Yunus Vehbi Yavuz

Yunus Vehbi Yavuz

“Biz” sadece kendimize değil başkalarına da yeteriz

“Biz” sadece kendimize değil başkalarına da yeteriz

“Ben” ile “biz” farklıdır. Biz “ben” değiliz, olmamalıyız. “Ben” olanlar kendilerine bile yetmezler. Biz “biz”iz. “Biz” çok geniş bir çerçeve çizer. Bu geniş çerçeveyi bize İslam hediye etmiştir. Biz hep bu çerçeveden bakarız olaylara, mala, kazanca, gelire, refah ve mutluluğa... Böyle olunca da biz bize yeteriz. Hayır, sadece bize değil, başkalarına da yeteriz.
Bizim bu “biz” özelliğimiz kendimizden gelmiyor, benliğimizden de gelmiyor, belki benliğimizi terk etmemizden ve Allah’ın yarattıkları ile bütünleşmemizden geliyor. Bizim bu özelliğimiz yüce dinimizden geliyor, yüce Kitap Kur’an’dan geliyor. Peygamberimizin üstün talimatlarından geliyor. Sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şerifte buyurmuşlardır ki; “Bir kişinin yemeği iki kişiye yeter; iki kişinin yemeği üç kişiye yeter.” Biz 72 milyonuz, biz 1.5 milyarız. Bizim sahip olduğumuz varlıklar “biz” olmayı başardığımız takdirde 72 milyona da yeter 1.5 milyarlık İslam dünyasına da... Yeter ki “biz” olma şuurunu kazanmaya çalışalım.
Arapça öğretiminde nahiv kitaplarında verilen bir örnek vardır. Nahiv okuyanlar bilirler. “Mal müşterektir.” Bu örnek İslam’ın ruhundan süzülmüştür. İslam dinini insanlığa öğrettiği ilkelerin en önemlisi paylaşmaktır.
Bir ibadet olan zekât, malı başkaları ile paylaşmaktır. Kurban nimeti, ondan mahrum olanlarla paylaşmaktır. Fitre, dini bir gün olan bayramda sevinci ve mal varlığını başkaları ile paylaşmaktır. İyilikleri emretmek ve kötülüklerden sakındırmak herkese yüklenen dini bir görevdir. Kifaye farzları ile kifaye sünnetleri de bir tür sorumluluğu paylaşmaktır. Özetle, İslam maddi-manevi paylaşmaktır.
Kur’an Müslümanlara, inanan başkaları için de dua etmeyi ve bağış dilemeyi öneriyor. Bu da manevi paylaşmaktır. Af dilemeksizin, kendisine karşı kusurlu olan başkalarını bağışlamak da Kur’an’ın tavsiyelerindendir. Bir kaynaşma ve bütünleşmeyi hedefliyor yüce Allah... Paylaşmak “biz” olmaktır. Bu sebeple “biz” Müslümanlar için çok önemlidir.
“Ben”de kalmak Müslümanlığın ruhundan uzaklaşmaktır. Müslümanların “ben” değil, “biz” olma yolunda büyük bir gayret göstermeleri gerekir. İslam kültüründe öğrenciler, her vesile ile “biz” olmayı öğreniyorlar. Müslüman’ın kâmil olması için “ben”den uzaklaşması gerekiyor. Türk milletinin başına gelenler “biz” olma şuuruna varamamaktan ve “ben”de kalmaktan gelmiştir. Bunun gibi, dünya Müslümanlarının başına gelen tüm felaketler de “ben”den, benlikten gelmiştir. Sadece Müslümanlar değil, Müslüman âlem dışında kalan milletlerin çektikleri sıkıntılar “ben”de kalmak, “ben”de kalmakta ısrar etmek, “biz” olmayı idrak edememektendir.
Filistin sorunu “ben”den doğmuştur, çözülememesinin temelinde “biz” olma şuuruna varamamak vardır. Filistin için de “Ben” sesleri öne çıkmakta, “biz” ise gizlenmektedir. Halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan devletlerin en önemli sorunu “biz” olamamak ve “ben”de kalmaktır. “Ben”i yok edenler toplumla beraber ebedi olarak var olurlar. Ben, akan su gibidir. Vardır, fakat faydası dardır. Akan sular bir mekanda birleşirse deryalar oluşur. Derya mı yoksa akarsuyun faydası mı daha yaygındır? Akarsu deryaya inmezse ya yok olur yahut bataklık oluşturur. Toplum deryadır, fert ise akarsu...
Devletlerin başında bulunan diktatörlerin temel dayanağı “ben”dir. Onlar “biz” olamadıkları için, “biz” olmanın zevkine varamadıkları için, “ben” peşinde koşmuşlar, herkesin kendileri gibi olmasını istemişlerdir.
Toplumumuzun rahatlamaya ihtiyacı şiddetlidir. Bunun için başkalarından yardım dilenmeye ihtiyacımız yoktur. Bizim kendimize yeter olduğumuzun farkına varmamız yeterlidir. Biz eğer “biz” olursak ve “ben”den sıyrılırsak, millet olarak da fert olarak da kendimize yeteriz. Hayır, sadece kendimize değil, çevremize de, başkalarına da yeteriz. Biz olabilmek için kendimizi tanımamız, yetenek ve kabiliyetlerimizi keşfetmemiz ve kaynaklarımızı doğru bilmemiz gerekir. Bizim kaynaklarımız çok zengindir. Bu zenginliği keşfettiğimiz anda kurtuluşumuz gerçekleşmeye başlayacak demektir.
Türkiye yönünü Batı’ya döndürdüğünden bu yana, kimliğini kaybetme eğilimine girdi. Oysa kimliğini başkasında bulmaya çalışanlar bocalamaya mahkûmdurlar. Bu sebeple ne kendine yetti ne de başkalarına... “ben”i de kaybetti, “biz”i de... Biz “biz” olalım kazanalım, hem kendimize hem de başkalarına yetelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus Vehbi Yavuz Arşivi