüman hem komünist olduğunu söyleyemez. Çünkü komünizm, Allah inancını yasaklamış, ahiret kapısını kapamıştır.
Lenin diyor ki: “En masum bir Tanrı fikri, yeryüzünün bütün kanlı cinayetlerinden, bütün yangınlarından, bütün sel felâketlerinden daha çok tehlikelidir. Din afyondur. Mutlaka yok edilmelidir!”
Moskova’yı 1991 yılından önce de gördüm; sonra da! Yeni Türk cumhuriyetlerine on defa gidip geldim. Oralarda öğrendim ki: 1917 komünist ihtilâlinden önce Türk Cumhuriyetlerinde 18.500 cami ve mescid varmış. Komünist idareciler 18.000 camimizi yakmışlar, yıkmışlar veya sinema salonu, güreş kulübü, dükkân, ahır, tavuk kümesi, “Allahsızlık Merkezleri” haline getirmişler. İmamları ve müezzinleri, cami önlerinde, darağaçlarına çekmişler... Bunları niçin yazıyorum?
Geçen yıl, Devlet Bakanımız Sayın Faruk Çelik başkanlığında, bir Alevî Çalıştayı yapıldı. O çalıştaya, Alevî dedeleri, Alevî ileri gelenleri, sanatçıları yanında yetkili Sünnilerden de katılanlar oldu. Toplantılarda yapılan konuşmalar yedi cilt halinde yayımlandı. Ben o kitaplarda yer alan açıklamaları dikkatle okudum. Sonra hüzünle gördüm ki Alevîlik konusu, Türkiye’mizde bir kördüğüm haline gelerek, öyle bir çıkmaz sokağa saplanmıştır ki, onu oradan çekip almak, feraha kavuşturmak, neredeyse imkânsız gibidir. Devletimiz nasıl bir çözüm yolu bulursa bulsun; bütün Alevîlerimizi sevindirmek mümkün olmayacaktır. Çünkü; bizim bir kısım Alevîlerimiz inanıyorlar ki: “Alevîlik İslâmiyetin içindedir!” Başka bir grup Alevîlerimiz de diyorlar ki: “Hayır! Alevîlik, İslâmiyetten çok daha önce de vardı. Bu bakımdan İslâmiyetle âlakası yoktur! Biz, Ali’siz Alevîlik istiyoruz!”
Alevîlik İslâmiyetin içindedir diyenler, Çorum’da câmi yaptırmışlardı. Alevîliği İslâm dışında görenler ise, gidip o camiyi taşlamışlardı.
Gelin cevap verin şimdi: Devletimiz, hangi görüşü dikkate almalıdır? Bilmeliyiz ki “Ali’siz Alevîlik!” diye tutturanlar, Alevîliği İslâmiyetin dışında görenler ve gösterenler, çok büyük çapta, bizim komünistlerimizdirler. Bunlar, Alevîlikten ateizme, ateizmden komünizme sapan kişilerdir. Bu komünistlerin Alevîlikle hiçbir ortak inançları yoktur. Önce bunların gerçek çehreleri, bütün Alevî kardeşlerimize gösterilmelidir.
Biz, millet olarak 950 yılında Müslüman olduk. Devletimiz 1061 yıldan beri, Alevîlik üzerinde ilk defa ciddi bir çalışma yapıyor. Ama Marksizme bulaşan Alevîlerimiz, bu çalışmanın da şiddetle karşısına çıkıyorlar.
Alevî Çalıştayı’nda, Alevî-Bektaşi Federasyonu Başkanı Fermani Altun, çok dehşet verici bir açıklamada bulundu. Dedi ki: “Son yirmi yılda, inanç farklılığı yüzünden on milyon kişi öldürülmüştür!”
Dikkatinizi çekerim: Arap devletlerinde Sünnîlerin de, Şiilerin de (yani Alevîlerin de) câmileri var. Felâkete bakınız: Sünnîler Şiilerin, Şiiler de Sünnîlerin câmilerini bombalayarak binlerce, yüz binlerce Müslümanı öldürüyorlar.
Önce Alevî kardeşlerimizi militan komünistlerin elinden kurtarmadan, sonra yakamıza yapışan korkunç cehaletten sıyrılıp çıkmadan cemevlerimize ibadethane statüsü kazandırsanız ne olacak? Ne olacağını Fermani Altun söylemiyor mu?
Yeni Çorum, Maraş, Malatya, Sivas, Erzincan, İstanbul... hâdiseleriyle dizlerimizi dövmeden aklımızı başımıza almalıyız. Cehalet illetinden mutlaka kurtulmalıyız. En büyük düşmanımız cehalettir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.