Yazıktır, incitme Âkif’i!
Günler su gibi akıp gidiyor ve ‘uzun’ olduğunu düşündüğümüz yılar geride kalıyor. Geçen yılın sonunda, içerisinde bulunduğumuz 2011 yılı “Mehmed Âkif Yılı” olarak ilân edilmiş ve yıl boyunca buna uygun faaliyetler yapılacağı ifade edilmişti. 2011’in Mart ayındayız ve nedense ilân edilen yıla uygun cazip faaliyetlere şahit olmadık. Geçenlerde bir dergi, İstiklâl Marşı’nı, sözlerini tahrip ederek yayınlamış ve tepki görmüştü. O tartışma vesilesiyle dolaylı yoldan merhum Mehmed Akif de gündeme geldi, ama hemen unutuldu...
Tabiî ki “İslâm şairi, ümit çağlayanı” Mehmed Âkif Ersoy’u ‘devlet’ unutsa da millet unutmaz ve unutmuyor. Fakat adına bir ‘yıl’ ilân edildiği halde uygun faaliyetler ortaya konulamamış olması üzücü. Elbette bu konuda kabahatin tamanını ‘devlet’e yüklemek de doğru olmaz. Yüzlerce sivil toplum kuruluşu var ve bu konuda yapabilecekleri halde her hangi bir faaliyet ortaya koymadılar...
Hadisenin bir yönü ilgisizlik iken, bazı devlet kurumları da “Onu tanıtacağız” diye merhum Âkif’i incitiyorlar. Önümüzdeki 12 Mart, “İstiklâl Marşı” şiirinin Büyük Millet Meclisinde (1921) ayakta alkışlanarak “millî marş” kabul edilmesinin yıldönümü... İşte bir devlet kurumu, merhum Âkif’i ve İstiklâl Marşının kabul edilmesini hatırlamış. Ama belki de en son hatırlaması gereken bir kurum bu.
D. Mehmet Doğan, bu çelişkiye dikkat çektiği yazısında şöyle demiş: “(...) Mehmet Âkif piyango bileti olmuş! Devletin bütün birimleri Mehmet Âkif’i anacak ya. Diğerleri ağırdan alırken Milli Piyango boş durmamış! Mehmet Âkif yaşarken ‘piyango’ya nasıl bakardı? Hayatında hiç piyango bileti almış mıydı? İnsanın el emeğini yücelten, çalışmayı telkin eden, ‘alınlar terlemeli’ diye gürleyen bir şahsiyeti piyango ile anmak! (...) Elbette ilgili idarenin iyi niyetle hareket ettiği söylenebilir. Yine de anılan şahsiyetin ruhunu muazzeb etmemek gerektiği düşünülmeli idi.” (Yeni Akit, 6 Mart 2011)
Merhum Mehmed Akif, ‘İstiklâl Marşı’nda, “Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı / Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı” demişti. ‘İslâm şairi’ Âkif’i ‘piyango kumarı’na âlet etmek, bu yolla anmak en hafif tâbiriyle onu incitir ve incitmiştir!
Bu vesile ile benzer şekilde yapılan ‘incitme’leri de hatırlamak lâzım. Meselâ, geçen gün İstanbul Edirnekapı’dan Fatih’e doğru yürüyordum. Ne göreyim? Edirnekapı Meydanının bir köşesinde Fatih Sultan Mehmed’in ‘heykel’i dikilmiş. Yıllar önce de benzer şekilde bir yanlışa imza atılmış; Saraçhane Parkı’na Fatih Sultan Mehmed ve hocası Akşemseddin’in ‘heykel’i konulmuştu... Gerek Fatih ve gerekse Akşemsedin’in ‘heykel’ini yapmak onlara bir fayda vermeyeceği gibi aksine onları derinden yaralar ve incitir.
Hatırlamak lâzım ki, Müslümanların heykelleri; köprüler, kervansaraylar, hastaheneler, yollar ve okullar gibi eserlerdir. Ki, bu muhterem zatlar da hayattayken zaten bunları fazlasıyla yapmış, memleketimizin ‘tapu’ları hükmünde yüzlerce eser bırakmışlardır. Hayattayken ‘heykel’lere itiraz eden zatları, vefatlarından sonra bu şekilde tanıtmaya çalışmak onları gerçekten incitir.
İnşâallah bu yanlışlardan dönülür ve 2011 yılı da ilân ediliş gayesine uygun faaliyetlere sahne olur. Bu vesile ile İslâm şeâiri ve ümit çağlayanı merhum Mehmed Akif Ersoy’u bir defa daha rahmetle yâd ediyoruz. Mekânı Cennet olsun inşâallah...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.