HSYK çok ince bir ayar yaptı. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ü cesur ve kararlı çalışmalarından dolayı ‘takdiren terfi’ ettirdi, İstanbul Başsavcı Vekilliği’ne yükseltti...
Aynı zamanda onu Ergenekon soruşturmasının başından aldı, ‘özel yetkili’ savcı olmaktan çıkardı.
Bunun sebebi, açıkça ifade edeyim, arama, gözaltı, teknik takip, el koyma gibi hukukta “emniyet tedbirleri” denilen işlemlerdeki yaygınlığın kamuoyunda yarattığı tedirginliktir.
Kararı alan HSYK’nın 7 üyeli Birinci Daire’sidir. Atama ve görev değişikliklerinin tamamı, mesela Savcı Fikret Seçen’in “özel yetkili vekil” olarak atanması kararı oybirliğiyle alındı... Zekeriya Öz’ün görevinin değiştirilmesinde ise iki üye muhalif oy kullandı. Bu üyeler, Cumhurbaşkanı tarafından atanan dört üyeden biri ile idari yargı kökenli bir üye...
Öz’ün hem yükseltilmesi hem özel yetkilerinin alınması yönünde oy kullanan beş üye ise değişik kökenlerden geliyor: Adalet Bakanlığı’nda yüksek bürokrat, yüksek yargıda yargıç veya tabandan seçilmiş yargıç üyeler... Bu fevkalade önemlidir.

HSYK’nın tarafsızlığı
HSYK’da kullanılan oylar ‘kökenlerine’ göre farklılaşsaydı, mesela yüksek yargıdan gelenler bir yönde, bakanlıktan gelenler başka yönde oy kullansaydı çok vahim bir tablo oluşurdu.
Halbuki bu üyeler aynı yönde oy kullanmışlardır. Cumhurbaşkanı’nın atadığı üyeler blok halinde davranmamıştır... Bu tabloyu HSYK’nın tarafsızlığını güçlendiren çok olumlu bir gelişme olarak görüyorum.
HSYK tarafından Öz’ün görevinin değiştirilmesinin sebebi bellidir: “Emniyet tedbirleri” denilen uygulamaların, Türkiye’nin bir kesiminde adalete güveni zedelediğini inkâr etmek mümkün mü? Ben de öteden beri bu konuda “ölçü kaçıyor” eleştirisini yapıyordum.
Bu durumda HSYK, Öz’ü terfi ettirmeyip “düz savcı” olarak atasaydı, bu defa Türkiye’nin öbür kesiminde büyük bir tedirginlik oluşacağı gibi, Öz’ün mutlaka takdir edilmesi gereken çalışmaları cezalandırılmış, Öz’e haksızlık yapılmış olacaktı.
Her iki halde de HSYK hakkındaki spekülasyonlar hem bu kurumu hem adaleti yıpratmaya devam edecekti.
HSYK Öz’ü terfi ettirerek onun hizmetini takdir etmiş ve aynı zamanda “özel yetkisi”ni alarak ince ayar yapmıştır. İsabetli buluyorum.

Davaya müdahale mi?
Öz’ün atanması davaya müdahale midir? Hayır... Evvela, söz konusu olan, ‘yargılama’ işlemleri değildir, hâkimlere dokunulmamıştır.
Söz konusu olan “emniyet tedbirleri” denilen işlemlerdir.
İkincisi, Ergenekon soruşturmasına zaten bakmakta olan Savcı Fikret Seçen, “özel yetkili” olarak başsavcı vekili konumuna getirilmiş, böylece süreçte ‘devamlılık’ ve ‘hafıza’ korunmuştur.
Uygulamalarda daha özenli olunması mesajı da verilmiştir.
Bilhassa sevindiğim husus, HSYK’nın ‘siyasi tarafsızlığı’ konusunda bir örneğin daha ortaya çıkmış olmasıdır.

Kütüphane bağışı
Değerli edebiyatçı merhum Arif Hikmet Par’ın kütüphanesini, mirasçıları üniversiteye bağışladılar. Aile, gerçekleştirdiği yüksek kütüphanecilik hizmetleriyle Maltepe Üniversitesi’ni tercih etti. Milliyet‘teki bir yazımda buna katkım olduğu için Sayın Rektör Prof. Kemal Köymen ve İletişim Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Peyami Çelikcan beni de davet ettiler, gittim.

Arif Hikmet Par’ın muhterem eşi Beyhan Hanım ile oğlu dostum Zafer Par ve Rektör Kemal Köymen’le birlikte kurdeleyi kesmekten onur duydum.
Bu arada arkadaşımız Nail Güreli’nin bağışladığı kütüphaneyi de gezdim. Güreli meğer benim gibi ‘bibloman’ imiş! 9500 cilt kitap bağışlamış, içlerinde Yön, Akis, Yankı gibi önemli dergilerin eksiksiz koleksiyonları da var. Tebrik ediyorum kendisini. Maltepe Üniversitesi’ni, 100 bin ciltlik kütüphanesini fevkalade beğendiğimi de belirtmeliyim.