Cevher İlhan

Cevher İlhan

Ankara, kumpasa gelmemeli…

Ankara, kumpasa gelmemeli…

Türkiye’nin katıldığı, Libya’ya çok yönlü ağır ambargoyu öngören BM Güvenlik Konseyi’nin 1970 sayılı “yaptırımlar” kararı, bu ülkeyi “müdahale”ye teşne hale getirmekte.

NATO’nun Libya’ya müdahalesini isteyen ABD, bunu BM’nin 51. maddesine dayandırıyor. Oysa sözkonusu madde herhangi bir ülkenin ancak dış saldırıya uğraması durumunda geçerli. Oysa Libya’da dış taarruz değil, halkın yönetime infiâli ve isyanı var.
Afrika’nın en büyük Müslüman ülkesi Sudan, ABD ve İsrail’in yıllardır süren emperyalist dış kışkırtmasıyla güneyden bölündü. Görünen o ki Afrika’nın bu ikinci büyük Akdeniz petrol ülkesi de şu anda fiilen doğu-batı olarak ikiye parçalanmakla yüzyüze.
Kısacası Libya bir kumpasla karşı karşıya. Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya bütün dikta rejimlerini otuz-kırk yılı aşkındır hegemonya ve çıkarları hesabına koruyup kollayan ABD ve küresel işgal ortaklarının 42 yıldır her türlü desteği verdiği diktatör Kaddafi’nin “çekilmemesi”yle Libya resmen bölünme komplosuna sürükleniyor. Kaddafi’ye “seyahat yasağı” konulması da, âdeta ülkeyi iç çatışma ve iç savaşla bölünmesi cenderesine zorluyor.

TÜRKİYE’DEN “HER TÜRLÜ KATKI…”
Aslında “yaptırımlar”la, Kaddafi ve yönetimi değil, zaten zor durumdaki Libya halkı cezalandırılmakta. ABD ve işgalci ortaklarına, Irak’ın üzerine çöktüğü gibi askerî müdahaleyle Libya üzerine çullanmanın bahanesi oluşturuluyor. Bunun için Amerikan 6. Filosu, savaş gemileri ve uçakları Libya açıklarında, tehdit ediyor. “Uçuşa yasak bölge”de bir uçağına ateş açılması benzeri bahaneyle hava sahasını kapatıp bu ülkeyi işgal peşinde…
Daha önce Irak için Pentagon’un, “Uçaklarımız alçaktan uçsun, Irak uçaklarımızı vursun, bize de cevap verme hakkı çıksın ki müdahale edelim” tuzağı kuruluyor.
Güvenlik Konseyi’ndeki Rusya ve Çin gibi ülkeler, “müdahale”ye karşı olduğundan, Irak’ta ve Afganistan işgali misâli “müdahale”ye beynelmilel “meşruiyet” kılıfı hazırlanıyor.
Birinci Körfez Savaşı sonrası Çekik Güç’le 36. paralelde ülkenin kuzeyini Bağdat’tan koparıp on iki yıl süren amansız ambargoyla Irak’a işgale zemin hazırlandığı gibi, Libya’nın Doğusunu Trablus yönetiminden koruma paravanıyla ülkeyi bölüştürme oyunu oynanıyor.
İlginç olan, Dışişleri sözcüsünün, “Türkiye’nin Libya’ya yaptırıma uyacağı” açıklaması.

KÜRESEL GÜÇLERE “TAŞERONLUK”!
Anlaşılan o ki Amerikan yönetiminde bile Libya’ya müdahaleye karşı çıkılırken, Dışişleri Bakanı Clinton’un “Libya’ya müdahale” teklifine Bush’un döneminde Irak başarısızlığını yaşayan Savunma Bakanı Gates karşı çıkarken, Ankara resmen kabul etmiş gözüküyor.
Başbakan’ın “yaptırımlar”a ve “müdahale”ye karşı çıkan sözlerinin aksine, alttan alta “yaptırımlar”a yeşil ışık yakılıyor. Tıpkı NATO perdesinde ABD’nin “Füze Kalkanı projesi”nin Türkiye’de konuşlanmasında olduğu gibi, halka karşı farklı, kapalı kapılar arkasında farklı tutum sergileniyor.
Belli ki ABD, İngiltere ve işgal müttefikleri, Libya’daki petrol ve maden rezervlerine göz dikmiş, işgale heveslenmiş; “yaptırımlar”ın ardından emperyalist “müdahale/işgal” gelecek…
Peki, AKP hükûmeti, bu tür kombinezonlarla Libya’ya müdahaleye ortam hazırlayacak “yaptırmlar”a katılacağına, en azından Venezüelle Devlet Başkanı Chavez gibi krizin çözümü için ABD’nin içinde olmadığı, tarafsız ve İslâm ülkelerinden oluşan ve Libya’nın bölünüp parçalanmadan bütünlüğünü esas alan –en azından Kaddafi’nin de kabul ettiği– bir “uluslararası çözüm komisyonu” ve “barış gücü”nü öneremez mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cevher İlhan Arşivi