Ben De Kaygı Duymaya Başladım!
Son dalgada yazarlar tutuklanırken pimi henüz çekilmemiş açıklama Sayın Cumhurbaşkanından gelmişti: “Tutuklamalara kaygı duyuyorum.”
Kaygı duymak!
Her yöne çekilmeye müsait bir ifade.
Söyleyen Cumhurbaşkanı.
Devletin en tepesi.
Bir şeyler bilmiş olmalıdır ki “kaygı duyuyorum” diyor...
Bir başka anlamı ise tutuklamayı yapan hakim ve savcılara yöneliktir.
Darbe kışkırtıcılarının özellikle ortalığa yaydıkları ideolojik slogan, “aydınlar, yazarlar iktidar tarafından susturuluyor” iddiasıdır.
Sözde, iktidar aleyhine konuşan içeri atılıyor.
Kaygı bu iddiayı kuvvetlendirir, başka da bir işe yaramaz.
Delil olmadığı halde içeri atılanlar varsa bilmeliyiz. Değilse, evrakını görmeden ne olup bittiğini anlamadan kaygılanmak sadece yargıya değil toplumun huzuruna da zarar verir.
Geçen gün özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz söylentilerden rahatsız olmuş olacak ki ilk defa açıklama yapmak gereğini duyuyor.
Demektir ki söylentiler yukarıdan aşağıya doğru görev yapan hakim ve savcılara yönelik üretiliyor... Bir merkezin işi. İzi kalsın diye çamur atılıyor, gündem oluşturuluyor...
İddianamelere bakıyoruz, korkunç. Ama CHP tantanasına sorsanız hikaye...
Bunca delil, bunca fişleme güya uydurulmuş.
Değil, hepsi de doğru da, “Kim yaptı kim bozuyor?” sorusu önemli.
Düşünsenize, durduk yerde bir Ergenekon çetesi türedi. Arkasından Balyoz ihaneti. Onun da arkasından bu çetelere kalemleri ile kişilikleri ile yardım ve yataklık eden yazar, çizerler...
Sözde aydınlar.
Ben de şundan kaygı duymaya başladım.
Yoksa bu da bir başka proje mi?
İleriye dönük cepheleşme, cebelleşme...
Ortadoğu’da kaynayan kazana bakıyoruz, emperyalistler bu kazanın altına hem odun taşıyorlar hem de soğusun diye su ilave ediyorlar.
PKK’ya hem “terör örgütü” diyorlar hem de besliyorlar.
Libya halkı hem izleniyor hem destekleniyor.
Mübarek hem yıkıldı hem dikildi.
Tertipler iğrenç... Alçakça, kalleşçe...
Şimdi de tüm bu oyunların arkasında “cemaatler var” söylentileri ortalığa serpiştirilince aynı kazan gözümün önüne gelip dikiliyor. Yoksa diyorum bu da bir başka harcama oyunu mudur?
Hem de ileriye dönük bir proje.
Sözde örgütler temizlenirken (aslında yenilenirken) bir başka kavganın fitili ateşleniyor.
Cemaatler Ergenekoncu çatışması...
Devletin içini de dışını da bilmez değiliz. Ergenekon gibi dışarıdan destek alan güdümlü bir örgütü durduk yerde sardılar milletin başına.
Karşılarına da cemaatleri hasım olarak diktiler.
Sözde, cemaatler devleti ele geçirmiş.
Hasımlar hazır, geriye kapışmaları kalıyor.
Belki de cemaatlerin tasfiyesi için ileriye dönük şeytanî bir proje.
Yıllar geçse de Müslüman halkı asimile edemeyenler bu kez kaynağı kurutmak suretiyle işe başlamış olamazlar mı? Devran değişemez mi?
Değişeceğine göre, geriye bu kesimlerin kapışması kalır.
Zaman zaman bu köşeden yazmışımdır.
Özel yetkili mahkemelerin hakim ve savcılarını giden HSYK ince eleyip sık dokumak suretiyle tayin ettiğinden “mahkemeleri cemaatler ele geçirdi” iddiası doğru değil.
Doğru olanı ileride ancak görebileceğiz.
Siz bakmayın bağırıp çağırmalarına, CHP de iktidar olsa bu işler aynı minval üzerinden devam eder, gider. Dedik ya bu bir proje...
Süreç başlatıldı.
Yılardır Müslüman halkı asimile edemeyenler bu sefer kaynağa yöneldiler.
Kaynak kurutulursa bu iş de biter.
Kazan meselesi, birileri hem kaynatıyor hem de soğutmak için su ilave ediyor.
Ben de ondan kaygı duyuyorum...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.