Kadınlar
Önceki senelere göre "kadınlar" ile ilgili yeni gelişmeler ve yeni düzenlemeler dikkatimizi çekiyor.
Bu durum; acaba kadınları "yeni keşfettiğimiz"den midir?
Yoksa "ihmal ettiğimiz"den mi?
Sanırım bu ikisi de değil.
Eskiye göre; "kadınlar"ın sosyal hayattaki etkinliği, siyasetteki aktif rolleri ve çalışma hayatındaki varlıklarıyla ilgili olsa gerektir.
Peki, toplumumuzda "kadınları daha önce arka plana iten, önemsizleştiren, erkeklerle paydaş yapmayan şey nedir?" diye sorarsanız, vereceğim cevap çok açıktır:
"İslam'ın kadına verdiği değeri ve önemi kavrayamamak ve o bilinçten uzak yaşamak!.."
***
Oysa, bu güne kadar "kadınlar" adına ortada görülen olumsuzlukların hemen hemen tamamı, hep İslam'a fatura edildi.
Kadın kocasından şiddet mi gördü? Suçlu hazır: Kocasına itaatı emreden Müslümanlık!
Evin kızı sevdiği erkeğe gidemiyor mu? Suçlu yine belli: Babaya itaatı emreden Müslümanlık!
Töre cinayeti mi? Suçlu aynı: "Doğudaki geleneksel Müslümanlık anlayışı!
Erkek imam nikahı ile ikinci bir evlilik yaparak ilk eşinin yuvasını mı yıkmış? Suçlu aramaya gerek yok: Çok evliliğe izin veren İslam!
Babalar, erkek çocuklarını aileden sayıp kız çocuklarını hiç hesaba katmıyor mu? Suçlu yine aynı: Erkek merkezli din baskısı.
Bu örnekleri çoğalttıkça, insanın içi daralıyor, ruhu bunalıyor!...
Halbuki, Müslümanlık nerede, İslama mal edilen bu sakat anlayışlar nerede?!...
Arada derin ve büyük uçurumlar, sıra sıra dağlar var!
Bütün bunlara derin analizlerle cevap vermek elbette gereklidir ama bu küçük sütunumuz buna elvermiyor.
Biz en iyisi, Allah Rasulü'nün (aleyhissalatü vesselam) Veda Hutbesi'ndeki "Kadınlar" ile ilgili bölümü aktaralım, yeter!
Siz, bu konuda güzel İslam'ın kadınlara vermiş olduğu kıymet ve önemi, bizzat peygamberin ağzından almış olun.
***
Sadece o günün insanına değil, çağlar boyu gelecek ve kıyamete kadar devam edecek insanlık için bakınız Hz.Peygamber Efendimiz ne buyuruyor.
Dikkatinizi çekerim.
Hitap sadece Müslümanlara değil, bütün insanlık alemine yapılmaktadır:
"Ey insanlar!
Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim.
Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız.
Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır.
Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır.
Eğer gelmesine müsade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onların yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmasza onları tedip edip
hafifçe hadlerini bildirerek sakındırmanıza izin vermiştir.
Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir."
Acaba, hangi Müslüman erkeği bu nasihatlar doğrultusunda eşine hüsn-ü muamelede bulunuyor, eşinin hak ve hukukunu koruyor!?..
***
Ne çekiyorsak, Allah'ın Kitabına uymamaktan ve Rasulü'nün yoluna tabi olmamaktan çekiyoruz.
Aynı konuşmasında o büyük kılavuz bakınız bize ne güzel bir mirastan söz ediyor.
Bu kez hitap biz Müslümanlara:
"Ey mü'minler!
Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız.
O emanetler, Allah'ın kitabı Kur'ân-ı Kerim ve Peygamberin Sünneti'dir."
İşte bu kadar!
Kadın ve Erkekler dünyasında "mutlu" bir hayat için yol belli, kılavuz bellidir.
Bulanlara ve uyanlara ne mutlu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.