Namazın Dini Ve Dünyevi Faydaları
Bazı okuyucularımız ısrarla bizden namazın ehemmiyeti hakkında yazmamızı istiyorlardı.
Önceleri önem vermedim. Ama sonra fikrim değişti. Elki herkes kitabı açıp okuyamaz ama, bakarsınız burada rastlar ve namazın ciddiyetini kavrar.
Neden olmasın?
Namaz, kul ile Allah arasında bağ kurmaktır. Namazda yaratıcıya karşı yakarışta bulunma zevki, Allah’a karşı kulluğunu ortaya koyma, bütün işleri Allah’a bırakma, güven, huzur, ve kurtuluşu onun nezdinde arama vardır.
Namaz kurtuluş ve başarıya ulaşmaya, günahlar ile hataların örtülmesine götüren yoldur. Allah teala bir ayette şöyle buyuruyor:
“Namazlarında huşu içinde bulunan müminler kurtuluşa ermişlerdir.” (Müminun,1)
“İnsan gerçekten pek hırsına düşkün (ve sabrı kıt) yaratılmışlardır. Başına bir fenalık gelince feryat eder, bir hayır elde ederse cimri olur onu herkesten saklar. Ancak, namaz kılıp namazlarına devam edenler, yoksul ve mahrum kimselere mallarında hak tanıyanlar, ceza ve hesap gününün doğruluğuna inananlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir.”(Mearic, 19-27)
Hz. Peygamber (a.s) de şöyle buyurmuştur: “Baksanıza! Sizden birinin kapısı önünden bir nehir aksa ve her gün beş kere bu nehirde yıkansa, kendisinde kir diye bir şey kalır mı?” Sahabe: “Böyle bir kimsenin bedeninde kirden bir şey kalmaz.” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s) şöyle buyurdu: “Beş vakit namaz da böyledir. Allah teala bu namazlar sebebiyle kulun hatalarını siler.”( Tirmizi ve Nesei Ebu Hureyre’den rivayet etmişlerdir. İbni Mace de bunu Osaman hadisi olarak rivayet etmiştir. Et-Terğib ve’t-Terhib, I,233.)
Ebu Hureyre’den rivayet edilen başka bir hadisi şerifte yine Hz.Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur: “Büyük günah işlenmedikçe, beş vakit namaz ile Cuma namazı diğer Cumaya kadar, arada işlenen günahları örterler.”( Müslim ve Tirmizi.)
Abdullah b. Amr’dan merfu olarak rivayet edilen bir hadisi şerifte şöyle buyurulmaktadır:
“Kul namaz kılmak için kalktığı zaman, günahları ile gelir. Günahlar başının üzerine, yahut boyunun üzerine konur. Her rükü ve secdede bunlar düşerler.”( İbni Hibban rivayet etmiştir.)
Yani, inşallah hiçbir şey kalmayıncaya kadar günahları dökülür.
Namaz kulun Allah tealaya yakın olmasına sebeptir. Bir ayette şöyle buyuruluyor: “Ben insan ve cinleri yalnız bana ibadet etmeleri için yarattım.” (Zariyat, 56)
İkinci faydası, ruhu ve iradeyi kuvvetlendirmesidir.
Üçüncü faydası, Allah tealaya ibadet sebebi ile güç kazanmak, üstünlük elde etmektir.
Dördüncü faydası, dünyadan ve dünyanın tezahürlerinden yücelmektir.
Beşinci faydası dünyanın zevklerinden ve dünyevi şehvetlere dayalı nefsani arzulardan uzaklaşmak, diğer insanlar katında nefis için tatlı olan rütbe, mevki, mal ve saltanat gibi şeylerden uzak olmaktır. Allah teala bir ayette şöyle buyuruyor: “Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz namaz, huşu sahipleri dışındaki insanlara ağır gelir.” (Bakara, 45)
Namaz insanın ruhunu büyük ölçüde rahata kavuşturur, bu dünya hayatında insanı gönderiliş gayelerinden alıkoyan gafletten uzaklaştırarak ruhi tatmine ulaştırır. Hz. Peygamber (a.s) bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor: “Dünyanızdan bana kadınlar ve hoş kokular sevdirildi. Namaz ise gözbebeğim kılındı.”( Enes (r.a)’ten Ahmed, Nesei, Hakim ve Beyhaki hadis, hasendir.)
Ahmed b. Hanbel’in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (a.s)’e bir üzüntü yahut keder geldiği zaman şöyle buyururdu: “Ey Bilal! Bizi rahatlat.”(Ebu Davud.) Yani, ezan oku da namaz kılıp rahata kavuşalım.
Namaz insanı düzenli bir hayat sürmeye, işlerinde ve dünya hayatında düzenli davranmaya alıştırır. Çünkü namaz belli vakitlerde, belli bir düzen içinde eda edilir. Namaz sayesinde kişi yumuşak huylu, vakarlı, yavaş hareketli olmayı öğrenir. Bu sayede kişi, zihnini faydalı işleri düşünmeye hasretme alışkanlığı elde eder. Dolayısıyla böyle bir kişi zihnini Kuran’ın manalarını, Allah’ın büyüklüğünü ve namazın manasını düşünme üzerinde yoğunlaştırır.
Namaz, doğruluk ve emin olma faziletini geliştiren inzibati, ameli bir mekteptir. Kötülüklerden alıkor. Nitekim Allah teala bir ayette şöyle buyuruyor: “Namazı kıl. Çünkü namaz, fuhuştan ve kötülüklerden alıkor.” (Ankebut, 45)
Namazın içtimai faydaları da vardır. Namaz, toplum fertlerini birleştiren akideyi ikrar eder, bu inançları ruhlarda kuvvetlendirir, bu akide etrafında birleşmesi için toplumu tanzim eder. Namaz toplum şuurunu kuvvetlendirir. İslam ümmetinin dayanışma bağlarını geliştirir, sosyal dayanışmayı gerçekleştirir, düşünce ve cemaat birliğini yerleştirir. Artık tek bir vücut gibi olur, bir uzvunda şikayet ortaya çıkınca diğer uzuvları uykusuz kalır, rahatsız olur.
Cemaatle namaz kılmakta çok ve derin faydalar vardır. Bunların en önemlileri eşitlik, tek bir saf kuvvet, kelime birliği, umumi yahut müşterek konularda taata alışma, dolayısıyla Allah tealayı razı kılacak olan hususlarda devlet başkanına uyma, tek bir hedefe, tek bir yüksek gayeye yönelme gibi hususlarda eğitilme gibi tezahürlari ilan etmektir. Bu tek hedef de Allah tealanın rızasını elde etmektir.
Bununla beraber namaz, Müslümanların tanışmasına, kaynaşmasına iyilik ve takvada yardımlaşmasına, Müslümanların umumi durum ve konumlarına ihtimam duygusunun artmasına, zayıf, hasta, mahpus, töhmet altında kalan, ailesinden ve evlatlarından uzakta bulunan kimselere yardımda bulunmaya vesiledir. Mescit ve mescitte namaz kılmak halk arasında yardımlaşma, dayanışma, teşkilatlanma halinde olan bir altyapı merkezi hazırlar. İdareciler oradan çıkar, şer’i yönetimi kuvvetlendirir, sultanın hatalarını nasihat ve yumuşak sözlerle, yapıcı tenkitlerle düzeltir. Çünkü hadiste şöyle gelmiştir: “Mümin, mümin için birbirini destekleyen bir bina gibidir.”(Bu hadisi Buhari, Müslim, Tirmizi ve Nesei Ebu Musa el-Eşariden rivayet etmişlerdir.)
Namaz Müslümanı Müslüman olmayanlardan ayırır. Dolayısıyla namaz, bir güven ve emniyet vesilesidir. İnsanlar arasında sevgi ve muhabbet ruhunu diriltir. Nitekim Hz. Peygamber (a.s) bir hadisi şerifte şöyle buyuruyor: “Bizim kıblemize yönelen, kıldığımız namazı kılan, kestiğimizi yiyen kişi Müslümandır. Böyle bir kimse Müslümanın sahip olduğu haklara sahiptir. Müslümanın aleyhine olan sorumluluklara da sahiptir.”(Bu hadisi Buhari, Müslim, Tirmizi ve Nesei Ebu Musa el-Eşariden rivayet etmişlerdir. Camiül-Usul: I,158 vd.)