ABD uşağı değil, Türkiye uşağı başbakan! 2
- Lütfü Bey; emperyalizme, kapitalizme karşı olmak denilince ilk akla gelen kişilerdensiniz. Böyle bir kişi olarak, geçen Pazar günü kaybettiğimiz rahmetli Necmettin Erbakan hakkında neler söylemek istersiniz?
- Emperyalizme, kapitalizme ve onların adi dünya düzenine karşı olmak, bunun yerine insanca-hakça adil bir dünya düzenini kurmak konusunda rahmetli Erbakan ile fikirlerimiz kardeşti. Ülkemizde montaj sanayi yerine ağır sanayi kurmak, kendi silahımızı kendimiz yapmak konusunda da fikirlerimiz kardeşti. Fikirlerin kardeşliği ilişkisiydi bizimkisi. Zaten o bu fikirleri savunduğu için, emperyalist-kapitalist adi dünya düzeninin ülkemizdeki işbirlikçilerince “yeşil komünist” diye damgalanmadı mı? Zaten o bu fikirleri savunduğu için, emperyalist-kapitalist adi dünya düzeninin babası ABD’nin “bizim oğlanlar” dediği darbeci paşaların tanklarını karşısında bulmadı mı? İşbirlikçi paşası, medyası ile ABD uşakları onun savunduğu bu fikirlere hayat hakkı tanımamak için ne mümkünse yaptı. Erbakan’ı başbakan yapmamak, başbakan olduktan sonra da yıkmak için ne mümkünse yaptı. Çünkü Erbakan onlar gibi ABD uşağı değil, Türkiye uşağıydı! Başbakan olduğunda, “Türkiye’nin efendisi değil hizmetkârı olacağız” diyen Türkiye uşağıydı! Üç tarafını çeviren denizlerin ortasında yüzen Türkiye’nin adeta ABD’nin uçak gemisi, uşak gemisi gibi kullanılmasına karşıydı! Buna karşı olduğu için de ABD’nin “bizim oğlanlar” dediği darbeci generallerin tanklarını karşısında bulmaktaydı. O tanklar ki, yürütenler gibi kendileri de ABD malı, ABD yapımıydı! Erbakan, başta ABD olmak üzere emperyalistlerin tankına, uçağına, silahına muhtaç olan bir ülkenin bağımsız olamayacağının bilincindeydi. Milli savunma sanayimiz olmadıkça milli savunmamızın sağlam olamayacağının bilincindeydi. Ancak tankımızı, uçağımızı, silahımızı ve de makine yapan makineleri kendimiz yaparsak bağımsız olabileceğimiz fikrindeydi. Ona köstek değil destek olunsa bu fikirler çoktan gerçekleşebilirdi. Aslında onun bunları gerçekleştirmesinin engellenmesiyle Türkiye’nin bağımsız olması, emperyalizme muhtaç olmaması engellendi.
MERMİ GİBİ SÖZÜNÜ KAFASINA SIKTI!
- DSP’den Eskişehir Belediye Başkanlığı’na seçilen Yılmaz Büyükerşen, geçtiğimiz günlerde CHP’ye geçti. Yılmaz Büyükerşen, daha önce DSP’den seçilip de CHP’ye geçen belediye başkanları için, “Şerefleri, haysiyetleri olsa DSP oylarıyla seçildikleri belediye başkanlıklarından istifa ederler” demişti. Ne diyorsunuz bu duruma?
- Yılmaz Büyükerşen, mermi gibi bu sözleri kendi kafasına sıktı! “Şerefsizlik yapıyorlar” dedikleriyle aynı şeyi yaptı! DSP oylarıyla seçildiği belediye başkanlığından istifa edip sonra CHP’ye geçmek yerine, kendi sözleriyle kendisini vurmayı tercih etti. Aslında bu konuyu siyasetçilerin ahlakı temelinde ele almalıyız. Eğer ülkeyi milli iradenin seçtiklerinin, siyasetçilerin yönetmesini istiyorsak, siyasetçilere karşı güven kaybına neden olan bu tip ahlak dışı tavırlara, hangi partiden olursak olalım, hep birlikte karşı çıkmalıyız. Kendisini seçenlere saygı duymayan, milli iradenin tersine davranan siyasetçileri kara listeye koymalıyız. Hani geçmişte Adalet Partisi’nden seçilip de her birine verilen birer bakanlık karşılığında CHP’ye geçen 11 milletvekili gibi siyasi ahlaksızlıkları tarihin karanlık sayfalarında bırakmalıyız. Bu konuda iktidarıyla muhalefetiyle, partiler tam bir fikir birliği içinde olmalı. Yeri gelmişken AKP’nin hem milletvekili hem de Meclis Adalet Komisyonu Başkanı yaptığı Ahmet İyimaya hakkında da bir parantez açmalı. Malumunuz geçenlerde Ahmet İyimaya’nın, ülkemizdeki en kanlı darbenin lideri Kenan Evren’in avukatlığını yaptığı ortaya çıktı. Düşünün anayasayı, hukuku, milli iradeyi tanklarla çiğnemiş, Meclis’i kapatmış darbeci başının o yıllardaki avukatı bugün milletvekili ve de Meclis Adalet Komisyonu Başkanı! Ahmet İyimaya’nın, darbecibaşı Kenan Evren’in avukatı olduğu yeni ortaya çıktığı için, muhtemelen AKP bu durumu bilmeden onu milletvekili ve Meclis Adalet Komisyonu Başkanı yaptı. Ancak bu durum ortaya çıktığı an AKP, Ahmet İyimaya’yla ilişkisini bitirmeliydi. Aynı şekilde CHP de Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir Belediye Başkanlığı’ndan istifa etmeden onu partiye kabul etmemeliydi. Bunlar yapılmadıkça bu ülkede siyasi ahlak inşa edilebilir mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.