Niçin Aday Adayıyım
Türkiye hızla kalkınıyor.
Gelişiyor, değişiyor, dönüşüyor...
Fiziki alandaki güzellikler; Türkiye’de yaşayanlardan çok, yurt dışından gelenler tarafından fark ediliyor.
Açılan duble yollar, yapılan devasa köprüler, yonca kavşaklar, yeşil alanlar, çocuk parkları, hepsi ülkemize güzellikler katıyor.
TOKİ’nin muhteşem çalışmaları herkesin takdirinde.
Ulaştırmada yaşanan hızlı gelişmeler baş döndürücü boyutta.
Deniz, Hava ve Demiryolları’ndaki atılım, geçmiş yılları katlamış durumdadır.
THY altın çağını yaşıyor.
Hızlı Tren ağı, 2023’e kadar sanki ülkemizin önemli bir bölümünü saracak gibi gözüküyor.
Sağlık’ta ise, tam bir reform yaşanmakta.
Dış İşleri’ndeki zihniyet değişimine ayrı bir paragraf açmamız gerekiyor.
Buna rağmen her şey dört dörtlük müdür?
Hiç mi eksiklik yok!
Elbette böyle bir şey söylenemez.
Eksiklik de var, daha yapılacak hizmetler de!
Ancak, küresel, bölgesel ve yerel platformlarda uygulanan politikalar ve kalkınma hamleleri, herkesin hakkını teslim ettiği bir gerçek.
Ama, büyük çoğunluğun övdüğü madde planında gerçekleştirilen bu başarılar, kimseyi rehavete sürüklememelidir.
Kalkınmanın sadece maddi iyileştirmeden ve fiziki görüntüden ibaret olmadığını hatırlamamız gerekiyor.
İşin bir de, manevi, ahlaki, ruhi boyutu var.
Son dönemlerde bu alanın, toplumda hissedilir bir şekilde etkisizleştiğini, yozlaştığını görüyoruz.
Yaşanan evlilik dramları, aile içi şiddet, ayrı yaşamalar, boşanmalar, çocukların aile dışına terk edilmesi, nikah dışı ilişkiler gibi, bizim geçmişte nadir görebildiğimiz olaylar bugün sıradan hale gelmiş durumdadır.
Sokaklarda köprü altında yaşayan, bali çeken, içen, dilenen çocuklar...
İlköğretim okullarına kadar inen sigara ve uyuşturucu belası...
Orta dereceli okullarda yaygınlaşan çeteler, bıçaklı kavgalar, mafya benzeri yapılanmalar...
İlim, sanat ve edebiyat ağırlıklı medeniyet kültürümüzün yerine geçen seviyesiz magazin kültürü...
Büyüğüne saygı, küçüğüne sevgi göstermeyen, Türkçesi bozuk, sokak dili konuşan bir gençlik...
Sorulduğu zaman Müslümanım diyen, lakin temel dini bilgilerden mahrum sözde dindar aile çocukları!
Arkadaşlık adı altında birini alıp diğerini bırakan karşı cins flört ilişkileri ve sonrasında yaşanan facialar!
Nikah dışı yollarla elde edip karnında büyüttüğü yavruyu, sokaktaki çöp bidonuna bırakacak kadar canavarlaşan genç anneler!
Artık saymaya dilim varmıyor, daha neler neler!..
İnsanımızı maddi refaha kavuşturmak kadar, belki bundan daha önemlisi onlara manevi değerler kazandırmak, vicdan bilinci aşılamak ve doğru dini bilgiler vermektir.
Diyelim ki, muhteşem medeniyetimizin temel yapılarını, vakıf eserlerimizi büyük masraflarla onarıyor ve yeni nesle armağan ediyoruz.
Ama, biz bu yeni neslin ruhunu buna hazır etmez, maneviyat dünyasını zenginleştirmez ve dini değerlerle hayatını ahlaken inşa etmezsek, korkarım ki vakıf eserlerin duvarları dibinde ellerinde şişeler ve uyuşturucu maddelerle alem yaparken uygunsuz vaziyetlerde daha da çoğalmış gençleri görmeye devam edebiliriz.
Onun için diyorum ki; huzurlu bir toplum için, önce ahlaklı bir nesil yetiştirmek gerekiyor.
Her şey madde değildir..
Maddi refahın yanında, mutlaka manevi kalkınmanın gerçekleştirilmesine katkı sağlamak lazımdır.
“Edep ya hu” düsturuyla formüle edilen ahlak ve erdem yüklü tarihi misyonumuzu yeniden ihya edip güçlendirmek için, bunu başaracak potansiyel ve iradeye sahip olduğuna inandığım Ak Parti’den aday adayı olmamın esas sebebi de budur.
Niçin aday oldunuz diyenlere tek cevabım; “ahlaklı bir nesil yetiştirmek ve maddi-manevi huzurlu bir toplum inşa etmek” olacaktır.
Bu yolda bir katkım olursa sorumluluğumu yerine getirmiş olacağım.
Rabbim, şayet hayırlı olacaksa bu imkanı bana lütfetsin, değilse başka hayırlar versin.
NOT:Babamın vefatı sebebiyle cenazeye katılan, bizzat eve gelen, telefon, e-mail ve gazete ilanı ile taziyelerini bildiren dostlarıma teşekkür eder, sağlıklı ve hayırlı ömürler dilerim. Allah razı olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.