Gerek Türkiye’de, gerek dünyada hayli hareketli günler yaşanıyor... Başbakan Tayyip Erdoğan da, Türkiye’nin “güvenilir bir ülke” olmasından dolayı, “sorunlara çözüm bulmak” ve “kavgalı” tarafları barıştırıp kucaklaştırmak için ordan oraya koşuşturuyor.
Malûmlarınız olduğu üzre;
Daha geçen hafta Moskova ve Kazan’daydık... Ardından da Medine, Cidde ve Mekke...
Bir de baktık;
Erdoğan Irak’ta...
Ne dur var, ne durak!..
Hadi Irak neyse de, Başbakan’ın Erbil ve Necef’i de ziyaret etmesi, hem bir “ilk”tir, hem de “anlamlı”dır!..
BU ÇABALAR NİYE?
Herhalde televizyonlarda görmüşsünüzdür...
Erdoğan’ın Bağdat, Erbil ve Necef ziyaretlerinde adeta “sevgi seli” aktı.
Bir yanda Araplar,
Bir yanda Kürtler!..
Bir yanda “Sünni”ler,
Bir yanda “Şii”ler!..
Ellerinde “Türk bayrakları.”
Sadece bu tablo bile, Erdoğan’ın şahsında Türkiye’nin “gönüllerde nasıl taht kurduğunun” ve nasıl “umut” olduğunun göstergeleridir.
Erdoğan, bir yandan Irak’ı “bölünmek”ten kurtarmaya, bir yandan da Suriye ve Libya’da “kardeş kanı” dökülmesini engellemeye çalışıyor.
Kâh Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile görüşüp ona “tavsiye”lerde bulunuyor kâh Kaddafi ve oğlu ile görüşüp “halkın sesini dinlemeleri” uyarısında bulunuyor.
Bu arada “ABD ve Batı ülkeleri” ile de görüşüp; özellikle Libya’daki “operasyon”ların bir “işgal”e dönüşmemesi için elinden gelen çabayı harcıyor.
Bunlar da gösteriyor ki;
Türkiye, “her tarafla görüşebilen” ve elbette “sözünü dinleten” bir ülke... Hem “Moskova”, hem “ABD ve Batı ülkeleri” ile ve hem de “Arap ülkeleri” ve “İran” ile görüşebilen bir başka ülke yok.
BUGÜN İNGİLTERE’DEYİZ!
İşte, bugün de İngiltere’deyiz.
İngiltere Başbakanı David Cameron’un daveti üzerine dün geldiğimiz İngiltere’de bugün “resmî temaslar” yapılacak.
Başbakan Erdoğan, bugün İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth tarafından kabul edilecek, ayrıca İngiliz muhatabı Başbakan David Cameron ile Yardımcısı Nick Clegg ile de görüşecek. Erdoğan’ın ayrıca İngiltere’nin önde gelen medya kuruluşu Bloomberg TV ile de bir mülakat gerçekleştirmesi bekleniyor.
Önceki gün Bağdat, Erbil ve Necef’te temaslarda bulunan Erdoğan, dün ve bugün İngiltere’de!..
Görüşmelerde, büyük bir ihtimalle “Libya” gelecek gündeme...
Nelerin görüşüldüğünü, hangi “mutabakat”ların sağlandığını inşaallah yarınki haberlerimizde okursunuz. Dönüşte de, inşaallah “izlenim”lerimi ve eğer mümkün olursa “uçaktaki sohbetimizi” anlatırım.
Şimdilik Allah’a emanet olun...




Zekeriya Beyaz... Zekeriya Öz!
Şok!.. Şok!.. Şok!.. Dün sabah gözlerimi açıp televizyon ekranlarına bakınca, “son dakika” haberleriyle karşılaştım.
Kimi, Zekeriya Beyaz başta olmak üzere “İlâhiyat profesörleri”nin evlerinde arama yapıldığını haber veriyor, kimi de “HSYK kararnamesi”nden söz ediyordu.
Haberlere göre, “128 hakim ve savcı”nın görev yerleri değiştirilmiş, Turan Çolakkadı İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olmuş, Ergenekon savcıları Zekeriya Öz ile Fikret Seçen, “Cumhuriyet Başsavcıvekili” olmuşlardı.
Öz ve Seçen’in atamaları elbette bir “ödüllendirme” idi... Ama, soru şuydu: “Özel Yetkili Savcı” statüleri devam edecek miydi?.. Bu konuda net bir bilgi olmamakla birlikte, “görevlerine devam” etmeleri gerektiği yönündeki talep kamuoyunda daha baskın...
Biliyorum, dünkü aramalar da, birileri tarafından “Hükümet operasyonu” olarak tanıtılacak.
İyi de, sorarlar adama;
Hükümet’in başka işi-gücü yok da, ahı gitmiş, vahı kalmış Zekeriya Beyaz’la mı uğraşacak?.. Zekeriya Beyaz, bu operasyonda, olsa olsa “zurnanın son deliği” olur!.. Ama, görünen o ki; “savcıların aradığı bir şey” var... Bana kalırsa, onları “rahat bırakmak” gerekir... Öyle sanıyorum ki; hem “Zirve Yayınevi’ndeki cinayeti” çözecekler, hem de “Ergenekon’un zirvesi”ni!..
Her “ihtimal”i araştırıyorlar... Zekeriya Beyaz da bunlardan biri!..0