Tornistan avukat fıkraları bunlar

Tornistan avukat fıkraları bunlar

Artık interaktif hale gelmiş, haberleşme teknolojisine ve iletişime vâkıf bir toplum haline geldiğimiz şuradan belli ki, ne zaman bir meslek grubuyla ilgili "ileri-geri" bir şaka veya benzetme yapacak olsak, hoşnutsuzluk sesleri kulağımıza kadar geliyor.


-Birkaç kendini bilmez yüzünden bütün bir .... topluluğunu aynı safa koyamazsınız. Özür dilemelisiniz vs.

Geçenlerde bir fıkraya takıldı kafam; espriyi yani esprinin son cümleyi biliyorum ama ayrıntılarını hatırlayamadım; ayrıntıları ballandırmayınca da esprinin tadı kalmıyor; nitekim az sonra size ayrıntılarından soyulmuş, kısa Amerikan fıkralarından birkaçını aktaracağım, orada göreceksiniz.

Neyse, başladım aramaya; fıkra şu: Adamın biri suçüstü yakalanıyor. Hakime götürüyorlar; ille avukatımı isterim diye tutturuyor, "Avukat sana ne yapsın; her şey ortada" deyince, "Ben de avukatın ne diyeceğini merak ediyorum" dediği hadise. Neticede buldum fıkrayı; aa, altında ondan çok daha güzel fıkra daha var ama belli ki, tornistan edilmiş; yani Türkçeye çevrilip adapte edilmiş. Şöyle:

Bir grup entelektüel avukat bir araya gelip sohbet ederlermiş. İçlerinden biri pek okumaz, sadece muhabbet olsun diye katılırmış toplantılara. Ne var ki herkes entel-dantel konuştuğu halde bizimki hep sessiz kaldığını fark edince içerleyip kendi kendine söz vermiş "Mevzu neyse ben de konuşacağım yeter artık" diye.

O gün, konu haksız yere mahkûm olan ünlülerden açılmış: Sokrat'tan, Galile'den, Bruno'dan örnekler veriliyor, "Böyle büyük adamlara haksız yere ceza verilir mi arkadaş?" diye konuşulmakta. Mevzu bir ara Sokrat'ın müdafaası üzerinde yoğunlaşınca bizimki lâfa karışacak gibi olmuş ama yok ki dağarcığında bir şey. Dayanamamış, tam herkes dağılırken sesini yükseltmiş:

-Şöyledir böyledir ama, iyi çocuktur ha!

*

Madem "tornistan fıkra"dan lâf açıldı; ben de birkaç Amerikan malı avukat esprisi nakledeyim size (Sağolasın internet!). Okuyunca Amerikalı avukatların, müvekkillerince nasıl göründüğünü fark edip şaşıracaksınız.

*

- Bir avukatın yalan söylediğini nasıl anlarsınız?

- Dudakları kımıldadığı zaman...

-Peki, otoyol üstünde bulunan ölü bir köpekle ölü bir avukat arasında ne fark vardır?

-Basit; ölü köpeğin önünde durmak için frene basılan otomobilin patinaj izleri olur!

-Bunu da bildin, aferin; peki, avukatlar niçin hiç köpekbalığı saldırısına uğramazlar?

-Profesyonel nezaket gereği; mesleki dayanışma!

-Bunu da bildin, devam ediyorum: Ağaçtaki bir avukat nasıl aşağı indirilir?

-Boğazındaki ipi keserek!

-Güzel, daha zor bir soru geliyor: Odada vahşi bir kaplan, çıngıraklı yılan, bir avukat, bir silah ve iki mermi var. Ne yapmalısınız?

-İki el avukata ateş ederim!

-Çok zalimsiniz, iyi bir avukat ve çok iyi bir avukat arasındaki fark nedir?

- İyi bir avukat hukuk bilir. Harika bir avukat ise hakimleri bilir.

- Dürüst avukatlarla UFO'lar arasındaki ortaklığı açıklayınız?

- Onlardan bahsedildiğini hep duyarsınız ama kimse görmemiştir!

-Bir avukatı boylu boyunca toprağa gömmek için ne kadar zaman lazımdır?

-Yeterince toprak varsa, zamanın önemi yoktur!

-Bir avukatla bir bufalo sürüsü arasında ne fark vardır?

-Avukat daha masraflıdır!

-Bir Volkswagen otomobile kaç avukatı sığdırabilirsin?

-Avukatları ne kadar ince dilimlediğinize göre rakam değişir.

-Geçen yılın çok soğuk geçtiğini söylüyorsun; nerden anladın?

-Ellerini kendi cebine sokmuş bir avukata rastlamıştım da...

-İçinde yirmi avukat olan bir uçağa ne denir?

-Iskalanmaması gereken bir hedef!

-Bravo, son soru: Avukat fıkralarında yanlış nerededir?

-Bilmeyecek ne var: Avukatlar bunların sadece bir şaka olduğunu düşünür ama onların aslında gerçek olduğunu herkes bilir.

*

Anne ve kız, mezarlık ziyaretinden dönerken, kız annesine soruyor: "Anne, niçin bazı mezarlara iki kişiyi birden gömüyorlar?"

-Nerden çıkardın kızım; olmaz öyle şey!

-Az önce bir mezar taşında, "Burada bir avukat ve dürüst bir adam yatıyor" diye yazıyordu da...

*

Şehirlerarası yolda avukat dolu bir otobüs yoldan çıkarak bir çiftçinin tarlasına girmiş ve ağaca çarparak devrilmişti. Olayı duyan Şerif, kaza mahalline intikal ettiğinde çiftçinin derin bir kuyu kazarak cesetleri gömdüğünü gördü ve sordu:

-Hepsinin öldüğünden emin misin?

Çiftçi küreği bırakarak Şerif'e döndü,

-Bazıları henüz ölmediklerini ileri sürdüler ama bilirsin, avukatlar hep yalan söyler zaten!

*

Soru: Amerikan fıkralarında niçin avukatlar hep kötü, zalim ve yalancı biri gibi esprilere konu olurlar?

Cevap: Amerika'daki avukat ücretleri o kadar pahalıdır ki!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi