Bedellinin bedeli
Bedelli askerlikle ilgili CHP'nin verdiği kanun teklifi müzmin tartışmayı alevlendirdi. CHP açısından akıllıca ve AK Parti'yi zor durumda bırakacak bir adım olduğu söylenebilir.
İktidar yetkilileri de ilk tepkilerinde CHP'nin tam istediği biçimde davrandı. Konuyu müzakereye açmayan, CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile dalga geçmeyi tercih eden tavır hoş kaçmadı. Siyaseten de doğru değildi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yerel seçimlere ramak kala kredi kartı borçlularına sert çıkan açıklamasını hatırladım. Mahalli seçimlerdeki oy düşüşünün sebeplerinden birinin de o incitici sözler olduğu kanaatindeyim. Bedelli askerlik bekleyen kitle daha organize ve eğitimli; kamuoyu oluşturma güçleri kartçılara nazaran yüksek. Bugüne kadar bedelliyi gündeme taşıyan, Genelkurmay'dan brifingler alan Başbakan, CHP'ye sert çıkacağım derken bu kitleyi aleyhine harekete geçirebilir.
Erdoğan hem İlker Başbuğ hem de Işık Koşaner dönemlerinde bedelli çalışması yaptırdı. İç siyaseti yönlendiren en etkili manivela 'terör' burada da devreye girdi ve beklentiler boşa çıktı. 'Terörle mücadele akim kalır' cümlesini duyan siyasetçilerin gardı düşüyor. İki şehit cenazesi geldiğinde, zaten bedelli ısrarından dolayı AK Parti'ye veryansın eden medyanın dilinden kurtulamayız endişesi hâkim. En son ekim ayındaki brifingde askerler uzun dönem 12 aya insin, kısa dönem 8 aya çıksın gibi bir teklifle gelmişti. Başbakan yorum yapmayıp, 'çalışmalar devam etsin'le yetinmişti.
Aile sigortası tartışmasında da aynı değerlendirmeyi yapmıştım; CHP'nin halka kendini beğendirme gayreti içine girmesi olumlu gelişme. Popülistlik deyip küçümsemek doğru değil. Halka arkasını döndüğünde eleştiriyorduk, halkı dikkate aldığında popülizm diyemeyiz. CHP, kan alacak damarı biliyor, vatandaşın gündemine girmeye başladı. Ancak eleştirilecek ve uyarılacak yanları hâlâ fazlasıyla var. Daha önce bedelli tartışıldığında CHP'nin iktidar partisine destek verdiğine şahit olmadık. Eski Genel Başkan Deniz Baykal'ın Nisan 2010'da grup toplantısında sarf ettiği sözler dışında arşivde izine rastlamadık. Şöyle diyordu Baykal: "Bu kadar hassas bir konuda (bedelli askerlik) insanlarda beklenti yaratarak, 'ben sizin gibi düşünüyorum' mesajını vermeye yönelmenin, devlet adamlığı anlayışı ile bağdaşır tarafı var mı? O görüşmede mi öğrendin olmayacağını? Bildiğin halde, 'olabilir' diye söylerken, hangi amacın peşinde koşuyordun?" Yeni Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu geçen yılki tartışmalar sırasında da iktidar partisini eleştirip, 'Bu işleri askerlere bırakmak lazım' kabilinden sözler sarf etmişti. Kemal Bey, 6 Şubat'ta Genelkurmay'ı ziyaret etti ve orada konuyu gündeme getirmediği biliniyor. Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin seçime ramak kala değil, 63 gündür çalışma yaptıklarını açıkladı. Karargâha giderken çalışıyorlarmış madem neden gündeme getirmemişler? CHP bedelliyi seçim vaadi biçiminde sunsaydı, seçmeni etkileme konusunda daha iyi sonuç alabilirdi. Şimdi bedelliyi bekleyenler arasında bile eleştiri konusu olabilirler. Gerçekleşmesi imkânsız zamanlama ile gündeme getirerek konuyu kör kuyuya attıkları söylenebilir. CHP'yi bekleyen diğer tehdit ise ulusalcı/milliyetçi tepkiler. Aynı tabana birlikte seslendikleri MHP'nin sert tepkisi sahil şeridindeki milliyetçi dalgayı CHP'nin aleyhine döndürebilir. Yani pirince giderken evdeki bulguru riske atıyorlar. Hem bedelliyi bekleyenleri üzüp hem de mevcut seçmenini kızdırma ihtimali yabana atılmamalı. CHP'nin tek şansı iktidarın tepkisiydi. O da makul düzeye çekilirse işi zor.