Hocamıza sadakatimiz sonsuzdur
Ey, gözleri ufuk taşıyan ve gönlünde kandiller parlayan hocam
Giderken, derin hüzünler, bıraktınız bizlerde...
Ağlıyoruz ama gözyaşlarımız muhabbetimizden ve özlemimizdendir. Ve gözyaşımız özlem, hasret, sevgi muhabbet kokuyor artık...
Gözyaşı bir mesaj
Gözyaşı bir söz
Göz yaşı bir ifadedir bilirsiniz
Bir dili vardır gözyaşının ve binlerce gözyaşı hasret kokuyor bu gün...
Vedalaşma vakti geldi ve yollar gözyaşlarıyla ıslanıyor şimdi...
Toprak hasret ve muhabbet koktu.
Ve toprağın sözü vardı, toprak şahitlik ediyordu...
Yolda olmak, fiziken ayrılmak değildir bilirsiniz ve İyilerin yolu yorucudur ama nihayetinde sonu aydınlığa çıkar...
Zengin bir kitabın sayfaları gibi geçen hayatınızı okumak bizler için bir görevdir.
Bugün kitabın son sayfasını kapadınız, dürdünüz ve ellerimize verdiniz
Artık bizlere, her sayfası her cümlesi her kelimesi ışık tutacak olan bu kitabı okumak düşüyor...
Muhterem hocamız, siyasi, kültürel ve manevi olarak yaşadığımız baskılara karşı, bizlerin haklarını savunan ve çözüm üreten, destek sağlayan bir büyüğümüz olmasının yanında örnek şahsiyetiyle de her zaman yol göstermiştir...
Hocamız, giderken de, Allah için yaşamanın ve inandığımız değerler için mücadele etmenin bir onur olduğunu öğretti... Kendisi, hayatta ne için yaşanır ve ne için mücadele edilir onu yaşadı ve onu savundu...
Bir hocanın, bir babanın bir büyüğün geride bıraktığı en değerli miras, yaşadığı hayat, gösterdiği yol ve insanlığa verdiği mesajlarıdır öyle değil mi? Hamdolsun, bu konuda Hocamızı yakından tanımış ve onun öğrencisi olma şerefine ulaşmış olan camiamızın insanları büyük bir manevi servete sahiptir. Çünkü hocamız, seksen beş yıllık hayatında, ahlak, maneviyat, adalet, hakkaniyet dedi ve ömrünü bu yolda harcadı ve insanlığa da bunu lanse etti... O, dini sadece birkaç görevden ibaret gören insanlara, bunun böyle olmadığını aksine dinin hayatın bütün alanlarında yer aldığını öğretti. Bu yorucu bir yolculuktu... Zorlu bir yürüyüştü... Ama muhterem hocamız, bu zorlu yürüyüşünü çeşitli bedeller ödeyerek yürümeye karar verdi ve yürüdü... Son nefesine kadar da inandığını savunmaya ve bizlere örnek olmaya devam etti... Ve hapishaneler, siyasi yasaklar, mahkemeler, partinin kapatılması, kendisine yapılan iftiralar bu yürüyüşün önüne geçemedi...
İnsanlar gidişiyle onu daha iyi anladılar ve ne kadar büyük hizmetler yaptığını, hastalıkta da sağlıkta da, insanlığın kurtuluşu için çalışmanın kutsal bir şey olduğunu geçte olsa ikrar ettiler... Bütün bunlar bizlerde derin bir burukluk bıraksa da hocamızın ne kadar hoşgörülü ve sabırlı olduğunu biliyoruz...
Bir büyüğüm, "Sen Allah için çalışır, Allah için mücadele edersen, Allah seni sever ve sevdirir" demişti. Hocamızı ebediyete uğurlamak için, sokaklara sığmayan binlerce insanın gözyaşı bu sözün ne kadar geçerli olduğunu bir kez daha gösterdi.
İnsanlar vefa gösteriyorlar ve bir sevgi seliyle onu yad ediyorlar...
Biliyoruz ki, içinde yaşadığımız hayat bir gün son bulacak... Her birimiz yürümekte olduğumuz bu ömür yolculuğumuzu tamamlayacağız. Bu süreçte Hocamız gibi Efendimizin yolunda yürümeye gayret göstermemiz ve hayatımızı inandıklarımız uğruna tüketmemiz sadakatimizin ve samimiyetimizin bir göstergesi olacaktır.
Hepimiz şahidiz ki, Hocamız, gayretlerinin son noktasına kadar insanlığa hizmet etmiş, ilimde ve siyasette bizlere yol göstermiştir... Şu an fiziken aramızdan ayrılmış olsa da, Milli Görüş ideali sonsuza kadar yaşayacak ve bizlere yol göstermeye devam edecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.